Atadan babadan öğrenilen "boşvermişlik" yüzünden çoğumuzun onlarca "sağlık" sorunu olduğu biliniyor! Ne zaman doktora gidileceğine, kendimiz değil, yaşanan sağlık problemleri karar veriyor! Tabiri caizse, Antep deyimi ile "baştankara" yatmadıkça çoğumuzun aklına doktora gitmek gelmez! Kendimize aşırı mı güveniyor, yoksa hastalığa mı inanmıyoruz bilmiyorum. Böylesi inançsızlığımız yüzünden başımıza gelmedik kalmıyor. Bu yüzden işin ciddiyetini kabule yanaşmıyoruz! Akıl veriyor ve fakat kendimiz yapmıyoruz... Sağlığımız ne kadar bozuk olursa olsun; yolda karşılaştığımız bir dostumuzun "nasılsın; ne var ne yok?" ilgisine, "çok şükür" denildiği biliniyor. Dilimiz alışmış bir kere. Söylediğimizin doğru olmadığını bile bile; yine de soruyu "çok şükür" temennisi ile geçiştirmeye çalışırız! Oysa sağlığımız, üzerinde ciddiyetle durmamız gereken çok önemli bir konudur. Özellikle hastanelere düşmeden önce bu gerçeği kabul etmemiz gerekir. Hastaneye gittiğimizde, şikayetimiz dışında daha başka sağlık sorunlarımız olduğunu söyleyen hekime, kızmak yerine kendi ihmalimize kızmayı becerebilirsek, sağlık sorunu diye bir şikayetimiz kalacağını sanmıyorum. "Olmaya devlet, cihanda bir nefes sıhhat gibi..." sözünü, belleklerde muhafaza etmekle kalmayıp, gereğini yapmalıyız.

İYİLİK ETTİĞİNİ SANANLAR VAR!

Rahatsızlığım sebebiyle gittiğim hastanede bir yığın tahlil ve eklem filmi istediler. Orda öğrendim. Tahlil yaptırmak ve film çektirmek için sağlıklı ve gün boyu boş vaktiniz olması gerekir! Yoksa yaptıramazsınız! Bilgisayar ortamında bile hasta, "eksik" bir imza için poliklinik poliklinik gezdirilebiliyor. Hastanelerin birleştirildiğini, hizmetin kolaylaştığını söyleyenlere yüzde yüz inanmayın. Hastaneye gidecekseniz sağlıklı olacaksınız. Yoksa sizden istenilenleri nasıl yaptıracaksınız?! Koridorlar otobüs durakları gibi. Hastalar biribirlerine neyi nasıl yaptırdığını, kendisinin ne yapacağını danışıyor. Ortada bir iş yapılıyor gibi izlenim var ama, kimin ne yaptığı belli değil... Görevli tayin edilen insanlar yetersiz. Herhangi bir eğitim verilmeden işe başlatıldıklarından, kendilerini "hastaya iyilik eden"; çare arayan hastayı da "iyilik bilmez nankör" olarak görüyorlar! Sanki "görevli" değillerde, yaptıkları "iyilik" karşılığı devletten maaş aldıklarını sanıyorlar!

KURUM KURUMA İNANMIYOR...

Hastaneler birleştirilince mevcut "imkanlar" olmayanlarla paylaşılıyor! Yalnız paylaşma öyle sanıldığı kadar kolay değil. Sevkinizde başhekim muavini ve sizi muayene eden hekimin imzası olsa dahi, bir "teknisyen" imzası olmazsa işiniz görülmez! Sevk kağıdınız elinize tutuşturulurken, ne yapacağınız söylenmez. Eksiğiniz varsa, gittiğiniz yerde söylerler. Ne kadar uzağa.. hangi koşullarda nasıl ve neyle gittiğiniz, nasıl geri dönüp işlemleri tamamlayacağınız kimsenin umurunda değildir! Size düşen eksiğinizi tamamlamaktır. Görevli, sorumluluk sahibidir; eksik kabul etmez! Vatandaşlık ve sicil numuranız kullanılarak "bir tuş" dokunuşuyla alınabilecek netice kolaylığı yeterli iken, "yazılı varaka" şeklinde getirilmemişse, boşuna beklemeyin. Yetiştiremedinizse üzülmeyin. Kimseye de ağız eğmeyin ve gidin evraklarınızı tamamlayın. Nasıl olsa en erken bir hafta sonraya "gün" verilecek; bugün gidin, yarın gelin...