Koro halinde hep bir ağızdan #ÖyleKolayDeğil dediklerinde, zoru başarmak gibi bir niyetlerinin olmadığını anlaşmıştık ancak bu kadar beceriksizliği, basiretsizliği de beklemiyorduk!
Sendikacılık naktinden, vaktinden ve ailenden fedakarlık ederek, senin zekana inanan, mücadele azmine güvenen insanları hayal kırıklığına uğratmama sanatıdır.
Temsil ettiğin insanların sırtına basarak bir yerlere gelmek fırsatçılık, onlara yapamayacağınız şeyleri vaad etmek, zamanını çalıp hayal kırıklığına uğratmak, cebinde ki parasını çalmakla eşdeğer resmen hırsızlıktır.
Sendikacılığı para , mevki-makam, şan şöhret için, lüks arabalara binip, ultra lüks otellerde kalmak, afilli yerlerde, hatırlı kişilerle resim çekinip sosyal medyada paylaşmak için yapmak olsa olsa "Sandukacılıktır"
Sendikacılık ta yetkili olmak çok şeydir, önemlidir ancak herşey değildir. Önemli olan yetkinin hakkını verebilmek, yetki vereni layıkıyla temsil edebilmektir.
Biraz daha önemsemek gerekirse "Yetki" sendikacının namusudur, üyenin kendini temsil etmesi için verdiği bir emanettir bu emaneti, kendi çıkar ve menfaatleri için kullanmanın adını varın siz koyun.
Kaç gündür kamuoyu, toplu sözleşme masasında kendine verilen "yetkiyi" layıkıyla kullanmayıp, neredeyse sıfır kazanımla masadan kalkmak zorunda kalan Narsist bir "SANDUKACININ" egoistce Maaşına zam yapıp-yaptırıp milyonluk lüks makam binmesini konuşuyor.
Oysa hayat pahalılığının alıp başını gittiği, herşeye zam üstüne hemde çift haneli zam geldiği, enflasyonun %9.2 'ye düşürüldüğü, siyasetin bu hususta sessizliğe büründüğü bir dönemde, tüm sendikacılara beceriksizliklerinin ödülüymüş gibi %50 küsur zam yapılmış gibi Sağlık-Sen Genel Başkanının yaptığı konuşuluyor.
Ne sendikacılık ne memur kimsenin umurunda değil gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor, memur, emekli, asgari ücretli onca insan aileleri ile birlikte zar zor geçinirken Sayın Cumhurbaşkanı da dahil ülkeyi yöneten bir Allahın kulu çıkıpta bu zam oranları az oldu, ayıp ettik memura emekliye yanlış yaptık dedi mi?
Demez çünkü herkes mevcudu, kendi konumunu kendi durumunu kurtarmak derdinde, sendikacının Maaşına yaptığı zammı tartışmak bu pervasızlığı tartışmaktan çok daga kolay tabi...
Aslında "el eli yıkar, el döner yüzü yıkar" anlayışının hakim olduğu memleketimizde kimse işini en iyi şekilde yapan bir mücadele insanının maaşını, arabasını vs. irdelemez. Fazlasını dahi layık görür ki o yüzden verdiği aidatın dahi hesabını yapmaz.
Bu şartlarda 5 bin liranın 10 bin liranın hükmü kalmamıştır, sıkıntı hala 2. 2 bin TL ile yaşam mücadelesi veren milyonlarca asgari ücretlinin, milyonlarca açlık sınırında Emeklinin bir okadar yoksulluk sınırında kamu çalışanın olmasında.
Sorun hala 3.5 - 4 bin lira maaşla çalışan memurların olması, onlara %3-4 zammın reva görülmesinde, hal böyle iken bunca ezikliğin olduğu yerde göz önünde ki temsil makamında ki insanların kendi maaşlarına oransal olarak onlarca kat zam yapmasında.
Maaşını 27 bin lira yaptığı iddia edilen SANDUKACININ 200 küsür bin üyesi var, üye başı 1 TL alsa 200 bin eder, eminin çalışanlar adam gibi temsil edilse o bile konuşulmaz dı(!)
Sendikacılık mücadelesi zor yaşam koşullarında hepimizin sigortası, bu tür basiretsizlikler ve aç gözlülüklerin sigortamızı artırmasına müsade edip, bu tür uyanıklıklara fırsat vermeyelim.
Şahsen Toplu Sözleşme Masasında yaşatılan kayıplarla Sendikacılığın bilinçli bir şekilde tahrip edilip itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı, yeterince amaca ulaşılamağından, aynı adresten "satmakla bitiremedik bari böyle sansasyonlarla bitirelim" kararlılığı görüyorum...
Kendimde, sendikamda olsa Allah kimseye bu fırsatı vermesin...
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Ulaşım-Sen'in ücret politikalarını biliyorum onlar aynı aç gözlülüğü yapsa onlar içinde aynı şeyleri düşünür, "çalışana kazandırın ki sendikanızda, sizde kazanın" derdim.
Bu arada bu pervasızlığın bir tarafında aç gözlülük varken diğer tarafta gözü kapalı arkadaşlarımız var, o gözü kapalı arkadaşlarımızdan daha vahimi olumsuzluğu görüp görmemezlikten gelen "Bal tutan parmağını yalar" anlayışında olup, yanlışa yanlış diyemeyip bilip bilmeden "tüm Sendikaları" aynı kefeye koyan, "hepsi de aynı" aymazlığında olanlar.
Oysa yanlışa "göz yummak" yanlış yapana en büyük kötülüktür...
Göz yummayacağız hakkımızı hukukumuzu korumak için sendikal harekete sahip çıkıp göz kulak olacağız...