Şahin Taş, 'Yazılı Kağıt Yayınlarında" gün yüzüne çıkan ve şiir sanatı üzerine yazılarından oluşturduğu 'Günsüz Günlükler' adlı kitabının 322. bölümünde şunları dile getiriyor.

'Bir okur olarak özlemimdir: Sırf haikular yayımlayan bir yayınevi olsa yada yayın evi özenli bir haiku dizisi başlatsa!.. Bir kitap fuarında bir haiku standı!...'



tam da öpüşecekken

ılık ılık

elinde feneri

dikilir tepenize

ayrılık (ayrılık, sayfa 43)



Bu şiir şairin 'Anı Döken Bahçe' adlı kitabından, genelde şiirlerini dize sayısını kısıtlı tutarak yazan bir şair Şahin Taş. Bunlar Türkçeyi ustalıkla kullanan, duyarlı bir iç dünyanın ve aynı zamanda akıl dolu bir kalemin ürünleri.



1) sedire bıraktığım kitabı

hızlı hızlı okuyor

rüzgar (3, sayfa 51 )



Aynı kitabın 'Yaz Ayrıntıları' adını verdiği bir diğer bölümünde ise şair hayata dair küçük dokunuşlarda bulunuyor. Bundan önceki şiirlerinde olduğu gibi benzetme sanatı belki de daha belirgin bir şekilde tahayyülemizin sınırlarına baskı yapacak.



2) hep koyun kuzu!.

çenesi değneğinde

ufukta gözü!.. (5, sayfa 53)



3) Geriniyor göl

ütülerken derisini

sal (7, sayfa 55)



Bahattin Karakoç, arka kapak yazısında şaire ve 'Anı Döken Bahçe'ye dair bakın neler söylemiş, kulak kabartalım.

'San'atın zenaatle örtüşen penceresinden bakanlardan ve tantanayı sevenlerden değil. Kuru bir kelime istifçisi hiç değil; hafleri bile dil potasında damıtmasını bilen şiirin bir arıbeyidir.

Döktükleriyle çoğalan, çoğaldıkça aydınlık bir oylum geliştiren bu şiir bahçesinde Şahin Taş imzası, yeni bir ufuk çizgisinin edebiyat dünyasındaki habercisidir bana göre.'

Adaşım

Bendeki imgen

Delik deşik bir haykırış

Kana belenmiş ak mintan!



Ayıntap'a kanat geren

Gökyüzündeki bir al şahan! (kanat geren, sayfa 74)



Şahin Taş kendi sesini bulmuş bir şair olmanın ötesinde, birazda Japon şiir sanatı haikuların Türk şiir sanatındaki belirleyicilerinden biri gibi.

Neden başa döner kasnak?

Çağ, çakal çağ, nem aldın ver! (alkış, sayfa 88)



1994 yılında yayınlanmış olan 'Gülle Betik' adlı kitabından sonra 'Anı Döken Bahçe' kavuştuğumuz şairin bu ikinci kitabı. Beyan yayınlarından okurlarına merhaba diyen 'Kün' ise 1999 yılında yayınlanmış.

Aradaki bu kitapla buluşma şansını yakalayamadığım için sesindeki soluğu, şiirine has binbir renkli nefesi aktarmakta eksik kalmış olabilirim. Ancak daha lokal bir çözümleme olarak söyleyebileceğim bu yazımı şimdilik kaydıyla 'Anı Döken Bahçe' ile sınırlandırmak durumundayım.



Makasının ağzındayım

Ne dersin

Bu kumaştan

Bir adam çıkar mı

Tanrım?.. (sırımak, sayfa 89)



Maddeye mana elbisesi giydiren, mekanı ise teşbih sanatıyla taçlandıran bir özelliği var Şahin Taş'a ait şiirlerin. Mana, madde ve mekan müsellesini küçük ancak anlamlı fırça darbeleriyle resme dönüştüren bu sanatın olmazsa olmazı ise benzeti kabiliyetinin ta kendisi.



Kuş

Çırpınan yüreği

Kafesin (kuş, sayfa 91)



Şahin Taş, şiirlerini kendime yakın bulduğum, yazdıklarını ve diğer saha çalışmalarında ürettiklerini önemsediğim kalem erbaplarından biri. Erbap diyorum: Zira kalemine hakim, cemiyet hayatı içindeki samimi ve içten duruşunu edebiyat sahasında da kendisi için uygulama alanları yaratabilmiş ender şairlerden biri.

O'nun bir diğer albenisi de memleketperver bir Antep'li oluşu. 'Benim bu dünyaya gelişimdeki bir fevkaladelik varsa. O'da dünyaya Türk olarak gelmiş olmamdır.' Diyen Mustafa Kemal duruşu gibi, Şahin Taş'ın da 'Antepli Şahan' duruşunu Türk şiir sanatı içinde yüceltme ve yükseltme arzusunu önemsiyorum.