Ağustos ayında adeta ülkemizin ciğerleri yandı. Çeşitli sebeplerle çıkan orman yangınları binlerce hektarlık alanlarımızı yok etti. En küçüğü ortalama bir insan ömrü yaşında olan ağaçlarımız, çıkan orman yangınları neticesinde saniyeler içerisinde kül oldu.Canlıların yaşam döngüsünü sağlayan temel faktörlerin başında ormanlar vardır. Dünyanın mevsimler geçişlerinden doğa olaylarına, iklim değişikliğinden su varlığının azalmasına kadar tüm yaşam dengelerini koruyan unsur ormanlarımızdır. Ve tabii ki oksijen kaynağımızdır ormanlar.Ülkemizde yaklaşık her yıl 500 milyon ton toprağımız erozyon sebebiyle yok oluyor. Kaybolan topraklarımızın yerine yeni toprakların oluşması için gereken süre ise 400 yıl. Yok edilen ormanlar, çevreyi bilinçsizce kullanarak kirletme, orman alanlarının yerine betonlaştırma ülkemizin topraklarını hızlı bir şekilde yok ediyor. Böylece su kaynaklarımız azalıyor, canlı ekosistemi değişiyor dolayısıyla tüm yaşam dengeleri bozuluyor.Tüm yaşam sistemi birbirlerinin zinciri olması sebebiyle denge unsurlarının birindeki oluşacak hata domino etkisi oluşturup zincirin diğer halkalarına da zarar veriyor.Maalesef çıkan orman yangınlarının neredeyse tamamı insan kaynaklı. Küçük ihmal ve dikkatsizlik büyük orman yangınlarına sebep oluyor. Sigara, piknik ateşi, plastik ve cam atıklar orman yangınlarını oluşturuyor. Son zamanlarda artan anız yakılması ise bu riski arttırıyor.Bu doğa felaketini önlemek ve en aza indirmek için ise çözüm yine eğitimden geçmektedir. Bilinçli bir toplum oluşturulduğunda orman yangınlarında büyük bir azalma söz konusu olacaktır. Çıkan orman yangınlarının insan kaynaklı sebeplerini azalttığımız vakit orman yangınlarının da önüne geçmiş bulunacağız.Okul çağının henüz ilk yıllarında verilecek doğa eğitimi bu anlamda büyük bir adım olacaktır. Milli eğitim bakanınız sosyal medya hesabından konuyla alakalı dikkat çeken bir mesaj yayınladı. Mesajın içeriğinde, ormanlarımızın yok olduktan sonra değil, ormanlarımız varken değer bilmekle ilgili ciddi bir sıkıntının yaşandığını belirtti. Evet… doğayı sevmek ve korumakla alakalı tüm problemlerimizin çok güzel bir özeti olmuş.Peki, ne yapacağız? Milli Eğitim Bakanımız bu konuda da neler yapacağını açıklamış. ‘Ders yılı açılışında fidan dikmeden önce ormanın küllerini göstereceğiz. Gidebilenlerin ayakları o küllere bassın, gidemeyenler fotoğraflardan, videolardan izlesin. Ondan sonra diksinler fidanlarını. O duyguyla dikilen fidan da tutar, bilgi de tutar."İşte verilecek eğitimin en güzel örneği bu olsa gerek. Yıkılan, yakılan, yok olan tüm değerlerimizi çocuklarımıza göstermek, çocuklarımıza hissettirmek. Yıkımın ve yok olanın acısını gören ve hisseden bir çocuk artık hayatı boyunca yıkmamanın ve yok olmamanın mücadelesini verecektir.Doğa sevgisini önce içselleştirip daha sonra ekilen tüm fidanların büyük bir anlamı olacaktır çocuklar için. Bu ülke bizim, bu ormanlar bizim, bu canlılar bizim diyebilen büyük yürekli çocuklarımız… Esenlikler dilerim.