SEN SENİ BİL SEN SENİ

SEN SENİ BİLMEZ SEN PATLATIRLAR ENSENİ

Önce de buna benzer bişeyler yazmıştım. Gerçekten de ne güzel deyişlerimiz, deyimlerimiz, atasözlerimiz var. Bu aslında hemen her dilde kendi görgü ve kültürlerine göre var. Bir karagöz-hacivat perdesindeki iki ahbap çavuşlardan birisinin ötekisine söylediği, ya da halkımızın ağzında, kendi haddini aşanlara kolayca söylediği kafiyeli güzel bir sözdür:

Sen seni bil sen seni

Sen seni bilmezsen

Patlatırlar enseni!

“Ayağını yorganına göre uzat!” daha ziyade ekonomik bir anlamda ise de yukardaki sözle gene bir koşutluğu var gibime geliyor.

Neyse sözü şu belâ-yı Kübra corona’ya getirelim. Ne kadar sürer, kaç can alır; kaç sakat bırakır, kaç aileyi perişan eyler, acılara garkeder? Hiç kimseler şimdiden hiçbir şey söyleyemiyor. Garibime giden bişey var : Milletin bir kısmı, sağlıkçıların, gariban halkın, emekçilerin çektiği sıkıntıyı falan iplemeyip, bir ünlü kişi hastalığa yakalanınca, onunla sanki babasının oğluymuş gibi, hatta babasının oğlundan da fazla, ilgileniyor. Ne kadar da şan şöhret düşkünü bir millet olduk ve de insan bu duruma ağlasa mı, gülse mi ?

Adamlar belki yüz bin kez anlattılar. Bu virüs ağız, göz, burun yoluyla bulaşıyor. Buralara temas eden de genel de eller. Aman ellere dikkat, yirmi saniye-şunu bence otuza çıkarsalar daha iyi, halkımız nasıl olsa on saniyesini kırpar!- Bunun için de el hemen her yere dokunduğundan bol bol sabunla yıkayın, ve de elinizi ağzınıza, gözünüze ,burnunuza götürmeyin. Ayrıca da yakın temastan, dibdibe oturmaktan, bulunmaktan sakının.

Bir şey dikkatinizi çekti mi bilmem .Bakanlar bu konularda bilgi verirken gazetecileri dibdibe oturtmuşlardı ! Herhalde fısıltıları iyi duyulsun diye !!!