Demokratikleşme ve Kürt sorununu çözme projesi çerçevesinde ana muhalefet CHP ile yavru muhalefet diye tabir edilen MHP?nin söylemlerinin pratik yansıması olarak öncelikle futbol sahalarında Bursaspor-Diyarbakırspor maçıyla ilk işaretlerini veren, İzmir?deki gerilimle olayın farklı boyutlara taşındığına tanıklık ettiğimiz ve son birkaç gündür de Mersin, Hakkâri, Siirt, Van, Diyarbakır gibi Kürt nüfusun yoğun olduğu kentlerde İmralı?daki koşulların kötüleştirilmesinden dolayı tabiri caizse savaş baltalarının yerlerinden çıkarıldığına ?şiddetin rolü?nü oynamaya davet edildiğine tanıklık ettik. Yukarıdaki gelişmelerden hareketle Cumhuriyet tarihimizin panoramasına şöylesine bir baktığımızda ?şiddetin rolü?nün kutsandığını bireysel ve toplumsal düzlemde gösterebilecek binlerce argümanı orta yere sermek mümkün aslında. Cumhuriyet egemenleri, toplumsal yapıyı Kemalist-modernist anlayışın ön gördüğü biçimde hizaya getirmek adına akıl almaz birçok uygulamanın aktörleri oldular. Nihayetinde CHP üzerinden solcuları ve Alevileri, MHP üzerinden milliyetçileri, günümüzdeki yansımasıyla AKP üzerinden İslamcıları kontrol altında tutup sistemin bir parçası haline getirme; hatta bütün bu toplumsal dinamikleri gerektiğinde birbirine karşı sistemin bekası için emniyet supabı olarak kullanmaya çalıştılar. Böyle bir temel anlayışın üzerinden egemenliğini sürdürmeye çalışan Cumhuriyet yönetenleri dış güçlere de istediklerini vererek içerdeki egemenliğini istediği gibi sürdürmeye çalıştı. Gelinen noktada işlerin hiç de yolunda gitmediği ortaya çıktı. Özellikle Cumhuriyetin yaramaz çocukları Kürtler; egemenler açısından siyasi, askeri, ekonomik, sosyolojik ve psikolojik bir sorunlar yumağı olarak orta yerde duruyor. Var olan siyasal iktidarın son süreçteki hamlelerine bakarak en azından teorik anlamda dünyadaki değişimin farkında olduğunu varsaysak da bu duruma/realiteye ayak uydurmakta ciddi problemler yaşadığını görüyoruz. Yine tam bu noktada ?çıkış yolu?nun bütün toplumsal dinamiklerle uzlaşmaktan geçtiğinin ayrımına varmış olsalar da (bakınız Kürt, Alevi, Roman açılımları) tarihsel alışkanlıkları gereği ayak uydurmakta zorlanıyorlar. Ve dönem dönem çağdaş siyasetin hamlelerini yapmaktaki alt yapı yetersizlikleri gün yüzüne çıkınca ki bu tüm siyasi aktörleri dâhil edebileceğimiz bir belirlemedir ?kaybetme korkusu?yla saldırganlaşıp ?şiddetin rolü?nü oynamasını istiyorlar. (Bakınız AKP, CHP, MHP; hatta DTP yönetenlerinin üslup ve açıklamalarına.)Son durum itibariyle genel tabloyu şöyle özetlemek mümkündür sanırım:AKP, Ergenekon operasyonu üzerinden ?eski derin devlet?i tasfiye edip yenisini yapılandırmak adına cansiperane çalışıyor. CHP, devlet partisi? Askeri vesayetle kontrol altında tutulmaya çalışılan Cumhuriyet?in bürokratik ve toplumsal dinamiklerini oluşturduğu için yürütülen Ergenekon operasyonuyla tasfiye edilenin aynı zamanda kendisi olduğunun farkında... Ve direniyor kendince?