Şimdi de, Havai Fişek gürültüsü moda

Klakson, motosiklet, müzik, açıkta düğün, kına geceleri, hatta mevlüt okutma, silah sıkma derken son zamanlarda moda deyimle şimdi de Havai fişek gürültüsü başladı. Hemde geceyarılarına ulaşan saatlerde...Hemde valisinin belediye başkanlarının emniyet müdürlerinin ve bürokratların olduğu ortamlarda...Gümbür gümbür, insanı yatağından fırlatacak, pencere camlarını zıngırdatıp korkutacak kadar gürültüye sebeb olan havai fişekler... Yaşlılar hastalar, çocuklar düşünülmeden atılan havai fişekler...Biz yıllardır yazıp söylüyoruz ama galiba gürültü yapmak bazı insanların ruhuna işlemiş... Birde gürültü artık vatandaştan tutun da, kent yöneticilerine kadar iyice kanıksanmış... Öyle olmasaydı, gelen şikayetler ve arayıp bilgi veren okurlarıma dayanarak söylüyorum, (yanlış bilgilendirme olursa düzeltmeye hazırım) geçtiğimiz hafta içinde önemli bir okulumuzun mezuniyet gecesinde saat 23.30'da, yani gece yarısı sayılan bir zamanda, Valinin, belediye başkanının ve dahili zevatların, büyük bir bölgeyi kapsayan ve adamı korkutup kalbini durduracak kadar gürültü yapan havai fişeklerin atılmasına izin verilirmiydi ? Aynı gece Kavaklıkta evi olan beni bile yerimden fırlatacak kadar etkileyen bu görültüye, en azından Sayın Vali, çıkar ve "bu saatte havai fişek atılması doğru değil, çoğu insan uyumuştur, onları rahatsız etmeyelim"diyebilirdi... Ama Valinin bile gökyüzündeki güzel görüntünün etkisinden, çıkan gürültüyü farketmemesi, yukarıda da söylediğim gibi gürültünün artık herkesin ruhuna işlediğinin belgesi olsa gerek... Bu gürültü öyle etki yaratıyor ki, bir mahalle değil, 40-50 mahalleyi etkileyecek kadar ses çıkartıyor... Top sesleri gibi, uçaklardan atılan bombalar gibi... Vali yasaklayamaz ama saat tahdidi getirebilir Tekrar ediyorum, bunları yazıp dile getiren birisi olarak bana sakın kızmayın... Sizler yani kızanlar 100-200 kişiyseniz, rahatsız ettiğiniz bölgede yaşayan insanların sayısı 100-200 bindir beyler... Eğlenin, mutlu olun ama lütfen çevrenize rahatsızlık vermeyin... Hastaları düşünün, çocukları, yaşlıları, taziye evlerini düşünün... Nihayetinde aynı durumla mutlaka sizlerde karşılaşacaksınız...
Bunları Avrupa'da asla yapamazsınız. Çünkü orada dışarıya masa koyan restorantları bile 21. 30 da içeriye alıp müziğini susturuyorlar. Oysa o saatte ortalık hala aydınlık, karanlık bile değil... Ama devlet kendi insanının sağlığını ve hakkını daha ön planda tuttuğu içindir ki, çok küçük bir azınlığın veya grubun mutluluğunu değil, genel olarak vatandaşının huzurunu düşünüyor... Bu konuda kimseye söyleyeceğimiz bir şey yok. Diğer gürültü unsurlarına zaten alıştık, yani silah sıkmalara, gece saat 24 den sonra arabaların klakson çalmalarına, mahalle aralarında yüksek sesle müzik çalınmalarına ve eksozları çıkarılmış motosiklet gürültülerine...
Ama hiç değilse şu havai fişek olayına bir çözüm bulunsun... Örneğin, Sayın Vali, belki yasaklayamaz ama, belki havai fişeklerin 21.30 dan sonra atılmaması için bir karar çıkartabilir... Trafik ekiplerinin uygulaması vatandaşı tepkiye sürüklüyor Gaziantep trafik yönünden kargaşa yaşayan önemli illerimizden birisidir. Burada kontrol, denetleme ve düzenleme yönlü görev yapanların işlerinin zor olduğunu biliyorum. Bunlar elbetteki trafik ekipleridir. Ne yaparlarsa yapsınlar, biz sürücülere yaramazlar. Aslında yaranmaları gerekmiyor. Yeterki sürücüler onları haklı görsün, yaptıkları işleme hak versin... İşte bunlar olmayınca, bazı yönden polisin adalet terazisindeki eşitliği korumadığı gözlenince, bu davranış vatandaş ile polis arasındaki diyaloga, güvene darbe vuruyor. Her zaman söylüyorum, emniyetin vatandaş aynası 'trafik polisleridir' diye...Çünkü vatandaşla her dakika yüz yüze olan trafik polisleridir...Yaptıkları her hareket, her davranış ve konuşma, vatandaşın tüm polis teşkilatına olan bakışını yüzde yüz etkiler... İşte sıkıntı burada yatıyor. Maalesef özellikle trafik ekiplerinin bazı uygulamaları ve davranışları vatandaşı huzursuz ediyor...Üstelik kent merkezli esnafı, tıpkı alışveriş yapmak isteyenler kadar perişan ediyor. İnsanlar 5 veya 10 dakika trafik akışına engel olmadıkları takdirde, polisten anlayış bekliyorlar. Şimdi bazı bölgelerde parkomat sistemi başlatıldı sorun kısmen çözüldü ama, bu uygulamada bile aynı sıkıntı ve şikayetler geliyor... Çünkü parkomatçılar da anlayış yoksunu olmaya başladı. Tamam bizim bazı vatandaşımız biraz esnekliği bile suistimal ederler ama, onlara da gereğinin yapılmasına kim karşı çıkabilirki... Bu işlerin sıkıntısını Emniyet Müdürü çeker

