Bu güne kadar gerek köşe yazılarımda ve gerekse sosyal medya paylaşımlarımda genel olarak hayvancılık sektöründe yapılan yanlışları dile getirmeye ve gündeme taşımaya gayret ettim. Ancak, sadece eleştirmekle memleketin sorunları çözülmez. Şimdi aklımın erdiği ve dilimin döndüğünce önerilerimi sıralamak istiyorum. Hadi başlayalım.1) Tarım Bakanlığı'mızın kadrolarında bulunan değerli meslektaşlarımız Ziraat Mühendisleri ve Veteriner Hekimler, tapu sicil memuru gibi kayıt tutmak, destekleme evraklarını doldurmak, ÇKS (Çiftçi Kayıt Sistemi) çıktıları vermek, kulak küpesi takmak ve aşı yapmak gibi aslında çok da kalifiye olmayan işlerle uğraşmak yerine sahada hayvancılık ile uğraşan, tarımsal üretim yapan yetiştiricimiz ile birlikte alın teri dökerek sektöre gerçekten katkı sağlamalıdırlar. Bakanlık evrak, kağıt vb işler için bence lise mezunu arkadaşları istihdam etmeli teknik personel sahada olması gereken yerde görev almalı.2) Üniversitelerimizin Ar-ge birimleri, çiftlikleri, laboratuarları olmalı. Süper lüks üniversite binaları, rektörlük makamları vb yapmak yerine içinde hayvan bulunan Ar-ge çiftlikleri, ekipman bulunan laboratuarlara para harcanmalı. Aynen tıp fakültelerinde olduğu gibi Veteriner fakülteleri ve Ziraat Fakültelerinde de öğrenciler son yıllarını direk uygulama da sahada, gerçekten staj yaparak geçirmeli ve sınavları uygulamalı sınavlar olmalı. Mesele üniversite açmak değil onun içini doldurmaktadır. Hayatında rektal muayene yapmadan mezun olan yüzlerce veteriner hekim arkadaşım, inek görmeden mezun olan zooteknist meslektaşım var.3) Devlet Memurluğu Sınavları KPSS de Matematik, Türkçe, Sosyal Bilimler vb gibi alanlardan değil direk kişilerin mezun oldukları mesleki bölümlerden sorular sorulmalı ve kesinlikle mülakat gibi sorunlu uygulamalar yerine uygulamalı sınavlar getirilmeli.4) Süt hayvancılığı yani damızlık hayvancılık desteklenmeli ve korunmalı. Üretim olmazsa besilik materyal olmaz. Kendi damızlık hayvanlarımızı kendimiz yetiştirmeli ve dışa bağımlı besi ithalatı, et ithalatı problemini bu yolla çözmeliyiz.5) Zengine, holdinge teşvik hibe vermek yerine küçük yetiştiriciyi, meslektaşlarımızı, aile işletmelerini desteklemeliyiz. Bugün Avrupa da ve dünya da aile işletmeleri hayvancılık sektörünün büyük kısmını oluşturmaktadır.6) Tarımsal üretim planlamaları ile hayvansal üretim planlamalarını bir arada yapmalı ve buna göre üretim desenini belirlemeliyiz. Ülkede kaç tane hayvan var, bunların yem ihtiyacı nedir? hesaplanıp ihtiyacımıza göre bitkisel üretim planlarını yapmalıyız.7) Bir an önce kendi ilaç ve aşı sektörümüzü geliştirip, yerli sperma üretimini artırmalıyız. Dışa bağımlı olan ilaç, aşı ve sperma ithalatını azaltarak sektörün parasının döviz kuru karşısında ezilmesini engellemeliyiz. 8) Katma değeri fazla olan süt, süt ürünleri, bitkisel ürünler üretimine yönelmeliyiz. Örneğin; Rokfor peyiniri yaklaşık olarak 1'e 40 kar, Parmesan peyniri 1'e 20 kar bırakan ürünler. Bu gibi ürünlerin üretimi desteklenmeli ve teşvik edilmelidir. 9) 2021 yılında halen kaç adet hayvanımız olduğunu bilmediğimiz, üretim rakamlarını tahmini olarak yaptığımız bir süreçte net olarak sektörü analiz edemeyiz. Küpe aflarının devam ettiği bir ortamda hayvan sayısının net olarak bilinmesi imkansızdır. Bir an önce gerçek hayvan sayımız tespit edilip, affa dayalı sistem terk edilmeli ve kayıtlı hayvancılık sistemine geçilmelidir. 10) Dünyanın neredeyse hiç bir yerinde kriz ortamında bizimki kadar büyüyen bir yem sektörü bulunmamaktadır. Arpa, mısır, buğday ve buğday kepeği gibi temel yem ham maddelerinde bile üretim ve fiyatlarda istikrarı sağlayamadığımız için yetiştirici mecburen yem fabrikalarına teslim olmak ve borç batağında boğuşmak zorunda kalıyor. Yem sanayinin temelini oluşturan ham maddelerin üretimine özel olarak eğilmeliyiz. 11) Kaba yem üretimi ciddi bir sorun. Bu sene kuraklık ve rantçılarında sayesinde buğday samanı 1.0 TL / kg, Yonca kuru otu 1.6 TL / kg seviyelerine ulaştı. Bugün Konya ve Aksaray da yonca üretimi ve satışı yapan firmalardan Fiyat teklifi bile alamıyoruz!!!! Sektör bir bilinmeze doğru sürükleniyor. Acilen önlem alınmazsa vatandaş hayvanına yedirecek samanı bile alamayacak. 6 aydır yazıyoruz kuraklık var diye neden önlem alınmıyor ve yetiştirici zora sokuluyor.Daha yazacak o kadar çok konu var ki yazmaya kalksam köşe değil gazete yetmez. Bu nedenle yazımızı başka günlerde devam ettirme sözü ile müsaadenizi istiyorum. İnşallah derdimizi izah edebilmişimdir.