8 Mart Dünya kadınlar günü bir çok etkinlikle kutlandı. Belediyeler, sendikalar ve partilerin çeşitli etkinliklerle kutladığı Kadınlar Günü'nde çalışan kadınların ortak mesajı şiddetin bitmesi yönünde oldu… Dünya Kadınlar günü dolayısıyla görüşlerini aldığımız çok sayıda kadın, "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Sayın Fatma Şahin, kadını olması gereken yere getirmek için mücadele veriyor. Kadınlarımız kendilerine güvensin, o zaman ülkemiz daha güzel olacak.” dedi.

LEBRİZ GÜZELBEY: TEMBELLİK LÜKSÜMÜZ YOK

Şehitkamil Belediye Başkan Yardımcısı Avukat Lebriz Güzelbey, “Kadınlar için hayat her geçen gün daha da güzelleşiyor. Çalışan kadınların eskiye göre daha şanslı olduğunu düşünüyorum ve bizim çocuklarımızda bizlerden şanslı olacak. Eskiden annelerimiz bez yıkardı. Zor şartlarda çocuk yetiştirir ve zor şartlarda çalışırlardı. Günümüzde teknolojinin de etkisiyle kadınların işleri kolaylaştı. Her kola, her dala el atmış, belli mevkilere gelmiş kadınların sayısı inanılmaz artıyor. Kadınlar, erkeğin yaptığı her işi yapabiliyor ve çok daha başarılı yaptığı alanlar olduğunu biliyoruz. Kadınların olmadığı ortamda erkekleri düşünemiyorum bile. Kadın erkekten bir adım daha fazla çalışıyor ve çalışmalı. Ben tüm dünya kadınlarının gününü kutlarken, tembellik lüksümüzün olmadığını hatırlatıyorum.”

ÜÇTAŞ: “BAYAN SPORCULAR İLKLERİ BAŞARDI”

Milli cimnastikçi Göksu Üçtaş:”Kadınların çalışma hayatında olduğu toplumlar çok daha hızlı gelişiyor. Eğitim ailede başlar. Annenin çocuğun yetişmesinde etkisi büyüktür. İyi eğitim almış çocuklar, gençler, toplumu şekillendirir. Kadının toplumdaki rolü bu nedenle çok önemlidir. Kadının olduğu yerde barış, disiplin, saygı olur. Kadın girdiği ortamı değiştirir tıpkı bir çiçek gibi ortama güzellik katar. Ne mutluki, kadınlarımız artık hayatın her alanında çalışabiliyor ve başarılı da oluyor. Bu alanlardan biri de spor. Son olimpiyat oyunlarında bayan sporcular ilkleri başardı. Her branşta, her dalda, kendini ispatlamış, yönetici konumunda kadınlarımızın olduğu yadsınamaz bir gerçek. Tüm kadınların dünya kadınlar gününü kutluyorum.”

ÜZÜCÜ: KADINLAR KENDİ İÇİNDEKİ CEVHERİ GÖRMELİ

Ak Parti İl Kadın Kolları Başkanı Filiz Üzücü: “Kadınlar artık toplumda hertürlü işi yapabilecek güce sahipler. Kadın bugün, her türlü görevi yapmaya talip olmakta ve bunun da üstesinden gelmektedir. Kadın isterse yapamayacağı şey yoktur. Sorun, kadının kendi içindeki potansiyeli görmemesidir. Kadın içindeki cevheri görürse, birilerine bağımlı olmaktan kurtulabilir ve bütün zorlukların üstesinden gelebilir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Sayın Fatma Şahin, kadını olması gereken yere getirmek için mücadele veriyor. Kadınlarımız kendilerine güvensin, o zaman ülkemiz daha güzel olacak.”

