Sakarya takımıyla yaptığımız kupa karşılaşması rakibe gol atma fırsatı(pozisyon) vermeden kazanmamız gereken bir karşılaşmaydı, ama daha karşılaşmanın başlarında ikinci liğ ekibi gol fırsatları yakaladı ve penaltı kazanarak öne geçtiler. Teknik ekibimiz kupa karşılaşmasını önemsemiş ve özellikle savunma bölgesinde sürekli oynayan oyuncuları görevlendirmişlerdi. İkinci liğ ekibiyle yapılan karşılaşmada süre almayan oyunculara fırsat verilmemişti. Bütün oyuncuların hem bedensel hem de ruhsal yünden hazır tutulması için süre almayan oyunculara fırsat verilmeliydi. Savunmada Ulaş Zengin, orta alanda Mirza Cihan, Enver Cenk ve Merkel, ileride Yusuf Türk karşılaşma süresince oynamalıydılar. Böylelikle bu oyuncular da önemsendiklerini ve çalışmalarını artırırlarsa fırsat bulacaklarını anlar, takımı daha çok benimserlerdi. Karşılaşmanın son anlarında fırsat verdiğiniz Mirza ve hiç süre vermediğiniz Enver Cenk’e gerek duyduğunuzda bu oyuncular yaşadıkları bu ötelenme nedeniyle ne kadar verimli olabilirler? Bu karşılaşmaları süre almayan oyuncuları kazanma amacıyla değerlendirmeliyiz kanısındayım.

Kupa karşılaşmasından sonra Göztepe’ye konuk olduk; yağmurlu İzmir akşamında yağmur olmasa belki de oyuncuların formaları terleriyle ıslanmayacaktı. Son yazımızda oyun düzeyini sürdüremediğimizi açıklamıştık.

Trabzon karşısındaki oyunumuzla Göztepe karşısındaki oyunu kıyasladığımızda ne demek istediğimiz anlaşılacaktır. Trabzon karşısındaki yırtan, dağıtan, bastıran, gol fırsatları bulan takım gitmiş, yerine isteksiz, bastırıyormuş gibi görünen etkisiz bir takım gelmişti. Takım oyun düzeyinde böylesine iniş çıkışlar olmamalı, oyun düzeyindeki kararlılığı takıma sağlatacak olanlar da teknik ekip ve yönetimdir. Göztepe karşısında izlediğimiz takım sezonu tamamlamış hedefi olmayan, zorlamayla oynayan oyuncular görünümündeydiler.

Göztepe karşısındaki oyunumuza bakalım; rakibimiz bizden daha alt sırada, kurtulmak için kazanmaları gerekir, bize saldırmaları gerekir durumdalar. Bizim de iyi savunma yaparak, rakibin baskısını savuşturup kontra ataklarla gol aramamız gerekirken, tam tersine rakip kapanmış bekliyor, bizim cılız ataklarımızı rahatlıkla savuşturup kontra ataklarla gol arıyorlardı. Daha karşılaşmanın başlarında ileri çıkan savunmamızın arkasına kaç top atıldığını sayamadan Ertuğrul’un yersiz çekmesiyle hakem penaltı verince rakip öne geçti. Zaten boşa çabalayıp duran takımımızın çabalaması sürerken rakibin kontra atağıyla ikinci golü yedik. Yağmurla ağırlaşan zeminde baskılı oynamaya çalışmak büyük yanlıştı, deplasmanda oynayan takım olarak kapanmalı ve kontra denemeliydik. Ayrıca rakibin dar alanda çok etkili ve uzun savunmacıları varken uzaktan ortalarla sonuç alamayacağımız da belliydi, yani boşa çabalıyorduk.

Rakibin oyuncuları ağır zemine göre daha uygunlardı, daha atletik ve güçlüydüler. Bizim oyuncular fizik olarak yetersiz göründüler.İkinci yarıya yine aynı yanlış oyun anlayışıyla başladık, ek olarak rakibin orta alan oyuncularından Obinna atılmasına rağmen kazanmayı başaramadık. Başarısızlıkta oyuncuların beceriksizliğinin yanında teknik ekibin oyuna etki edememesi de neden oldu. İkinci yarıya başlarken Mendyl’in yerine İbrahim’in alınması doğruydu, ama Ertuğrul çıkarılırken yerine ayağına top alıp rakibi geçemeyen, rakibe baskı yaparak top kazanmayan Sagal alınmamalıydı, Enver Cenk alınmalıydı. Top sürme yeteneği daha iyi olan Enver Cenk rakibin sağ tarafını daha çok zorlayabilirdi. Savunmadan oyuncu çıkarılıp sol açığa oyuncu alarak Maxim’i ortaya çekme düşüncesi doğruydu, ama Sagal yerine Enver Cenk alınmalıydı. Kapalı savunmalara karşı etkisiz olan Dicko daha erken çıkarılmalı yerine son vuruş ustası Figueiredo alınmalıydı, Doğan’ın çıkarılıp Figueiredo’nun alınması yanlıştı. Doğan çıkarıldığında yerine yine başka bir orta alan oyuncusu (Merkel veya Furkan) alınarak orta alan zayıflatılmamalıydı. Kenan oyuna alınırken de Muhammed çıkarılmalıydı, ağır zeminde güçlü savunmacılara karşı oynamaktan yorulmuştu.Göztepe karşısında berabere kalsaydık hiç yoktan iyi olurdu, Fenerbahçe karşılaşmasına daha istekli hazırlanırdık. Fenerbahçe karşısında işimiz zor ama Trabzon karşısında oynadığımız gibi istekli oynayabilirsek kazanabiliriz. Trabzon karşısındaki gibi baskın oynamaya çalışmamalıyız, sabırla, rakibe faul yapmadan iyi savunma yapmalıyız, yakaladığımız toplarla hızlı kontra denemeliyiz. Rakibin çok sayıda yetenekli oyuncusu olduğunu unutmadan savunmada ve savunma önünde açık vermemeliyiz. Rakibe baskı kurma yanlışına düşmeden, kendi alanımızda savunma yaparak enerjimizi boşa harcamamalıyız, enerjimizi kontra ataklarda kullanmak için bitirmemeliyiz. Fenerbahçe karşısında savunmada soldan sağa Tosca- Dijilobodji- Coulker- Olkowski- Oğuz beşlisiyle, önlerinde İbrahim- Doğan- Kıtsıou üçlüsüyle, üçlünün öünde Maxim, ileride de Dicko olacak biçimde takımın oynatılmasını öneriyorum. Böyle oluşturulacak kadroyla iyi savunma yaparak hızlı kontralar deneyebiliriz kanısındayım.Fenerbahçe karşısında başarılar diliyorum, herkese iyi haftalar.