Oslo Norveç’in başşehri olduğu kadar, bizim için aynı zamanda melanetinde başşehri olarak toplumsal belleğimizdeki yerini koruyacak.

Daha önce AKP hükümetinin ısrarla yalanladığı ancak sonunda kabullenmek zorunda kaldığı MİT-PKK görüşmesi de Oslo’da yapılmıştı.

Bu kez kamuoyuna “Akil Adamlar” adıyla servis edilenlere ev sahipliği yapan Oslo’da “Zor Zamanlarda Kapsayıcı Bir Diyaloğu Güçlendirme” başlıklı bir toplantı düzenlendi.

Emperyalizmin dümen suyunda yüzenlerden Ufuk Uras, Kadir İnanır, Ali Bayramoğlu ve AKP eski milletvekili Abdurrahman Kurt’un da boy gösterdiği toplantı Türkiye aleyhine bir kazanın kaynatılmakta olduğunun göstergesi.

Bütün bunların yanına bir de AKP milletvekili Ravza Kavakçı’nın Almanya’da Federatif ve Konfederatif yapılanmayla ilgili çalışmalarda bulunduğu gerçeğini eklediğinizde tablo kendiliğinden ortaya çıkmıyor mu?

Süreci tetikleyen PKK’nın İngiltere Şubesi olarak bilinen ve “Açılım” Sürecini örgütleyen Democratic Progressive İnstitute (Demokratik Gelişim Enstitüsü) adlı bir kuruluş.

PKK adına Türkiye’nin bölünme sürecini yöneten bu örgüte daha önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir ziyarette bulunmuştu.

Bu ziyaretten 3 ay sonra ise devreye “Açılım Süreci” içinde yer alan eski Bakanlardan Mehdi Eker, Efgan Ala ve Taner Yıldız’ın girdiğini görüyoruz.

Türkiye bir taraftan teröre karşı cephede amansız bir mücadele veriyor. Diğer taraftan PKK’nın yan kuruluşlarıyla müzakere masasında örgütün elini güçlendiriyor.

Hele hele Ravza Kavakçı’nın başını çektiği bir heyette Almanya’da Federasyon macerasına kapı aralanması akılla izahı mümkün olmayan bir gidişatı işaret ediyor.

Zira Türkiye Fırat’ın doğusunda Amerikan Emperyalizminin güdümünde kurulmak istenen uydu bir Kürt devletiyle toprak bütünlüğünün tehlikeye düşeceği endişesini taşırken, diğer taraftan PKK’ya cesaret verecek mevzabaşı adımlarından özellikle kaçınılmalıdır.

Emperyalizmin çok uluslu lejyoner yapılanmasına karşı zafer kazanan ve hergün Mehmetçiğin canı pahasına destanlar yazdığı bu sürecin masabaşı oyunlarıyla zaafa uğratılmasına Türk Milleti izin vermeyecektir.

Çünkü sahada kazanıp masada kaybetmek, en başta en aziz varlığını bu toprakların savunması uğruna kaybeden şehitlere karşı en büyük ihanet sayılacaktır.