Biliyorsunuz geride bıraktığımız hafta Şahinbey Belediye Başkanı Sayın Mehmet Tahmazoğlu, yerel ve ulusal basının gündeminden inmedi. Sürekli Sayın Fatma Şahin’i görmeye alışık olanlar, bu kez Sayın Tahmazoğlu’nu görmeye başladı..Konu biliyorsunuz, Mehmet Tahmazoğlu Pazar esnafını denetlemeye gidiyor ve orada domatesin alış fiyatının alış 70 kuruş, satışının ise 5 lira olduğunu görünce pazarcıya sert çıkışarak, “"Fiyatı düşür kardeşim. Bu fiyata satamazsın Ya ucuza satarsın, ya da tezgahı kaldırırsın. Alışı 70 kuruş. 1 TL'ye satarsın, 1.5 TL'ye satarsın. Daha fazla satamaz. Bu şekilde olmuyor" diyordu..Bir belediye başkanının aylardır keyfi fiyat artışlardan ve pahalılıktan şikayet eden vatandaşın duygularına tercüman olması, elbette ilgiyle karşılandı.. Böylece bu gelişme ulusal televizyonlara sıçradı..

KEŞKE ÖNCEDEN HAREKETE GEÇİLSEYDİ

Şimdi gelelim yazımın başlığına.. Yaklaşık 2 yıldan beri, ama özellikle son 3-4 aydan beri bu köşede keyfi fiyat artışlarını gündeme getiriyorum.. Pahalılık şehri yapılan Gaziantep’te iğneden ipliğe kadar, AVM’ler, restorantlar, cafeler, marketler dahil olmak üzere gıdadan yiyecek içecek sektörüne ulaşan acımasızca fiyat artışları yapıldığını yazıp durdum. Diğer basın kuruluşları da yazdı,haliyle vatandaşlar isyan edecek noktaya vardı. Ama tüm bunlara karşın, hiçbir kurum kuruluş adım atmadı, atar gibi gözüksede bu göstermelikten öteye geçmedi, radikal uygulamalar yapılmadı.. Ne zamanki Sayın Cumhurbaşkanı pahalıktan, keyfi fiyat artışlarından bahsetti, o zamana kadar sessiz kalan yetkililerimiz harekete geçti.

BU İŞ ÖYLE GÖRÜNDÜĞÜ KADAR BASİT DEĞİL

Yalnız bu pazarcı esnafı işinin öyle söylenildiği gibi olmadığını herkes biliyor. Öyle 70 kuruşu alıp 5 liraya satma diye bir şey yok.. Çünkü esnaf hal’de domatesi en az 3.5 tl’ye alıyor, ama haldeki firma bunu verdiği fiş veya faturada 70 kuruş olarak gösteriyor. Sadece domateste değil bu elbette, tüm ürünlerde yapılıyor.. Alım yapan pazarcı veya bakkal esnafı buna dikkat etmiyor.. İşte asıl sorun da burada başlıyor.. Çünkü denetim yok, kontrol yok, maliyenin takibi yok.. Sadece bu işte değil elbette, herşeyde başıboşluk v edenetimsiz hakim.. Eskiden biz gazete olarak ürünlerin hal çıkış fiyatlarını yazardık. Şimdi o iş bitti çünkü o sistem kaldırıldı.. Bakkallarda fiyat etiketleri vardı. O etiketlerin arkasındaki fişlerde hal çıkış fiyatları yazar, satıcı bakkal veya pazarcının satış fiyatı da etiketin önünde yazardı. Tüketici olarak bir malın hal çıkış fiyatını bilirdik yani.. Çok şükür herşey bitti. Ne kontrol, ne hesap sorma, ne denetim var. Yapılıyorsa da göstermelik yapılıyor..

