Madde bağımlılığının partisi, görüşü, bölgesi, yoksulu, zengini, cahili, eğitimlisi, doğusu, batısı, yoktur. Madde bağımlılığı kör kurşun gibidir. Adres sormaz. Gittiği yere elem, Izdırap, kötülük ve bela götürür. Bu illetin sancısını yaşayanlar bilir. Özellikle yüreği yanık anne ve babalar. Bir Polis olarak gelip size 'ne olur yavrumu hapse attırın. İçeri girsin ki, maddeyi bulmasın. Bize de azap yaşattırmasın. Yurt dışında eğitim almış, iş hayatında tanınan bir anne ve akademik kariyerinin yanı sıra iş dünyasında başarılı bir baba. Tek çocukları olan 16 yaşındaki madde bağımlısı kızları için yardım istiyorlar. Ayaküstü görüşmenin ardından anlıyorum ki, 16 yaşındaki çocuğun maddi ve manevi hiçbir ihtiyacı eksik edilmemiş. Bir dediği iki edilmemiş. Babanın anlatımıyla ona elinin uzandığı her şeyi aldık sözü havada kalan ve cevap bulamayan bir soruydu sanki. Çocuğa maddi olarak her şeyi almak çocuğun temel ihtiyaçlarına yeterli gelmeyebilir. Sonradan anlıyorum ki, anne ve baba yollarını ayırmışlar. Bağımlı çocukla da konuştum. Çocuk anne ve babanın ayrılığını belli ki içine sindirememiş. Aklın sıra bu boşluğu madde ile doldurma yoluna gitmiş. Konuyla ilgili olarak Kırıkkale İl Sağlık Müdürü Dr. Mustafa Uzun, anne ve babanın boşanması, ayrı yaşaması gibi aile bütünlüğünü bozan etkenlerin uyuşturucu kullanımı için önemli risk oluşturduğunu belirtip, Yapılan araştırmalarda bağımlıların yüzde 50den fazlasının boşanmış ailelerden geldikleri saptanmıştır. Tespiti oldukça düşündürücüdür. Uyuşturucu ve madde bağımlılığına eğilimde aile içi iletişimin çok önemli olduğunu belirten Dr. Mustafa Uzun, Anne babanın çocukla ya da kendi aralarında kronik çatışmaların bulunmasının da madde kullanmaya başlamada önemli bir rolü olduğu ileri sürülmektedir. Kronik çatışmalar sonucunda sürekli olarak olumsuz duyguların ifade edilmesi, aile bağlarının kuvvetli olmaması gibi anne-baba ve çocuk arasındaki ilişkinin kalitesini belirleyen etmenler de madde kullanımı ile ilişkili olarak gözükmektedir. Çoğunlukla olumsuz duyguların ifade edildiği, sözel ödüllendirmenin eksik olduğu ailelerde yetişen çocukların, daha az kendine güvenli oldukları ve madde kullanımı karşısında da aynı şekilde güvensiz davranışları sonucunda hayır diyemedikleri belirtilmektedir. Bir diğer önemli etmenin ise, ailenin çocuğuna anne-babalık yapma biçimi olduğuna dikkat çeken Uzun, Anne-baba çocuk ilişkisinin niteliği, çocuğun topluma uyum becerilerini belirlemektedir. Çocuğun gelişiminde, anne-baba tutumunun besleyici, destekleyici, denetleyici öğeleri ve niteliği gencin ve daha sonra erişkinin davranışının alacağı yönün belirlenmesinde önemli bir güç oluşturmaktadır. Anne ve babanın boşanması, ayrı yaşaması gibi aile bütünlüğünü bozan etkenler de uyuşturucu kullanımı için önemli risk etkenleri olarak bulunmuştur. Yapılan araştırmalarda bağımlılarının yüzde 50den fazlasının boşanmış ailelerden geldikleri saptanmıştır. Anne-babanın birlikte yaşadığı durumlarda ise aile ilişkilerinin bozuk olduğu, genellikle anne babadan bir tanesinin bağımlı ile daha yoğun olarak ilgilendiği, diğerinin ise mesafeli ve cezalandırıcı bir tutum içinde olduğu gözlenmiştir. diye konuşuyor. Bağımlılık tehlikesi ile ilgili olarak anne babaların bilmesi gereken önemli özelliklerden biri; çocukları ve gençleri bağımsız olarak yetiştirebilmenin, onları madde bağımlılığından uzak tutabilecek en önemli etkenlerden biri olduğudur. Maddeler, ancak kullanıldığında bağımlılık yaratırlar. Bağımlılık yapan maddelerin tümü ortadan kaldırılması mümkün olmayacağına göre; kişinin bu maddeleri kullanmama gücünün gelişmiş olması en temel özellik gibi görünmektedir. Kişinin madde kullanması için, maddeye hayır deme gücünün olmaması ve madde kullanımı konusunda önceden istekli olması gerekir. Bir başka deyişle, maddeye hayır diyemeyen ve kendisiyle ilgili sorumluluk duygusu yeterince gelişmemiş olan kişilerde maddeye alışma tehlikesi çok daha fazla olduğu söylenebilir. Çocuklara sorumluluk duygusunu verebilmek, onları madde bağımlılığından uzak tutabilecek en önemli unsurdur. Çocukların kendilerine güvenebilmeleri, kişilik sahibi olabilmeleri için yalnız başlarına, anne-babasız hareket edebilecekleri alanlara gereksim bulunmaktadır. Anne-babaya düşen görev, çocuklarına bu serbest alanda yol göstermek; ancak bu serbestliğin sınırlarını da açık olarak belirlemektir. Bu nedenle; çocukların belirli konularda; yaşlarına uygun olarak ve kendi başlarına serbest hareket edebilmeleri, onların kendi davranışlarını kontrol edebilmeleri için çok önemlidir. Çocuk kendi başına bir karar verdiğinde; bu kararın kendi yaşamı üzerindeki etkileri konusunda bir sorumluluk alacak ve belli oranda bir riske girecektir. Bu risk ona ağır gelse bile, sonuçta kendisine bazı deneyimler kazandıracaktır. Kendi verdiği kararlar sonucu çocuğun olumlu şeyler elde etmesi, ona verdiği kararın doğru olduğunu öğrenecek; olumsuz şeyler yaşaması ise, bu deneyimin ona daha sonraki denemeler için katkıda bulunmasına sağlayacaktır. Bu deneyimler sonuçta, çocukta güven ve sorumluluk duygusunun gelişmesinde önemli adımlar olarak düşünülmektedir. Bağımlılıkla mücadelede en önemli sacayağı ailedir. Unutmayalım.