Raporda, yeni eğitim öğretim döneminin derin sorunların gölgesinde başladığı belirtilerek, ekonomik krizin ağırlaşarak sürmesi nedeniyle eğitim masraflarının arttığı, okulların fiziki altyapı ve donanım eksiklikleri, kalabalık sınıflar, hizmetli açığı, ikili öğretim, taşımalı eğitim, çocukların beslenememesi gibi sorunlara, yer verildi.  Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı, “Eğitim hakkının önündeki bütün fiziki ve yasal engeller kaldırılmalıdır” dedi.

OKUL VE KIRTASİYE MASRAFLARI ARTTI

Özellikle son yıllarda yaşanan ekonomik zorluklar, yüksek enflasyon ve derinleşen ekonomik krizin, eğitim giderlerini de ciddi anlamda katladığını belirten Parlakçı, “Yüksek kayıt ücretleri ve zorunlu bağış uygulaması, kırtasiye ürünlerinin fiyatlarında yaşanan artışlar, okul kıyafetleri, servis ücretleri vb. gibi temel okul ihtiyaçlarına gelen fahiş zamlar, öğrenci ailelerin bütçelerinde büyük gedikler açmaya başlamıştır. Bu durum, özellikle dar ve orta gelirli ailelerin eğitim masraflarını karşılamalarını zorlaştırmaktadır.  Veliler, bir öğrencinin okul masraflarını karşılamak için temel kırtasiye malzemelerinden okul kıyafetlerine, spor ayakkabısından beslenme masraflarına kadar geniş bir yelpazede harcama yapmak zorunda kalmaktadır” diye konuştu.

YÜZDE 50-70 ORANINDA ARTIŞ VAR

Parlakçı, 2024-2025 eğitim-öğretim yılında bu masrafların, geçen yıla kıyasla önemli ölçüde arttığını dile getirirken, geçtiğimiz iki yıldaki fiyatları karşılaştırdı. Parlakçı, “Tablodan da görüldüğü üzere, son bir yıl içinde temel kırtasiye ve okul ihtiyaçlarında en az yüzde 50 ile yüzde 70 arasında değişen oranlarda artışlar yaşanmıştır. Özellikle okul çantası, spor ayakkabısı ve defter gibi temel ürünlerdeki fiyat artışları dikkat çekmektedir. 2024-2025 eğitim öğretim yılı başında bir okul çantasını doldurmanın toplam maliyeti, öğrencinin sınıf seviyesine ve ihtiyaçlarına bağlı olarak değişmektedir. İlkokul öğrencisi için temel kırtasiye malzemeleri, çanta ve diğer gereksinimler hesaba katıldığında toplam maliyet 3.000 TL ila 5.000 TL arasında değişmektedir. Ortaokul ve lise öğrencileri için bu maliyet 6.000 TL’yi geçmiştir. Eğer teknolojiye yönelik ihtiyaçlar da eklenirse, bu rakamlar 10.000 TL’nin üzerine çıkmaktadır” şeklinde konuştu.

DEPREM BÖLGESİ’NE AYRI PLANLAMA 

Deprem sonrası öğrencilerin, ağır travmalar yaşadığını ve bu travmaların eğitime olan etkisinin büyük olduğunu söyleyen Parlakçı şunları dile getirdi:” Deprem bölgesinde eğitimde yaşanan sorunlar, yalnızca fiziki yıkımlarla sınırlı kalmamış, psikososyal, ekonomik ve eğitimin niteliği açısından da birçok eksiklik ortaya çıkmıştır. Bu sorunların çözülmesi, kısa vadeli çözümlerden ziyade uzun vadeli planlamalar gerektirmektedir Deprem bölgelerinde öğrencilere yönelik psikolojik destek programları yaygınlaştırılmalı ve uzman psikologlar okullarda sürekli hizmet vermelidir. Psikolojik danışman ve Rehber Öğretmenlerin sayısı artırılmalı, sınıf içi destekleyici programlar uygulanmalıdır. Psikolojik destek programları, öğretmenler için de uygulanmalı, çalışma koşulları iyileştirilmelidir. “

BESLENME SORUNU ACİLEN ÇÖZÜM BEKLEMEKTEDİR 

2024 yılı itibarıyla Türkiye’de yaklaşık 5,4 milyon çocuğun yoksulluk sınırının altında yaşadığını ve bu oranın Türkiye'deki çocuk nüfusunun yüzde 25'ine tekabül ettiğini belirtenParlakçı şöyle konuşu:” Eğitim ve öğretimde son yıllarda öne çıkan en önemli sorunlardan birisi öğrencilerin okullardaki beslenme sorunudur. Türkiye’de çok sayıda öğrenci okula kahvaltı yapmadan gitmekte, yine birçok öğrencinin okulda yemek yemeden günü tamamladığı ve eve döndüğü görülmektedir.”

