Gördüklerimiz bundan sonra göreceklerimizin, duyduklarımız duyacaklarımızın, yaşadıklarımız bundan sonra yaşayacaklarımızın habercisi.

Öyleyse. Gelin bu adamı Cumhurbaşkanı yapmayın. Şehitler onun için bir kaç kelle ya da bir kaç memet değil miydi ? Hakkını arayan üreticiye ’’ Al ananı da git ’’ diyen o değil miydi ?

Cumhur’un yakasına yapışan, öfke kontrolü nedir bilmeyen bir adamdan Cumhur’a Başkan olur mu ?

Tepkisini dile getiren vatandaşı karga tulumba yapan polisin arasından sıyrılarak tekmeleyen Başbakanlık Müşaviri onun vurucu timinden değil mi ? Haşhaşi dedikleri bunlar değil de kimdir ?

İmam işemiş, Cemaat ise sıçmıştır. Başbakan vatandaşını tokatlarsa, Müşavir tekmelemiş, çiftelemiş çok mu ?

Ülke ara rejimlere, faşizme doğru kayıyor. Ülke karanlığa batıyor. Ya benden taraf olacaksın ya da teslim olacaksın. Karşımda olma şansın yok anlayışı giderek baskın kültüre dönüşüyor.

Totaliterizm kendini yaşamın her alanında gösteriyor. İhanet kamufle ediliyor, suistimal ve keyfi muamele kutsanıyor.

Doksan yıllık Cumhuriyet ne böyle bir devlet ricaliyle karşılaştı ne de Türk halkı böyle bir eziyet yaşadı.

Güya yaraları sarmak için Soma’ya giden adam ebusuud fetvası veriyor. Birilerini daha fazla zenginleştirmek, rantı katlamak için ölmeyi madenciliğin fıtratına bağlıyor.

Aslında bağlamak istediği şey; Emeğin sermaye için, fakirin ise zengin için ölmesi gerektiği.

Ey yücelerden daha yüce, Ey en asilden daha asil, Ey başı börklü milletim !...

Ey yüzündeki kömürün karasından, ayağındaki çizmeden hicap duyacak kadar alçak gönüllü ve asalet sahibi !...

Ey alnında güneşler doğan, yüreği gülistan milletim.

Saf, mahçup, tevekkel, asil ve göz yaşı kadar berrak halkım.

Ey Türk Milleti, Ey Türk Madencisi !...

Seni, borçla, krediyle, döviz kuruyla, kriz senaryolarıyla, koalisyon hükümetlerin istikrarsızlaştırdığı bir Türkiye kabusu söylemleriyle korkutarak baskı altına almalarına izin verme.

Seni, çocuk yardımıyla, kömürle, makarnayla, patatesle, soğanla, süt parasıyla, binbir çeşit ianeyle, diz çöktürmelerine, satın almalarına izin verme.

Seni, din’le, iman’la, ağlama seanslarıyla, muhafazakar söylemlerle, baş örtüsüyle paketleyerek ceplerine indirmelerine izin verme.

Gördüklerimiz bundan sonra göreceklerimizin, duyduklarımız duyacaklarımızın, yaşadıklarımız bundan sonra yaşayacaklarımızın habercisi.

Başında böylesi bir kabusu olan millete, başka bir bela okumaya lüzum yok. Bize olan olmuş, olacaklar ise sırada. Her şey bundan sonra senin göstereceğin iradeye bağlı. Bilesin.