Bir kere kesin olarak şunu ifade etmeliyim... Ben bir vatandaş, esnaf, işyeri sahibi veya sürücü olarak kuralları elbette ihlal etmemeliyim...Ama edersem de polisin yaptığı uygulamalara hak vermeliyim...Bu olumsuzlukların kendisine fatura edileceği Sayın Emniyet Müdürü Ali Yılmaz'ın, şöyle esnafı bir dolaşıp görüşmesinde yarar var... Trafik müdürü de gezmeli ve vatandaşı dinlemeli... Belki bazıları çekinip söylemeyebilirler ama yaptıkları görüşmelerde bu konudaki şikayetlerin yüzdesi beklemedikleri kadar büyük olacaktır... Yani anlayacağınız, vatandaş ve sürücüler, trafik polisinin uygulamalarında eşitsizliğin hakim olduğunu görmemeli, tam aksine herkese eşit davrandığını görmeli. Ve hata yaptığını kabullenmeli...Bu neyle olur ? Elbetteki Polisin vatandaşa yaklaşımıyla... Bunu sağladıkları takdirde, emniyetin vatandaşla ilişkilerinde inanılmaz bir güven bağı kurulabilir... SAYIN SERDAR MERİÇ'E TRAFİK NOTU: Geçen hafta, gece saat 23 sıralarında Tuğcan oteli önünde, trafiğe engel teşkil etmeyecek şekilde basın plakalı arabamı geçici olarak parkedip, misafirimi resepsiyona bırakıp çıktığım süreç içerisinde, ceza yazıldığını, bunun bir trafik suçu olduğunu ve kabullenip hiç kimseyi aramadan, torpil filan istemeden, cezamı hemen görütüp yatırdığımı yazmıştım. Ama herkesi ilgilendirdiği için bilgilenmek amacıyla 2 soru sormuştum. Birincisi gece saat 23 sıralarında trafik akışına engel olmadığı takdirde, içişleri bakanlığının vermiş olduğu basın plakalı araçlar geçici olarak burada veya böyle yerlerde durabilirmiydi. İkincisi o saatlerde ve sonrasında araçlara ceza yazılırmıydı. Yazılırsa, 25 Mayıs 2006 tarihinde isimlerini de verdiğim iki trafik görevlisinin, o bölgede kaç araca ceza yazdığını öğrenmekti... Emniyet Müdür Vekili Sayın Serdar Meriç, artık klasik hale gelen ve inandırıcılıktan öte, daha beter insanları enayi yerine koyucu ifadelerin yer aldığı açıklama göndermiş. Ama inanıyorum ki, imzayı atarken benim bu yazımı okumamıştır. Okumuş olsaydı, mutlaka sorumlu davranır, bu sorulara açıklık getirir, bizler kanalıyla vatandaşı bilgilendirirdi... İşte sıkıntımız burada, bu anlayışta...Kusurlu olan bölüm kendini haklı çıkartacak şekilde bir yazı yazar, yetkili amir -müdür imzalar iş biter...
Sevgili Emniyet Müdürümüz Sayın Ali Yılmaz'ın dikkatine sunulur...
Milli Eğitim Müdürü Cennet Süzer'e bir göz atabilir mi ?

