Son yıllarda uygulamada en çok karşılaşılan ve vergi hukukunda çok sayıda ihtilafa konu olan temel bir konu, vergi/ceza ihbarnamesi ekinde Vergi Tekniği Raporunun tamamen veya kısmen tebliğ edilmemesidir.

Mükellefler hakkında yapılan birçok tarhiyatta vergi inceleme raporlarının temel dayanağı olan ve vergi inceleme raporlarına göre daha kapsamlı olan Vergi Tekniği Raporları vergi mahremiyeti ilkesi gereğince mükelleflere tebliğ edilmemektedir.

Vergi Tekniği Raporlarının mükelleflere tebliğ edilmemesi halinde açılan davalarda ise Vergi Mahkemeleri ve Danıştay Daireleri tarafından farklı kararlar verilebilmektedir. Verilen kararların detayına bakıldığında, genelde olaya münhasır karar verildiğinden, bu konuda bir genelleme yapmak yanlış sonuçlara yol açabilir.

Bu uygulamalar nedeniyle bazen mükelleflerin adil yargılanma ve savunma hakları ihlal edilebildiği gibi bazı durumlarda ise başka mükelleflerin vergi mahremiyeti ihlal edilebilmektedir.

Bu nedenle, Vergi Tekniği Raporlarının mahiyeti tam olarak belirlenerek hangi hallerde savunma hakkının veya vergi mahremiyetinin ihlal edileceğinin tespit edilmesi ve söz konusu raporların mükelleflere tebliğ edilmemesinin doğurduğu hukuki sonuçların neler olduğuna bakılması gerekir.

Uygulamada Vergi Tekniği Raporları daha çok sahte belge düzenleme fiilini işleyenler hakkında tanzim edilmektedir.

Bu durumda; hakkında Vergi Tekniği Raporu tanzim edilen sahte belge (naylon fatura) düzenleyen mükellefler ile bu mükelleflerden mal ya da hizmet alması nedeniyle sahte belge kullanan mükellefler olarak ikiye ayırmak ve konuyu bu şekilde değerlendirmek yerinde olacaktır.

Konuyu değerlendirebilmek için de Vergi Tekniği Raporunun mahiyetinin ne olduğu önem kazanmaktadır.

Vergi Tekniği Raporu Nedir ve Hangi Amaçla Düzenlenir?

Vergi Tekniği Raporunun hangi durumlarda ne amaçla düzenlendiği Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliğinin; Vergi İnceleme Raporları başlıklı 57. maddesinde yer almaktadır.

Buna göre,

“Yürütülmekte olan incelemelerde birden fazla mükellefi veya vergi türünü ya da aynı mükellefin birden fazla vergilendirme dönemini kapsayan eleştiri konusu yapılabilecek hususların tespit edilmesi halinde, konunun tek bir raporda ifade edilebilmesi amacıyla Vergi Tekniği Raporu düzenlenebilir. Bu raporlar, sonrasında düzenlenecek vergi inceleme raporlarının ekini oluşturur.

Sahte belge düzenleme fiili dolayısıyla düzenlenen Vergi Tekniği Raporunun başka bir mükellefin sahte belge kullandığına ilişkin tespitler içermesi durumunda, söz konusu Vergi Tekniği Raporu, sahte belge kullanan mükellef nezdinde düzenlenecek vergi inceleme raporlarına ek yapılmaz. Ancak, sahte belge kullanma fiili nedeniyle düzenlenecek vergi inceleme raporlarında, sahte belge düzenleyicisinin bu fiili işlediğinin tespitine dair Vergi Tekniği Raporunda yer alan bilgi, belge ve değerlendirmelere ayrıntılı olarak yer verilir.”

Yönetmelikten de anlaşılacağı üzere, Vergi Tekniği Raporunun, vergi inceleme raporunun ekini oluşturduğu çok açık bir şekilde belirtilmiştir. Yine aynı şekilde, Vergi Usul Kanununun vergi ihbarnameleri ile ceza ihbarnamelerini düzenleyen ilgili maddelerinde de inceleme raporunun birer suretinin ihbarnameye ek yapılması gerektiği açıkça belirtilmiştir.

Yukarıda da belirttiğim gibi, sahte belge incelemelerinde, mükellefler;

1) Düzenleyen mükellefler ile

2) Bu mükelleflerden mal ya da hizmet alması nedeniyle kullanan mükellefler,

olarak ikiye ayrılır.

Düzenleyenler Açısından;

Sahte belge düzenleyen mükelleflerin, haklarında düzenlenen Vergi Tekniği Raporunun inceleme raporunun eki olarak mükellefe tebliğ edilmesi Vergi Usul Kanunu ve Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliğine göre zorunludur.

Kullananlar Açısından;

Sahte belge düzenleyen mükellef hakkında düzenlenen Vergi Tekniği Raporu, sahte belge kullanan mükellef nezdinde düzenlenecek vergi inceleme raporlarına ek yapılmaz. Ancak, sahte belge kullanma fiili nedeniyle düzenlenecek vergi inceleme raporlarında, sahte belge düzenleyicisinin bu fiili işlediğinin tespitine dair Vergi Tekniği Raporunda yer alan bilgi, belge ve değerlendirmelere ayrıntılı olarak yer verilmesi gerekir.

Vergi Tekniği Raporlarının mükelleflere tebliğ edilmemesi halinde mükelleflerin savunma hakkının kısıtlanacağı, bu durumda mükellefin, davalı idare ile eşit bir durumda olması gerekirken, sağlıklı bir savunma hazırlayıp sunamayacağı ortadadır. Davacının görüşlerini mahkemede ileri süremeyecek olması nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edileceği açıktır. Mükelleflerin savunma haklarının ellerinden alınmasına yol açılmamalıdır.

Devletin egemenlik haklarından olan vergi alma yetkisinin doğal bir sonucu olarak verginin kaçırılması nedeniyle düzenlenen vergi inceleme raporları ve bu raporlara dayanak oluşturan Vergi Tekniği Raporları, mükellefler hakkında yapılacak tarhiyatın dayanağını oluşturan önemli bilgiler içermektedir. Bu nedenle, hakkında tarhiyat önerilen mükellefi tarhiyatın nedeni hakkında bilgi sahibi olması, açacağı davada sağlıklı bir savunma yapabilmesi açısından son derece önemli olduğundan adı geçen raporların vergi mahremiyetinin ihlal edilmemesi şartıyla mükelleflere tebliğ edilmesi ya da hakkında düzenlenen inceleme raporunda detaylı olarak bilgi, belge ve değerlendirmelere yer verilmesi gerekmektedir.

Vergi Tekniği Raporlarının mükelleflere tebliğ edilmemesi uygulamada hem vergi idaresi hem de mükellef aleyhine sonuçlar doğurduğundan uygulama birliğinin sağlanması hem yargının iş yükünü hafifleteceği gibi hem de tarhiyatın bu nedenle kaldırılması nedeniyle kamunun zarara uğrama ihtimalini de en aza indirecektir.

Haklarında vergi incelemesi yapılan mükelleflerin uygulamadan kaynaklanan hatalar ve eksiklikler nedeniyle haklarının kaybolmaması ve anayasal hakları olan sağlıklı bir savunma yapabilmeleri ve hak mahrumiyetine uğramamaları için vergi inceleme süreçlerinde mutlaka konunun uzmanlarından profesyonel bir destek almaları kendi menfaatlerinedir.

Bütün okuyucularıma sağlıklı günler dilerim.