Tadımız tuzumuz yok şu Korona Türkiye'de boy göstermeye başlayalı beri.. Çok net ifade edeyim ki, Ülke olarak zamanında gerekli tedbirleri alamadık maalesef.. İlk koronalı ölümü hatırlayın.. Nasıl da paniklemiştik.. Ama her olayda olduğu gibi bir iki gün sonra normale döndük. Sonra ölüm oranları 10’lara, 20’lere, yüzlere ve fazlasına ulaşınca kanıksadık iyice.. Kişisel ve toplumsal tedbir alt yapısını oluşturamadık bir türlü.. Özellikle İtalya’ya acıdık, hatta yetersiz diye sağlık teşkilatlarıyla alay ettik, hastanelerin azlığıyla dalga geçtik ülke olarak.. Hastane koridorlarında yatırılan hastalara, sokaklarda sedyelerde bekleyenlere acıyıp durduk.. Doktorların çaresizliğine, hemşirelerin ve sağlık çalışanlarının perişanlığına şahit olduk.. Sadece İtalya değil, diğer Avrupa ülkelerindeki paniği de sadece seyrettik.. BOĞAZIMIZIN DERDİNE DÜŞTÜK Hep izledik televizyonlarda ve sosyal medyalarda.. Bunları bizler gibi ülkemizi yönetenlerde izledi.. Hadi o ülkeler gafil avlanmıştı.. Ya biz ? Her şeyi görüyor izliyor ama gerekli dersi çıkarmıyorduk.. Ülkeyi yönetenler bu yönde maalesef dersine yeterince çalışmamıştı.. Günlük politikalar üretilip duruldu.. Kısa, orta ve uzun vadeli programlar yapılmadı. Yapılır gözüktü sadece.. Hep yüzeysel hareket ediliyor, bu işin alt yapısında neler yapılması gerektiği konusunda çalışmalar yapılmıyordu.. Tepe böyle olunca haliyle bizlerde milletçe uyum sağladık.. Kişisel olarak marketlere, bakliyatçılara, fırınlara, kasaplara, yiyecek içecek sektörüne akın ediyorduk sadece.. Ne yazık ki, o performansı sağlığımızı korumak için, bu illete yakalanmamak için dersimize çalışıp kendimizi, ailemizi ve çevremizi bilgilendirmeye harcayacağımıza, BOĞAZIMIZIN peşine düştük hep.. Ne zaman sokağa çıkma yasağı açıklandı, 2 saat içinde birbirimizi boğazlayacak şekilde fırınlara, marketlere hücum ettik.. Trafiği kilitledik.. Kavgalar ettik, adam bıçakladık.. PLANSIZ PROGRAMSIZ YOLA ÇIKILIRSA… Plan, program, sağlık alt yapısı, teçhizat, alet, edevat, maske filan hesaba katmadan, çıkılan yolda elbette tökezlenecekti. Maddi manevi sıkıntılar yaşanacaktı.. Alt yapısız ne olabilirdi ki.. Biz daha ne yapabilirizi tartışırken, Avrupa ülkeleri ve Kanada hemen harekete geçmişti bile.. Her şey planlı yürütülüyordu.. Bizde ise maskesiz çıkmak yasaklanıyor ama vatandaşlara maske sağlanamıyordu.. Önce paralı, sonra bedava, sonra yine paralı yapılıyordu.. Hele Eczaneler tam beynamaza döndürülmüştü.. Bu arada maske fırsatçıları ortada cirit atmaya başladı. Kumaş üreticileri normal fiyatların çok çok üstüne mal satmaya başladı. Bana gelen bilgilere göre, hala da devam ediyor. Çok acı bir gerçek, Gaziantep’te kumaşı normalinden çok çok fazlaya satanlar 3-4 ay içinde ekonomik yönden uçuverdi birden bire.. Fırsatı ganimete çevirdiler resmen.. Hala da devam ettiğini duyuyorum.. EN BÜYÜK PARSA KUMAŞÇILARIN Bakın 27 Mayıs tarihinde İstanbul Sabah gazetesinden Betül Alakent bu yönde bir haber yapmış ve Gaziantep’te Nonwoven kumaş üretenlerin daha önce 2-3 dolardan sattıkları fiyatları 15 dolara çıkardıklarını iddia etmişti. Haber şöyleydi: “Hükümet Kovid-19'la mücadele kapsamında maske, tıbbi koruyucu önlük, tulum gibi ürünlerin üretim, dağıtım ve satışında kontrolü sağlarken şimdi de kumaş fırsatçıları meydana çıktı. Bu ürünlerin üretiminde kullanılan 'Nonwoven' kumaşların fiyatları piyasada 4-5 kat arttı. Virüs öncesi fiyatı 2-3 dolardan satılan kumaşın fabrika fiyatı 15 dolara kadar yükseldi.. Ağırlıklı olarak Gaziantep'te bulunan 'Nonwoven' kumaş üreticilerinin yüksek talebi fırsata çevirdiğini belirten maske üreticileri, "Maske ihracatına yasak geldi ancak kumaşa yasak gelmedi. Böyle olunca yurtdışından kumaşa yüksek talep oluştu. Parası peşin ödenen kumaşı teslim etmek için 4-5 ay sonrasına gün veriliyor. Şu anda piyasada kumaş bulmakta zorluk çekiyoruz. Bir de bunun ikincil pazarı oluştu. Bu fiyatları daha da katladı. Nonwoven kumaş karaborsaya düştü" Fırsatı ganimete çeviren sadece kumaşçılar değildi elbette. Gıdadan tutturun her şeye keyfi zamlar yapıldı bu ülkede ve şehrimizde.. SAĞLIK TEŞKİLATI ÇOK YORULDU Çok uzatmaya gerek yok.. Gelinen nokta ortada.. Artık KONTROLÜ sağlayamıyoruz.. Hele Gaziantep’te çok