TÜİK VERİLERİ ORTADA

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, Türkiye'deki çocukların yalnızca yüzde 12,7'sinin her gün et, tavuk veya balık tüketebildiğini söyleyen Parlakçı, “Buna karşılık, karbonhidrat ağırlıklı beslenme yaygın ve çocukların önemli bir kısmı şekerli gıdalarla besleniyor. OECD verilerine göre, Türkiye'de çocuk yoksulluğu oranı yüzde 22,4 ile en yüksek seviyelerdedir. Bu oran, OECD ortalaması olan yüzde 12,4’ün oldukça üzerindedir. Bu durum, çocukların eğitimden kopma ve erken yaşta çalışmaya zorlanma riskini artırıyor. Yeterli beslenmeyen çocuklar, dikkat eksikliği, yorgunluk ve öğrenme güçlükleri gibi problemlerle karşı karşıya kalıyor” diye konuştu.

TAŞIMALI EĞİTİMİN BAZI BÖLGELERDE KALDIRILMASI İYİ OLMADI

Taşımalı eğitimin bazı bölgelerde kaldırılmasının yeni mağduriyetler yarattığını anlatan Parlakçı, “Taşımalı eğitimin kaldırılması, kırsal bölgelerde daha fazla okulun kapatılması sonucunu doğurmaktadır. Son 22 yılda Türkiye'de kapatılan köy okullarının sayısı 20 bin 243’tür. Bu süreçte köylerdeki öğrenci nüfusu da dramatik bir şekilde azalmış, köy okullarına kayıtlı öğrenci sayısı 2002'de 3 milyon 275 bin iken, 2024 itibarıyla 600 binin altına düşmüştür. Bu durum, köylerdeki eğitim alt yapısının zayıflaması ve taşımalı eğitim sisteminin yaygınlaşması ile ilişkilendirilmektedir. Ayrıca, köylerde okul bulunmaması, köylerin boşalmasına ve köylerde yaşayan genç nüfusun azalmasına neden olmaktadır” dedi. 

OKULLARA AYRILAN ÖDENEKLER YETERSİZ

Köy okuluna kadın eli değdi Köy okuluna kadın eli değdi

Parlakçı ülkemizde okulların önemli bir bölümünün ciddi anlamda ödenek sıkıntısı çektiğini, bakanlığın okullara ihtiyacı kadar ödenek ayırmadığını belirtirken şöyle devam etti:”Okulların pek çok ihtiyacı öğrencilerden düzenli olarak toplanan aidatlar, bağışlar ve okulların ticari faaliyetlerinden karşılanmaktadır. Eğitime bütçeden yeterli pay ayrılmaması ve okullara gönderilen ödeneklerin zorunlu harcamalara bile yetmemesi, okulların altyapı sorunları ve fiziki donanım eksikliklerinin sürekli artmasına neden olmaktadır. Devlet okulları yıllardır adeta kaynak yaratmaya zorlanarak, öğretmenler ise öğrenci ve velileri ile ‘satıcı-müşteri’ ilişkisi gibi para ilişkisine girmek zorunda bırakılmaktadır.”

YARDIMCI HİZMETLİ SORUNU

2024/’25 eğitim öğretim yılı başı itibariyle okulların üçte ikisinde kadrolu yardımcı hizmetli bulunmadığını söyleyen Parlakçı bu konuda da şunlarI söyledi:”2024-2025 eğitim-öğretim yılı başlamadan MEB tarafından yayımlanan genelgede, bu yıl okullarda İŞKUR personelinin görevlendirilmesinde belirli sınırlamalar getirilmiştir. Bu kararın eğitimin niteliğini olumsuz etkilemesi kaçınılmaz olacaktır. Özellikle düşük gelirli bölgelerdeki okullar, İŞKUR personelinin yokluğunda temizlik ve güvenlik gibi kritik hizmetleri sağlamakta zorlanacak, okullarda hijyen ve güvenlik konusunda sorunlar yaşanacak, öğrencilerin sağlığını tehdit edebilecek sorunlar yaşanmasına neden olacaktır.”

ENGELLERİ KALDIRIN

Parlakçı, okul ve kırtasiye masraflarının devlet tarafından karşılanmasını isteyen Parlakçı, “Bütün eğitim kademelerinde öğrencilere ücretsiz yemek hizmeti sunulmalıdır. Eğitim bütçesi acilen artırılmalıdır. Eğitimde kamu hizmeti anlayışı güçlendirilmeli ve kamusal eğitim politikaları benimsenmelidir. Eğitim hakkının önündeki bütün fiziki ve yasal engeller kaldırılmalıdır” dedi. Meral KINACILAR ERBEKTE

Editör: Ebru Kont