İşte her biri diğerinden farklı meslek grubuna mensup 3 kadının 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ile ilgili düşünceleri ve kadının Türk toplumundaki yerine farklı birer bakış;

NEVİN BATMAZ (AŞÇI) KADINA ŞİDDETİN CEZAİ YAPTIRIMI OLMALI

“8 Mart Dünya Kadınlar Günü dendiği zaman nedense direk kadının şiddete maruz kalması ile ilgili konuşmak geliyor içimden. Çünkü özellikle bizim toplumumuzda kadına yönelik şiddetin her gün farklı bir çeşidini görüyoruz. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de kutlanıyor, ama bence bu biraz da içi boş bir kutlama oluyor. Çünkü yetkililer, sürekli çıkıp kadınlar günü kutlu olsun diyor, ama ortada kadınların kutlayacağı bir durum da yok açıkçası. Kadınlar gününü kutluyorum demek yerine kadınların temel haklarını ve kadınlara yönelik pozitif ayrımcılı biraz daha ön plana çıkarsalar daha iyi ederler. Birisi çıkıp bir kadına defalarca kez şiddet uyguluyor ama o kişi hakkında hiçbir işlem yapılmıyor. Böyle olunca aynı kişi yeniden şiddet uyguluyor. Çünkü kadına yönelik şiddetin bir cezası yok. Şiddeti uygulayan da bunun bilincinde olduğu için tekrar tekrar şiddet uygulamaya devam ediyor. Ben 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle kadına yönelik şiddetin caydırıcı cezalarla neticelendirilmesini istiyorum"

FERDA KOYUNCU (ÖĞRETMEN) "ATAERKİL BİR TOPLUM"

“Ülkemizde kadına bakış açısını net bir şekilde kısa bir cümle ile özetlemek gerekirse, ataerkil bir toplumda kadına nasıl bakılırsa bizim toplumumuzda da kadına aynen öyle bakılıyor. Bu ataerkil yapı içerisinde kadın ikinci plana atılan, isteklerini her platformda dile getiremeyen ve ‘ayıp’ kavramı ile çok fazla karşı karşıya kalan taraftır. Çünkü kadınlar isteklerini istedikleri ortamlarda dile getiremezler. Oysa gelişmiş toplumlarda kadın erkek ayrımcılığı yapılmaksızın isteyen vatandaş istediği haklarını istedikleri ortamda dile getirebilme imkânına sahiptir. Bu anlamda baktığımızda kadının çalışmasına bile ayıp deniliyor. Oysa çalışmanın kadını erkeği yoktur. Tabi ki erkeğin yapacağı işler ile kadının yapacağı işler açısından farklılıklar vardır ama bu kadınları çalışamayacağı anlamına gelmez. Toplumumuzda çalışmak isteyip de çalışamayan çok sayıda kadın olduğunu düşünüyorum. Bırakın çalışmayı, okumak isteyip de aile baskısından dolayı eğitimini sonlandıran kız çocuklarımız var. Artık bu gibi şeyleri aşmamız gerekmektedir"

HASRET BİLAL (YÖNETİCİ) ÜLKEMİZDE KADIN ÖTELENİYOR

“Ben, Atatürk’ün daha Cumhuriyet’in ilk yıllarında kadına seçme ve seçilme hakkını tanıdığını hatırlatmak istiyorum. Dünya üzerinde kadına seçme ve seçilme hakkının ilk verildiği ülkelerden birisi Türkiye Cumhuriyetidir. Ama bugüne geldiğimizde maalesef Atatürk’ün kadına verdiği önemin bugün verilmediğini net bir şekilde söyleyebilirim. Her yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlanıyor. Ama bu kutlama kadınlar açısından ne ifade ediyor dersek, hiçbir anlam ifade etmediğini de söylemek güç olmaz. Bunun dışında toplumda gerek ekonomik anlamda gerekse de siyasi anlamda toplumun üst kademesinde erkeklerin kadınlardan katbekat fazla olduğunu görüyoruz. O zaman böyle bir ülkede sembolik olarak kadınlar günü kutlamanın pek de bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Ülkemizde 1 tane kadın bakanımız var diye biliyorum. O da bence kabinede bir kadın bakan bulunsun düşüncesiyle yapılmıştır. Yani yönetici kadroda kadının azlığını net bir şekilde görebiliyoruz. Tüm bu öteleme uygulamaları toplumda ezilen taraf olan kadını her geçen gün daha farklı konularda geri plana atmıştır. Şiddeti gören yakınımın nasıl bir psikolojik bunalım yaşadığını da gözlerimle gördüğüm için çok iyi biliyorum. Eminim ki yakınımın gördüğü o şiddetin sosyopsikolojik etkisi benim üzerimde de vardır."