Gaziantep bir kere daha dehşet veren bir olayla Türkiye gündeminde. Yazık ki, ne yazık. Yitip giden bir can ve olayın öncesi ve sonrasında zihnimizde şimşekler çaktıran sorular.

Sorular cevabını araya dursun, her alanda ucuz ölümler ülkesi olarak tabir ettiğim Türkiye koşulları, toplumsal duyarsızlığın ve neme lazımcılığın girdabında sarsılmaya devam ediyor.

Öncelikle bu olayın yazılı ve görsel basında uzun bir süre haber akışı içinde kendine yer bulamaması oldukça düşündürücü.

Zira Türkiye'nin en büyük ilçe Belediyelerinden biri olan Şahinbey'in önünde cereyan eden olay örtbas edilecek ya da halının altına süpürülemeyecek kadar sansasyonel bir hadise

Olayın topluma servis eden gazeteyi ve bu üzücü haberi kaleme alan muhabiri kutlamak gerekir diye düşünüyorum.

Aynı minvelde diğer basın ve yayın organlarının toplumsal duruşlarının ciddi bir şekilde sorgulanması taraftarıyım.

Basın yayın organları gücü elinde bulunduranların, toplumun duymasında bir sakınca görmedikleriyle, duymaması gerekenleri dizayn ettikleri bin noktada mı ?

Gazikent'te Suriyeliler tarafından öldürülen Türk genciyle ilgili müessif olayda da benzer bir yol izlenmişti. Ancak mızrak çuvala sığmıyor.

Gelelim Belediye cephesine. Şahinbey Belediyesi adına yapılan trajı - komik açıklama içerdiği anlamlar itibarıyla tam mostralık.

Açıklamada ısrarla vurgulanan sicil kaydının silinmesiyle ilgili olarak şahsın yaptığı müracattan bahsediliyor. Hayatının 11 yılını hapislerde geçiren bir kişi adli sicil kaydıyla ilgili olarak belediyelerin değil, adliyenin yetkili olduğunu bilir.

Olayın gerisinde şahsa verilen iş vaadi ile yerine getirilmeyen sözün yarattığı psikolojik bunalımın Belediye önündeki ölümcül protestoya kadar uzanması var.

Bir insan en aziz varlığı olan canından vazgeçecek kadar kendini bunalıma sürükleyecek bir olayın merkez noktasındaysa, burada belediyenin sorumlu makamlarını işgal edenlerin vicdani muhasebeye ve sorumlu davranış modelleri geliştirmeye ihtiyaçları var demektir.

"Biz olayın ucunda kıyısında değiliz" demekle üzerinize yapışmış olan bu olayın sorumluğundan kaçamazsınız.

En başta Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu bu olaylara zemin yaratacak gelişmeleri sorgulamalı ve personelini gözden geçirmelidir.

Yine Şahinbey Belediyesi adına yapılan açıklamada dillendirilen, şahsın babasına ait üç katlı evin, 2000 liralık emekli maaşının, aynı binadaki oturma düzeninin, kiradaki iki dükkanla, üzerlerine kayıtlı zeytinliğin olayla ne alakası var ? Anlayan beri gelsin.

Sorumluluktan kaçmanın ve kendini aklama telaşının basit bir yöntemi olan bu açıklama, belediyenin ciddiyetine gölge düşürecek kadar basit anlamlar içermektedir.

Benzer bir olayın Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'nde yaşandığı bu kez iş vaadinde bulunulan bir şahsın bizzat belediye içinde darp edildiği bilgisi gündemde dolaşıyor.

Her iki olayda ve benzerlerinde ortaya çıkan ana fikir şu; Siyasiler seçim kazanma uğruna, topluma şirinlik gösterme hususunda özellikle şahıslar bazında oldukça duyarlı davranmak zorunda olduklarını öğrenmelidir.

Ya verilen sözler yerine getirilmelidir. Ya da yerine getirilemeyecek sözler verilmemelidir. Verdiğimiz sözlerin yarattığı umut duygusunun sonunda hayal kırıklığına dönüşmesiyle birlikte oluşacak travmaları ne şahıslar ne de toplum kaldıramaz.

Sizleri biraz değil, fazlasıyla ciddiyete davet ediyorum.