Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002 yılında Ankara'da evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden, araştırmacı, tarihçi, yazar ve akademisyen.
Kanije ve Uyvar'ın babaları. Yüreği Türklük şuuruyla ve vatan sevgisiyle çarpan bir aydın.
Ankara'da aynı sokaklardan geçtiğimiz, aynı caddeleri adımladığımız, aynı kaldırımlarda oturduğumuz mahallemizin yetiştirdiği değerlerden biriydi.Fetullah Gülen'i ilk keşfeden, dolayısıyla onun maskesini ilk düşürenlerden, Bergama'daki altın arama olayının perde gerisini deşifre eden, Alman Vakıflarının ve buna bağlı olarak Alman istihbaratının hedefindeki kişiydi.
Bölücülerin, dinden beslenen ancak bu kamuflajın gerisinde uluslararası istihbarat ağının değirmenine su taşıyan gizli ve açık teşekküllerle, onlara işbirlikçilik eden dahili ve harici hainlerin canını sıkıyordu.Tıpkı Uğur Mumcu suikastinde ve benzerlerinde olduğu gibi aradan geçen zaman içinde ipe un serildi, cambaza bak oyunuyla ve türlü karartmalarla cinayet gündemden düşürüldü.Necip Hablemitoğlu, Türkiye koşullarında Türk olmanın ve onun ağır bedelini ödemenin, katıksız vatanseverliğin simgelerinden biri olarak, yüreği Türklük şuuruyla çarpanların yürüdüğü yolu aydınlatmaya devam edecek.
"Türkçü ümmetçi olamaz ama samimi dindar olabilir. Sözlerim ve eleştirilerim bugüne kadar dindar ve biraz da milliyetçi görünerek Türk milliyetçilerini iğfal etme alışkanlığını sürdüren ümmetçi, şeriatçı şarlatanlara, üç kağıtçılara, ahlaksızlara, şaklabanlara. Sevgili Fethullahçılar, Nurcular ve diğerleri, beni ve benim gibi milyonlarca Türk aydınını siz yargılayamazsınız. Allah hakkınızda en hayırlısını versin. Fethullahçı bataklığını en fazla geliştiren ise, başta MHP olmuştur. Türk - İslam sentezi adı altında uydurulan yapay ideoloji, Türk sağındaki Türklük bilincini yok etme pahasına siyasal ümmetçiliği ön plana çıkartmıştır. Müridin şeyhi dururken siyasal bir lidere saygı duyamayacağını, bağlanamayacağını kestiren kısır politikacılar, Fethullahçı ve benzeri yapılanmalara gaflet içinde yataklık etmişlerdir. Bunun sonucunda, ortaya çıkan manzara: Türklük düşmanı, Hizbullahçı militanlarla, Dar-ül Harpçilerin, Kaplancıların, Nizam-ı Alem ocakları ya da ülkü ocakları mensuplarının aynı sloganları atmaları, benzer söylemleri paylaşmalarıdır. Bir başka örnek vermek gerekirse, Türklük bilincinin tarih ocağı olan Türk Ocakları, hocaefendilerinin yayınlarının dağıtımını yapmak, kendini "Yılın adamı" seçmen, Türk dünyasını cemaate dahil etmek gibi sapkın bir misyon üstlenmiştir. Kısaca, washington'un entel kendilerine modern Alp-erenler, Horasan erleri yakıştırmasında bulunarak Türk sağını igfale devam etmektedirler.
(Yeni Hayat Dergisi, Şubat 1999 - Necip Hablemitoğlu)