zorlanıyoruz.. Tamam Başkanlar, Kaymakamlar ve sağlık kesimi herkes elinden geleni yapıyor ama burada özellikle Vali Davut Gül’ü bir kenarda tutmalıyım.. Ne var ki, sonuç odaklı baktığımızda durumlar hiç iç açıcı gözükmüyor.. Üstelik sayısı gittikçe artan hasta sayısı yüzünden sağlık teşkilatı da yoruldu.. Acilen bunlara moral motivasyon sağlanmalı.. Doktorlar, hemşireler, personeller gecesini gündüzüne katıyor ama kapasite bir yere kadar.. Buna birde geçen hafta yazdığım gibi, sağlık teşkilatında fırsatçılık yaparak makam derdine düşenlerin yaşattığı gerginlik ortamını katarsanız, ister istemez sorun üstüne sorun yaşanıyor.. Burada Sayın Vali Gül’ün hastanelerde temizlikçisinden üst düzey personeline kadar görüşme sağlamasında çok büyük yarar görüyorum. Kendisi değilse bile, güvendiği bir ismin hastanelerde neler olup bittiğini araştırması halinde, inanın ciddi manada bilgi edinecektir.. BU GELİŞMELER ÇOK İYİYukarıda belirttiğim gibi İtalya’da olduğu gibi hastaların koridorlarda yatırılacak noktaya gelmemesi için inanılmaz bir çaba gösteriliyor.. Neyse ki, bu yönde biraz umutlandığımı belirtmeliyim.. Çünkü bir ara basın toplantısında benim de dile getirdiğim soruna direkt olarak el atıldı. İnsanların test yapma konusundaki sıkıntısını azaltma adına harekete geçildi. Testi pozitif çıkanlar evlerine özel araçlarla götürülecek. Çünkü Vali Davut Gül ve Sağlık Müdürü Serdar Sarıfakı, Sağlık Bakanıyla yapılan görüşmede bu durum da anlatıldı.. Daha sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın talimatlarıyla Türkiye'de bir ilk gerçekleşti ve Destek Hattı Çağrı Merkezi kuruldu. Gaziantep Büyükşehir, Şehitkâmil ve Şahinbey belediyelerinin katkılarıyla çalışmalara başlandı. Türkiye’deki ilk merkez olma özelliği taşıyan 444 0 627 numaralı Destek Hattı Çağrı Merkezi’nin çalışmalarına başlaması ile birlikte İl Sağlık Müdürlüğü personeli olan uzman çağrı alıcılar vatandaşların sıkıntılarını dinleyerek hem anında çözüm üretecek, hem de ambulans veya muayene gibi talepleri yazılım vasıtasıyla online olarak İl Sağlık Müdürlüğü’nün ilgili birimlerine iletecek. Vali Davut Gül, böylece artık vatandaşların test vermek için hastaneye gitmesine, hastaneye gitmesi gerekiyorsa toplu taşımayı kullanmasına gerek olmadığını söyledi ve “100 kiralık aracın vatandaşın hizmetine sunulduğunu belirtti. Bu arada Sayın Fatma Şahin'de yeni sistemle bu işler daha kolaylaşacak” dedi.. Böylece artık insanların önemli kısmının Test için hastanelere ve halk sağlığı merkezine gitmesi gerekmeyecek. Tabii bu yeni uygulamanın, oturması ve pratikte uygulanması zaman alacak ama iyi olacağı kesin..SADECE VALİ DEĞİL, EKİBİ DE VATANDAŞLARLA TEMASTABu arada güzel gelişmeleri mutlaka sizlerle paylaşmalıyım.. Gaziantep'te vatandaşlarla sadece Vali Davut Gül değil, ekibi de ilgileniyor.. Sosyal medyada yapılan paylaşımlarda hemen devreye giriyorlar.. Bunda ciddi sıkıntılar yaşayan ve sorunlarını Twitter'da yazarak beni de etiketleyen insanlarla anında irtibat kuruluyor.. Çok nazik biçimde, bazı belediyelerdeki görevliler gibi insanları umursamayan, sorunları görmezden gelen veya azarlayıp küçümseyen ifadeler yerine sıcakkanlı davranıp ilgi gösteriyorlar.. Gerçekten de aynen yazdığım gibi.. Sıkıntılarını yazan vatandaşların bu yöndeki bilgi ve şikayetlerinde çok titiz davranan Gaziantep Valiliği İl Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Ömer Turan ile Gaziantep Valiliği Özel Kalem Müdürlüğünde görevli Emrah Yıldız'ın sosyal medyada hemen devreye girmesi, çözüm odaklı teşebbüste bulunması çok dikkatimi çekiyor. Dahası Gaziantep Valiliği Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü Ufuk İyikülah’ın da vatandaşların her yönlü taleplerine titizlikle el uzattığını söyleyebilirim.. Örneğin fikri takip açısından bu insanlarla bende temas kuruyorum ve vilayetin geri dönüşler yaparak sorun çözdüğüne şahit oluyorum.. Temennim belediyelerin örnek almasıdır.. Elbette bu işlerin arkasındaki gizli kahraman olan Valilik Özel Kalem Müdürü Aslan Tektaş’ın hassasiyetini ve ilgisini, dahası çözüme yönelik çabasını belirtmeden geçemem.. Az kalsın unutuyordum, Şehitkamil Kaymakamı Sayın Ömer Kalaylı'nın da bu yöndeki çabasını da es geçemem elbette..HEPİNİZE İYİ HAFTALAR