Galiba bu yıl Cennet Süzer dışında, ilköğretim okulları içerisinde 6. ve 7. sınıflarda tam 31 öğrencinin 4 dersten otomatikman sınıfta bırakıldığı okul yoktur...Varsa lütfen bilgi versinler... 23 tanesi 6. sınıf, 8 tanesi ise 7. sınıf öğrencisi olan bu 31 öğrencinin velilerinden bazıları bizi arayarak, okuldaki müdür ve bazı öğretmenlerin kasıtlı olarak çocuklarını sınıfta bıraktıklarını iddia ediyorlar.
Yeni Milli Eğitim Müdürü hala şehrimizde ise bu konuya bir el atmasında yarar var... Öğrenci velilerinin iddiasına göre, öğretmenler günü hediye olayıyla başlayan, daha sonra çocuklara özel ders talebinin karşılık görmeyişiyle devam eden bu işin arkasında kasıt aranıyor...Yapılan işlem yönetmelikçe uygun, fazla birşey iddia edilemez... Ama veliler öyle demiyor... Vicdanları rahat değil, çünkü diyorlar ki, "hediyesizlik veya küçük hediye ile başlayan tavır almalar, daha sonra özel ders verme tekliflerinin bizler tarafından kabul edilmeyişi, bu çocuklarımızın kurul kararıyla yeniden imtihana girme şansınıda yok etti. Çünkü bu uygulamaya maruz kalan 31 öğrencimiz 4 dersten sınıfta bırakıldı"
Evet Sayın Milli Eğitim Müdürü Süleyman Şişman Bana aktarılan şikayetler bu yönde. Herşey yönetmeliklere uygun gösterilecektir elbette ama şu sınıfta bırakılan 31 öğrencinin velilerinden birkaçıyla görüşürseniz, Gaziantep'teki hastalığa belki çözüm bulabilirsiniz... Tuğay Kavşağı yakıştı

Henüz tam olarak çevre düzeniyle birlikte bitmedi, ama doğrusunu söylemek gerekirse Gaziantep'e çok yakıştı... Keşke Mezarlık kavşağı da zamanında böyle yapılabilseydi... İnanın belki sizlerde farketmişsinizdir, şehrimizin ilk kez bu büyük kentlerde olduğu gibi, modern bir kavşağa sahip oldu sevgili okurlar... Buradan geçtiğimde söylediğim ilk şey "GAZİANTEP'E YAKIŞTI"oldu. Bir de yön gösteren panolara çeki düzen verilirse iyi olur...Bu arada belki sağlık yönünden etkili olsun diye yazılması uygun görülmüş olan tıp fakültesi'nin ne anlama geldiği tartışma yarattı. Sadece Kent Merkezi diye yazılmış olsa, içeriye girildiğinde hastaneler, üniversite, vilayet şeklinde yönlendirici panolar daha pratik ve mantıklı gibi geliyor... Teşekkürler Sayın Asım Güzelbey. Esnaf sahreleri gerekli ama... İşte o ama şehirde sıkıntı yarattığının ama sı...Özellikle cuma günlerine denk getirilen ve 3 günlük bir tatil fırsatı bulabilen esnafımız için geleneksel esnaf sahreleri elbette önemli bir ihtiyaçtır... Ama bunları düzenlerken vatandaşların talebi gözardı edilmemeli diye düşünüyorum... Örneğin son kuyumcu sahresi...Gelen telefonların artık isyan noktasındaydı...Acaba diyorum, kentin merkezi bölgelerinde böyle günlerde nöbetçi esnaf bırakılamazmı ? Bunlar açık arttırmayla derneklere para girdisi de sağlayabilir... Niye düşünmüyorsunuz sevgili kardeşlerimiz...Bu sayede hem bizler, hem de başka illerden gelen insanların rezil olmaktan kurtulur... Sinek şikayeti çoğalıyor

Doğrusu nu söylemek gerekirse, ben Kavaklıkta oturuyorum ve bu sene sivrisineklerden fazla şikayetim yok... Bazen olsa da, aşırı sıkıntı yaratmıyor... Ama kenar semtlerde ve bazı bölgelerde öyle değilmiş. Örneğin bizim bir elemanız Ünaldı tarafından oturuyor, dün işe geldi ve "sabaha kadar uyuyamadım, her tarafım sinek yarası olacak"dedi. Karataş'ta rüzgar olmasına rağmen gündüz aşırı sivrisinek şikayeti yapılıyor. Çıksorut, tabakhane, Karşıyaka bölgesi gelen şikayet telefonlarının buluştuğu adresler oluyor... Biz de yetkililerin dikkatine sunuyor ve bu arada ilaçlama firmasına "neler oluyor?"diyoruz... Matbaa'daki arıza bizi zorladı Bazen hiç umulmadık zamanda, umulmadık arıza çıktığında, hele nohut büyüklüğünde bir parça, üstelik şehrimizde hemen bulunması mümkün olmayan bir parça arızalanırsa, işte o zaman yandığınızın resmidir. Şimdi biz de aynı duruma düştük ve bu yüzden gazetemizi siyah beyaz yayınlamak durumunda kaldık. Burada meslektaş dayanışması önemli rol oynadı tabii. Birkaç gün gazetemiz başka matbaalarda basıldı. bu konuda bize yardım eden Hakimiyet'ten Abdullah Kocaman ve Zafer'den İsmet Atar ve matbaada çilemizi çeken görevli arkadaşlarımıza teşekkür ediyor, sizlerden de özür diliyoruz. Tabii şimdilik... Arızalar devam ettiği müddetçe bu özürlerimiz devam edebilir...

Hepinize Sağlıklı Haftalar