Şarkıların ömrü, kalıcı ve unutulmaz şarkıların sırrı ve kendini beğenmiş bazı kibirli sanatçılar hakkında hiç düşündünüz mü değerli okurlarım? Şiir yazmaya ve beste yapmaya çalışan bu güne kadar 55 konserde besteleri okunmuş, esas mesleği dışında hobi olarak sanatla uğraşan bir kişi olarak bu konuda 50 yıllık tecrübemin sonucunda görüşlerim şudur değerli dostlarım: Şarkılar, doğan bebekler gibi ortaya çıkar. Bazı şarkılar şanslıdır, en değerli ortamlarda, en değerli dinleyenlerle buluşur sık sık. Yıllarca zevkle dinlenir, alkışlanır. Sözü ve müziği ile zaten hak etmiştir bunu. Bazı şarkılar ise öksüz ve yetim gibidir. Takdir ve ilgi görmeyen ortamlarda doğar. Etrafında sazları bile ağlatan, engeller vardır. Gariban ortamlarda, dost meclislerinde, bir fasıl ortamında dinlenir, birlikte söylenir zaman zaman. Bestekarı ve güfte yazarı medyatik olmadığı için popüler ortamda bazı çevreler tarafından küçümsenir. Oysa bir emektir, sanat değeri vardır, beğenen insanlar vardır ve kalıcıdır, kim ne derse desin. Onlar birer eserdir, taşın yerinde ağır olduğu gibi. Küçümseyen, kendi küçüklüğünü ortaya koyar sadece. Her eserin kendine göre bir ağırlığı ve değeri vardır. O ağırlığın değerini ise ancak halk verir. Bazı şımarık sanatçılar değil. Zamansız yerde, zamansız doğan şarkılar, sahipsiz, kimsesiz, çocuklar gibidir. Nota arşivlerinde, dolaplarda unutulur sanki. Hele bir de, şairleri ve bestecileri birbirine dargınsa, o şarkılar, kendi kendine şarkısını söyler, arşivlerde yerini alır. Gün gelir, devran döner, her şarkı, er geç, değerini bulur. Fakat o zaman, o şarkılar, onu keşfedenlerin olur. Şairleri ve bestecileri, eserlerin mürüvvetini görmeden ölmüş olsalar da, o şarkılar yıllar sonra yeniden doğmuş gibi olurlar, sevilirler ve okunurlar. Lakin bir yetim gibi o şarkıların dilinde, hep acı vardır... Bazı şarkılar vardır, dilimizden hiç düşmez. Her düğünde çalınır, gelin damat dans eder. Sözüyle müziğiyle, gönülde taht kurmuştur. Her konserde dinlenir, kimse sıkıntı duymaz. Örnek "Bir şarkısın sen ömür boyu sürecek-saman yolu isimli şarkı" Bu tür şarkılar asla, emekliye ayrılmaz. Bazı şarkıların ise, ömürleri kısadır. Bir devirde okunur, devir geçer artık okunmaz ve dinlenmez. Sözüyle müziğiyle, yaz yağmuru gibidir. Ya bir gün unutulur, ya emekli edilir. Örnek vermek hoş olmaz, bunu halkımız bilir. Lakin bazı solistler, inatla onu okur durur. Tek başına okusa, hadi neyse diyelim. Dayatma yapar gibi, bunu halka her konserde dinletir. Hep birlikte diyerek, seyirciye de söyletir. Sanki mübarek şarkı, Beethoven'in dokuzuncu senfonisi. En ünlü şarkı bile, gece gündüz dinlenmez. Her konserde yer vermek, o şarkıyı yıpratır. Bir kısır döngü gibi, böyle gelmiş gidiyor. Yeni şiir şarkıyı, dar kafalar bilmiyor. Şaire bestekara, sanki ruhsat veriyor. Müziği kilitliyor, yeniyi öğrenmiyor. Aynı repertuarı yıllarca dinleyicilere dayatıyor ve müziğimizin gelişmesini tıkıyor. Oysa kendi bilgisayarını, her gün güncelliyor. Müziğimiz adına, bence ayıp ediyor. Emekli olmalı artık, devri geçen bazı şarkılar. Gündeme gelmeli yeni güzel şarkılar, dağılmalı sıkıntılar. Kalın sağlıcakla değerli okurlarım... Not: Haftaya bu konu ile ilgili ikinci yazımı sizlerle paylaşacağım...