Türkiye, tamam mı ya da devam mı diyeceği önemli ve kritik bir virajda. 12 yıldan bu yana sürekli dönen toplum, 10 Ağustosta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimiyle birlikte bir anlamda kader çizgisini belirleyecek.

Zira bu seçim, rejimde doğrudan sorun yaşayan iktidar partisinin ülkeyi süreklediği kritik eşiğin ta kendisi.

Eğer R.Tayyip Erdoğan seçimi kazanıp, ipi göğüslerse Çankaya, Cumhurbaşkanlığı makamından Başkanlığa evrilecek.

Başkanlık ise devlet yönetme şekli itibariyle bir rejim değişikliği demek olacağı için Türkiye daha da sıkıntılı günlere kapı aralayacak.

Çok sesli demokratik Cumhuriyet, yerini fiili iktidarın monarşik ve oligarşik davranış biçimine terk edecek.

Zaten 12 yıllık AKP iktidarı demokratik Cumhuriyetin hak ve hürriyetini, monarşik ve oligarşik dayatmalarla yer değiştirmeyi başarmıştı.

Yani Perşembenin geleceği, Çarşambadan belli olmuştur.

Aslında 3 adaylık bir seçim gibi görünen Cumhurbaşkanlığı yarışı PKK - AKP bloğuyla, üniter blok arasında geçecek.

Rejimle ve Cumhuriyetle kavgalı AKP ile etnik milliyetçiliği ırkçı faşizme dönüşen BDPnin kabuk değiştirmiş hali olan HDPnin ortak iktidarı için yarıştığı bir danışıklı dövüş.

Yani Türklük ve Müslümanlık kaygısı olanlar Erdoğana da, Demirtaşa da oy vermeyecek.

Kumaşta, terzi de meydanda.

Geriye bir tek aday kalıyor.

Komplike bir bilim ve kültür adamı olan Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu.

Rejimle barışık, Cumhuriyetle sorunu olmayan, devleti oluşturan kurucu felsefeye inanan, Atatürk ve Türkler denildiğinde tüyleri ayağa kalkmayan, Ben Türkoğlu Türküm deme cesaretini gösteren tek aday.

Zira karşısında Bedel ödemiş Kürtlük algısıyla sürekli Kürtçülüğe vurgu yapan emperyal için saçları biryantinli küçük bir figüranıyla, potomyadan İstanbula göçmen gelen bir aileden hiç bir koşulda Türklüğü diline almayan nevi şahsına münhasır bir evladı var.

Her ikiside Türkiye koşullarının aykırı tipleri. Bunlardan Cumhura baş olmaz. Olursa da kargaşa ve kaos, olursa da kavga ve dövüş olur.

Bu koşulda, neden mi Ekmeleddin İhsanoğlu?

Kendi ışığından başka sermayesi olmadığı için, halktan başka dayandığı bir güç olmadığı için.

Yeni bir korku filmiyle sonu belli olmayan bir macera yaşamak istiyorsanız seçenek olarak önünüzde Erdoğan ve Demirtaş zaten var. Gerisi ise sizin iradenize ve algınıza kalmış.