Geçmişi şan ve şerefle dolu Türk Polis teşkilatının 169.kuruluş yıldönümü bugünlerde kutlanıyor. Bu vesile ile görevleri başında şehit olan Polislerimize rahmet, gazilerimize esenlik, görevleri başında olan Polis kardeşlerimize de sağlık ve başarı dolu günler diliyorum.

Bu anlamlı günde Polisliğin ne denli sabır, vefa, feda ve metanet mesleği olduğunu belirtmeyeceğim. Polis, üstlendiği misyonu ve vizyonu gereği, gelinlik giymiş genç kız gibi her hareketi insanlar tarafından izlenir takip edilir. Sürekli göz önünde olduğundan işini en iyi şekilde yapması beklenir.

Günümüzde Polis merkezleri artık vatandaşın gidip çayını kahvesini içtiği merkezler halini almıştır. Polis merkezlerinin çoğunda çocukların Polis ağabeylerine yakın olması için bahçelerinde oyun alanı vardır. Polislik tabiri caizse bir anlamda beyaz kıyafetle kömür taşımak ve temiz kalmak gibi zahmetli ve bir o kadar da zor ve de kutsal görevi vardır.

Günümüzde Türk Polis teşkilatının tamamının üniversite mezunu olması, öfke ve stresle baş etme eğitimi alması, Türk Polisinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından dünyada en iyi narkotik ele geçirme rekoruna sahip olması, en güvenilir kurumlar arasında en üst seviyelerde yer alması, en şeffaf, hesap verebilir, toplumsal projelerle suç oranlarını sıfırlaması, işkenceye tolerans tanımaması, bu yüzden de Avrupa insan hakları mahkemesinde işkence iddiaları ile gündeme gelmemesi,( 2000 yılından bu yana bu alanda hiç mahkeme olmadı) bazı çevrelerce pek önemsenmez. Dile getirilmez. Hatta çoğu zaman kaleme alınıp yazılmaz bile.

Oysa Antalya ilinde bundan yıllar önce Asayiş şubeye bağlı Gasp Büro Amirliğindeki memurlar bir gasp çetesini ele geçirmek için haftalarca parklarda sabahladığını biliyorum.

Falezlerde çürümüş, tüm derisi dağılmak üzere olan bir cesedin kime ait olduğunu belirlemek ve ailesine ulaşmak için ölen insanın parmak izlerini eldiven giyerek mikrop kapıp belki de sağlığını tehlikeye atan ve parmaklarına ölü bir insanın izlerini geçiren ve şahsın eşkalini tespit eden fedakar Polisler var bu ülkede. Elektrik kontağından çıkan bir yangında evde uyuyan bebek için gözünü kırpmadan, ölüme aldırış etmeden, alevlere dalan ve bebeği çekip çıkartan Polis kardeşim toplumsal vicdan seni ayakta alkışlıyor. Çoğu zaman bazı çevrelerin Polisi hedef gösterdiği zamanlardan geçtik.

Polis yasaların verdiği yetkiyle iş yapar. Bu topraklarda kolluk gücü zayıflarsa bütün kesimler zarar görür. Oysa bu ülkede ne kadar maddi gücünüz olursa olsun, şayet ikamet ettiğiniz yerde asayiş ve huzur yoksa evinizden işinize gidip gelemiyorsanız o parasal gücünüzün bir anlamı yoktur. İş kuramazsınız. İş yapamazsınız. Kanun tanımazlar bu zamanları ve dönemleri gayet iyi kollar. Kendinizi evinizde daima diken üzerinde hissedersiniz.

Birlik ve dirlik ancak Polisin yanında olmak ve yardımcı olmakla mümkündür. Polisin önemini sorgulamak isteyenler için bir hatırlatma: bir inşaattaki çimentonun önemi neyse, bir toplum için de Polis odur.

Her meslek gurubunda olumlu ve olumsuz örnekler çıkabilir. İstisnalar kaideyi bozmaz. Ama bir kişisel tutum ya da hesap yüzünden bir kurumu tümden yok saymak, karalamak, yıpratmak kimseye bir şey kazandırmayacaktır. Olsa olsa yasa, kanun bilmezlerin ekmeğine yağ sürer.

Sıkıntıya düşecek olan yine toplumdur.

Polis hepimizin polisidir.