Çünkü bu konuları sürekli olarak ısrarla yazmam ve hatırlatmam gerekiyordu da ondan. Bakın aşağıda tekrarını okuyacağınız 2020 Ocak ayında kaleme aldığım yazının üzerinden tam 2 sene geçmiş. O dönemde henüz bu nefesimizi kesen günlerden eser yoktu. Yine de günün şartlarında pahalılık o zamanda vardı elbette. Yalnız şimdiki günlerimizin onda biri kadardı. İşte o dönemde ucuz ekmek almak için bile uzun yol yürüyen, hatta bayat ekmekleri ucuza satan fırınları dolaşanlar vardı. Et yüzünü aylarca göremeyen alım gücü düşük insanlar için, ekmek ve et konusunu gündeme getirmiş, önerilerde bulunmuştum. Bununla birlikte Gaziantep’e Tarım hamlesi gerektiğini dile getirmiş, coğrafi konumu itibarıyla şehrimizin dört mevsim yetiştirebileceği meyve ve sebze zenginliğine kavuşturulabileceğini dile getirmiştim. Bu şehrin Zeytin başta olmak üzere birçok meyve ağacı yetiştirerek tarım ihracatına dayalı müthiş bir hamle yapabileceğini dile getirmiştim birçok kez başka yazılarımda da. En sonuncusu olarak Sayın Fatma Şahin’in ekibiyle Motivasyon amaçlı Hatay Ottoman da yeni yıla girerken yaptığı kamptan esinlenmiştim. TARIM ŞEHRİ NİYE OLMAYALIM Kİ Bilirsiniz insanların çok çabuk unutma gibi zafiyetleri vardır. Geçenlerde halkın ucuz ekmek meselesini konuşurken Fatma Şahin’e 2 yıl önce yazdığım bu yazıyı hatırlattım. Bazı düşünceleri olduğunu söyledi elbette. Ama benim için 2 yıl önce dile getirdiğim meseleyi ve önerinin hayata geçirilmesi değerliydi. Sayın Şahin’in Tarıma yönelik bazı hamleleri vardı elbette, ama bakış açıma göre asıl mesele daha farklı. O da çok değerli ve zengin topraklarımızdan küçük bir Hollanda yaratabilmek. Yapılabilir mı? Kesinlikle yapılır. Geçenlerde Mehmet Tahmazoğlu anlatıyordu Antalya’dan meyve sebze fideleri yetiştirip çiftçiye ucuz fiyatla destek vereceklerini. Elbette güzel ama bunlar beni kesmez. Çünkü Gaziantep bambaşka bir memleket. Hele Oğuzeli- Karkamış ve Kilis’e kadar sınır bölgesi düşük rakımlı olduğundan, sıcaklığa uygun ürünler konusunda en ideal arazilere sahip. Çünkü tarıma yönelik toprağı ve havasıyla çok değerli. Burada he şey yetişebilir. Yeter ki kararlı olunsun, yeter ki inanılsın. İhracatta bir Organize Sanayi gerçeği varsa, birde Tarım gerçeğimiz olmalı. Bu olmalı ki, kentte işsizliğe de son verecek bir ortam oluşsun. Vatandaş ucuz ürünler satın alabilsin. Neyse fazla uzattım farkındayım. Yine de Gaziantep’in toprağından havasına, zeki insanlarından çalışkanlığına kadar değerlendirilmesi gerektiğini burada bir kez daha hatırlatıyorum. Bu şehrin değerinin bilinmesi gerektiğini söyleyenlerdenim. Biz durmadan bıkmadan yazıyoruz. Hele bu köşede 27 senedir aralıksız her haftanın başında sizlerle gördüklerimi, düşüncelerimi, her konudaki önerilerimizi paylaşıyorum. Benim için tarım birinci önceliktir. Zeytincilik, meyve, bakliyat ve de hayvancılığa yönelik altın değerindeki toprağımız ve havamızın kıymetini bilelim ve faydalanalım diyor, 2 yıl önceki yazımı sizlerle paylaşıyorum: 06 Ocak 2020 OTTOMAN SONUÇLARINI GÖRMEK İSTİYORUZ Bilindiği gibi Büyükşehir Belediyesi yeni yılın ilk haftasında Başkan Fatma Şahin önderliğinde daire başkanlarıyla Hatay Ottoman’da kamp yaptı. Bu motivasyon açısından son derece akılcı bir teşebbüstü. Orada mutlaka durum değerlendirmesi yapılmıştır. Özeleştiri yapan olmuş mudur bilemem. Ama inşallah yapılmıştır. Hatta belki de yeni projeler önerilmiş veya sunulmuş da olabilir. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, Büyükşehir Belediyesi Sayın Fatma Şahin dönemiyle birlikte hayata geçirilen projeleriyle adeta ödül avcısı olmuştur. 2014-2018 arasında kesinleşmiş olan uluslararası projeler dahil 164 ödül kazanılmıştır. Bunların her biri şehrimize değer kazandırmıştır. Dünyanın birçok önemli kentlerini geride bırakacak kadar değerli projelerin hepsi Gaziantep adını hafızalara kazımıştır. Bu gerçekten hareketle, Sayın Fatma Şahin’in artık biraz da kentte yaşayanların soğukluğunu sıcaklığını hissedebileceği, belediyenin vatandaşa dokunabileceği projeleri hayata geçirmesinin zamanı geldiğini düşünüyorum.BU KENTE TARIM HAMLESİ GEREKİYOR Aslında Tarım konusunda hep atılımlar beklemişimdir. Çiftçiye destek konusunda Şahinbey’in de, Şehitkamil’in de katkısı çok önemli tıpkı Büyükşehir gibi. Ama bunlar beni tatmin etmiyor. Belediyelerimiz tarıma yönelik daha büyük hamleler yapılabilmeli. Bu şehir bir zamanlar tarım şehri iken, şimdi değiliz diyorsak, bunlar araştırılmalı. Coğrafi olarak her mevsimde yetiştirilecek havamız ve toprağımız var çünkü. Köylerde araziler boş, Milli Emlak’a ait hazine arazilerimiz boş boş duruyor. Buralar hayata geçirilebilir, çeşitli meyve sebze yetiştirilebilir. Zeytin başta olmak üzere birçok meyve ağaçları dikilebilir. Son derece profesyonel bir organizasyonla ürün elde edilebilir.DAR GELİRLİLERE UCUZ EKMEKDahası var, aklıma gelenler arasında. Bunların içerisinde özellikle dar gelirli vatandaşlara hitap edecek uygulama olan halk ekmek projesi. Daha önceleri ilçe belediyelerimiz yapmıştı ama sonra faaliyetlerini durdurmuştu. 2016 yılında fiyatlar ve kalite konusunda tepkiler artınca Sayın Fatma Şahin bu yönde bir adım atılacağını söylemiş ve “Bu işin içine girmek zorunda kalırsam gireyim ama otokontrol şeklinde herkes kendisini düzeltirse sorun kalmayacak” demişti. Ama hayata geçirilemedi. Görünen o ki, somun dediğimiz francala ve pide dediğimiz tırnaklı ekmek bu şehirde çok fazla kullanılan ekmekler. Gramajlar ve kalite düşüyor ama fiyatlar düşmüyor. Haliyle dar gelirli insanlar, hele şu zamanda bir ekmeğin bile hesabını yapacak hale getirildi. Acaba Sayın Fatma Şahin bu yönde bir adım atabilir mi? Bazı illerdeki uygulamayı ucuz ekmek ile hayata geçirebilir mi.FATMA ŞAHİN FAKİRLERİN UCUZ ET YEMESİNİ SAĞLAMALI Dahası var söyleyeceklerimin. İnsanlar ekmeği alabiliyor ama evlere et girmiyor. Çünkü pahalı. Kasaba gidip 10 liralık et istemeye utanıyor dar gelirliler. Tavuk desen o da pahalandı. Et Balık var ama yetersiz. Yine acaba diyorum Sayın Fatma Şahin, şehrin bazı bölgelerine et ürünleri satacak küçük satış mağazaları oluştursa, bunları da küçük paketler halinde 10 TL’den başlayacak şekilde, yarım veya 1 kiloya kadar hazırlanmış vaziyette satışa sunması için proje hazırlasa uygun olur mu. Şimdilik aklıma gelen bunlar. Bunları öneriyorum diye bana sakın fırıncılar ve kasaplar, hatta marketler kızmasın. Beni tek ilgilendiren şey, dar gelirli insanların durumu. Her mahallede insanların alabileceği ucuz ekmek büfeleri ve et mağazalarının hayata geçirilmesi. Şimdilik söyleyebileceklerim bu kadar. Bu köşeyi okuyanların varsa projeleri ve önerecekleri bir şey lütfen yazın. Bu vesileyle umarım Ottoman toplantısı verimli geçmiştir. Umarım vatandaş odaklı projeler için konuşulmuştur. NAKSAN İÇİN ŞOK EDEN BİLGİLER Geçtiğimiz hafta içinde kuruluş sermayesi 100 bin lira olan ama ihale öncesi 6,5 milyona çıkartılan, Limited şirketi iken A.Ş yapılan bir inşaat firmasının koskoca NAKSAN’ı 85 milyon dolara tekabül eden fiyatla satın aldığı haberi bomba gibi patladı. "Türk parasıyla 1 milyar 245 milyon tutan bu fabrikanın hurdasının bile bu rakamdan fazla tutacağını herkes biliyor"diyor Naksan’ın avukatları... Sözlerine devamla, “bu işin yasal yönü yok.Bizi ihale yapılan salona bile almadılar” diyor ve şunları dile getiriyorlar: “Türkiye’nin sektöründe lider firması Naksan Plastik henüz adli süreç sonuçlanmaksızın, ihale kanun, yönetmelik mevzuatlarına, şeffaflık ilkelerine uyulmaksızın neredeyse ismi fiyatına satılıyor. Satışa mesnet gösterilen uluslararası bağımsız değerlendirme firmaları dahi raporlarının yeterli olmadığını, kendilerine verilen bilgiler çerçevesinde raporlarını düzenlediklerini belirtmişlerdir. Binlerce dönüm yapılaşmış arsası, binası ve 750ton/gün kapasitesi, yüzlerce teknolojik makine, tesisatları bulunan ve 2019 sonu 197 milyon (40 milyon dolar) kar ettik diyen eski TMSF başkanı Muhittin Gülal’ın açıklamasına rağmen nasıl 85 milyon dolara satılıyor? Böylece on-onbeş şirket zenginleşirken yüzlerce şirket batırılıyor. Satın alan şirkete hangi bankaların teminat verdiği merak konusu? TMSF ve diğer yetkililer kamuoyuna neden gerekli ve yeterli bilgiyi vermiyorlar?”Ve son olarak daha vahim ifadeler kullanarak, “ Naksan’ın sadece Eximbanka 485 milyon avro garantörlüğü var. Ayrıca yerli bankalara 500 milyon dolar borç var. Ve asıl trajedi ise bütün borçları bize bırakarak satıyorlar” diyor. İnanın üzülüyoruz böylesine devasa tesisin yok pahasına satılmasına. Şimdi gözlerimiz 14 Ocak 2022 tarihinde bu ihaleyle ilgili olarak verilecek kararla çevrildi. HEPİNİZE İYİ HAFTALAR