HALDEKİ VURGUNUN ÜZERİNE GİTMEK İÇİN İYİ FIRSAT

Sayın Tahmazoğlu’nun bence o pazarcı esnafının yerine, domatesi haldeki hangi firmadan aldıysa ona hesap sorması çok yerinde olurdu. Çünkü arada çok uçuk bir fiyat farkı vardı.. Olması mümkün değildi.. Gariben Pazarcı derdini anlatamadan suçlu ilan edildi resmen.. Neyse bu bir vesile olmalı bence.. Sayın Tahmazoğlu bu denetimiyle hal’deki vurgun sistemine de el atılmasını sağlamış olacaktır bu sayede.. Şu bir gerçek ki, belirtmeden geçemem.. Hesap soran başkan algısı oluşturması, sorgulamayan, detayları bilmeyen, mevcut durumun ne kadar başıboş olduğunu anlamayanları çok olumlu etkileyecektir elbette. Bu sayın Tahmazoğlu’na puan kazandırır.. Ama bu olay aynı zamanda Sayın Tahmazoğlu’na sorumluluk da getirecek.. Çünkü artık bizim gibiler kendisinden bu olayın derinliğine inmesini ve hal işini ortaya çıkarmasını bekleriz. Sorumlu olduğu ilçedeki Marketlerde, satış yapan işyerlerinde gıda maddelerindeki fiyat artışlarının, tahıl, süt ve et ürünlerinin denetimlerine öncülük etmesini de isteriz.. Bir vatandaş olarak bunları düşünmek ve talep etmek hakkımız olsa gerek.. Sayın Tahmazoğlu’nun bu vesileyle sadece bu konularda asıl adres olan haldeki ağa babalarının tespiti için, ilgili resmi kurumları harekete geçirmesini, böylece zavallı durumdaki pazarcı esnafının tek suçlu gibi görülmesindeki haksızlığı gidermesi yolunda ciddi adımlar atacağına inanmak istiyoruz..

ARTIK YAZMAYACAĞIM

Yanlış anlaşılmasın tabii, yazacağım yazmasına da, bu HAVAİ FİŞEK, KEYFİ KORNA ÇALMA İŞLERİ, SİLAH SIKMALARI filan yazmayacağım.. Bu şehirde özellikle bu işlerin düzeleceği yok.. Çünkü maalesef kenti yönetenler düzelmesini istemiyorlar.. Eğer isteseler de bu halkın sesine kulak verirlerdi.. Bir şeyler değişmiyorsa, daha da artıyorsa demek ki yazmanın bir anlamı yok.. Onun için hiç kızmayalım, tepki göstermeyelim.. Sizlere tavsiyem, en iyisi gece uyumadan önce varsa hastanız, veya yaşlı ananız ve babanız ile çocuklarınız.. Kendiniz ve eşiniz için kulaklarınıza pamuk tıkayın.. Hepimiz alışalım yaşadığımız şehir olan Gaziantep’te her gece yarısı silah sesine, havai fişeklere, kornalar çalarak gittikleri yolda insanları uykusundan uyandıran düğün konvoylarına.. ASIL MESELE BU İŞTE Bir yerde okudum ve sizlerle paylaşmayı uygun gördüm..Türk toplumu olarak nasıl kafamızın karışık, nasıl çok önemli değerleri işimize geldiği gibi kullanıyoruz, basit bir uygulamasını yapmış sevgili Doğan Cüceloğlu.. Hocamız Üstün Dökmen’de bunu kaleme almış.. Görmeyeniniz ve okumayanınız olur diye paylaşmak istiyorum:EĞERLER EĞİTİMİDoğan Cüceloğlu bir seminerinde yere bir parça ekmek koymuş ve “Bu ekmeğe basabilecek birisi var mı?” diye sormuş salondakilere.
Hiç ses çıkmamış tabii. “Sahneye gelip bu ekmek parçasına basana 100 dolar vereceğim” diye devam etmiş.
Salondan yine çıt yok…
Fiyatı artırarak 5.000 dolara kadar getirmiş.
Bu sırada salonda bulunanlardan birisi,
─ Hocam, istersen 500 bin dolar ver, yine bize o ekmeği çiğnetemezsin, boşuna uğraşma! demiş.
Doğan Hocam da, “İşte değerler eğitimi budur” diye noktayı koymuş…
–Para vererek ekmek çiğnetebileceğiniz insan sayısı yok denecek kadar azken, bedavaya yalan söyleyen, dedikodu yapan insanların bu kadar çok olması biraz garip değil mi?
Acaba yalan söyleme konusunda bu kadar hassas olamaz mıydık?
Veya herhangi bir toplulukta birisi gıybet etmeye başladığında herkes tepki veremez miydi?
Yere düşen ekmeği çiğnememek için duyduğumuz hassasiyet, yerlerde sürünen bazı değerlerimiz çiğnenirken niçin kendini göstermiyor acaba?”
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR