Geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (SDSN), ‘2022 Dünyanın En Mutlu Ülkeleri’ raporunu yayımladı. Liste değerlendirilirken ülkelerin kişi başına düşen gelir, özgürlük, sağlık ve sosyal yardım imkanları, yolsuzluk karnesi, eğitim ve alım gücü gibi kriterler baz alınıyor. Ve geçmiş yılları araştırdığımızda Türkiye’nin inanılmaz geriye düşüşler yaşadığına şahit olduk. Son raporda ise 146 ülke arasında Türkiye’nin 112’nci sırada olduğunu öğrendik. Oysa daha 4 yıl önce mutluluk sıralamasında 74’ncü sıradaydık. Bir önceki raporda 104'üncü sıralara gelmiştik. Ama daha 2022 yılı itibarıyla geriye düşmemiz bu kez 8 sekiz basamak birden oldu ve 112'nci sırada yer aldık. Araştırdığınızda ibretle okuyacağınız gerçeklere bakıldığında en önemli tespitin mutlu ülkeler arasında ekonomisi iyi olan ülkeler olmadığını göreceksiniz. Tek ülke var mutlu olan o da Finlandiya. O da 5 yıldan beri birinciliği kimseye bırakmıyor. Elbette ilk 10 sırayı oluşturan ülkelere de dikkat çekmek lazım. Bunlar 2. Sıradaki Danimarka,3- İzlanda, 4-İsviçre, 5- Hollanda, 6-Lüksemburg, 7-İsveç, 8-Norveç, 9-İsrail ve 10-Yeni Zelanda. EN MUTLU OLANLAR KİMLER BİLİYORMUSUNUZ? Şimdi bu sonuçtan yola çıkarak Türkiye’de ve özellikle Gaziantep’te yaşayanlara “Mutlu musunuz?” denildiğinde alacağınız cevap farklı mı olacak? Elbette hayır. Çünkü şu anda Türkiye’nin küçük bir azınlığın ve önemli bir göçmen dalgasıyla yabancı kesimin MUTLU, ama büyük bir kesimin MUTSUZLAR ülkesi haline getirildiğini çok iyi görebiliyoruz. İsterseniz göçmenlerin mutluluğu konusunda bir ayrıntı daha vereyim buna paralel olarak. Dünya Mutluluk Raporu'nda ilk kez incelenen ülkelerin genel vatandaş profili dışında o ülkelere göçmen olarak gelmiş kişilerin de mutluluk durumlarına bakılmış ve göçmen nüfuslarının mutlu oldukları belirlenmiş. Çünkü yaşadıkları ülkede göremediklerini, yapamadıklarını, bulamadıkları yaşam kalitesini birkaç TIK arttırmaları, onların mutluluk sebebi olmalarına yetiyor. Onun içindir ki şimdi özellikle Suriyeliler başta olmak üzere kentimize gelen yabancıların büyük bölümü tekrar ülkelerine gitmek istemiyor. Çünkü burada mutlular, rahatlar, özgürler. GAZİANTEPLİ OLARAK ORTADOĞU KENTİ PROFİLİNE DÖNÜŞMEK İSTEMİYORUZ Ama tam tersine gelişmişlik ve kent kültürüne sahip, kentlilik bilinciyle hareket eden önemli kesim onlar gibi düşünmüyor vede mutsuzlar. Yaşamsal ve görsel olarak bazı bölgelerdeki inanılmaz değişimler sonucu Ortadoğululuk anlayışının hâkim olmaya başlanıldığı Gaziantep’te, bozulan kent yapısı, sosyal yapı ve kültürel değişime ilaveten ahlaki bozum ve asayiş yönlü olumsuzluklar yerel kent halkını mutsuz ediyor. Şu bir gerçek, o kent halkıyla, kendilerini artık Gaziantepli sayanlar, her ne kadar kentin bazı bölgelerinin Ortadoğu şehri görünümüne dönüşmesinden rahatsız olsalar da bir gerçeğin farkında. O da şehrimize göç ile gelen ama yatırım yaparak yerleşenlerin yaşam kalitelerinin farklılığıdır. Onlar kendi vatandaşlarının büyük bölümünden yukarı seviyede çünkü. Üstelik şehirde yabancılık çekmeyecek noktaya ulaşmış duruma geldiler. Ama bunların sayısı o kadar az ki… ESKİ GAZİANTEP’TEN ESER KALMADI DİYEBİLİRMİYİZ? Hiç uzağa gitmeye gerek yok. Kent yerlilerine 20-30-40- 50 ile daha ileriki yıllarda nasıl oldukları sorulduğunda, büyük bölümünden yukarıdaki raporun aksine o zamanlar şehir olarak MUTLU oldukları cevabını alacaksınız. Gaziantep’e ne zaman ki göç dalgaları başladı, işte o zaman kentlilik kültürü değişmeye başladı. Çünkü her gelen kendi töresini, kendi geleneğini taşıdı bu şehre. Bu gelişme Gazianteplilik Kültürünün yavaş yavaş azalmasına yol açtı. Kaybolmaya başlayan töre ve gelenek derken illegaliteye meyilli, yasa dışı yaşamaya alışkanlık bu şehre dayatılmaya başlandı. Sosyal yaşam şekil değiştirdi. Apartmanlarda kurallar çöpe atıldı. Basit örnekle yola çıkarsak, 10 dairelik apartmana bir kiracı veya daireyi satın alan sahibi geldi. Böylece o zamana kadar düzenli şekilde yürütülen bina kuralları ihlal edilmeye başladı. O kişi veya kişiler kendi kurallarını binaya dayatmaya çalışınca apartmanın düzeni bozuldu. Merdiven başları ayakkabı doldu, Gürültü, yüksek sesle müzik çalma, aidat ödememe vs. peş peşe gelince o apartmanın uzun yıllar sakini olanlar teker teker mülklerini satmaya veya kiraya vererek başka yerlere gitmek zorunda kaldı. O SOKAK KABADAYILARI ABİLERİN YERİNİ KÜÇÜK- BÜYÜK MAFYALAR ALDI İşte basit yönüyle ifade etmeye çalıştığım apartman örneğini şehre çevirebilirsiniz. Mahallelerde profiller değişmeye, sokaklarda acayip tipler görünmeye başlandı. O huzur o dayanışma ruhu yerini endişeye bıraktı. . Mahallenin yardımsever ve edep sahibi kabadayı abilerinin yerini, mahallenin ahlaksız, namusa göz diken, adamları tehdit eden ve dövenler almaya başladı. Eskiden hırsızlık yapanlar, illegal işlerle uğraşanlar evlerine sessizce ve gizlice girerken, sonradan en itibar gören insanlar haline geldi. Ekonomi el değiştirdi. Kabadayılığın yerini küçüklü büyüklü mafyacılık aldı. Tehditler gasplar, haraççılar dahil uyuşturucu satıcıları ile kullananların sayıları hızlıca çoğalmaya başladı. Gaziantepli yerliler yavaş yavaş sessizce şehri terk etmeye başladı. B planı yapanlar çoğaldı. Eğitimli gençler şehirden gitmeye hatta yabancı ülkelere kapağı atmak için planlar peşine düştü. Bir de bu kadar olumsuzluklara siyaset anlayışının değişimi, ahlaki erozyonun zirve yapması eklenince, insanlar arasında din, dil, ırk, etnik köken, ulusal aidiyet, sınıf, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği gibi ayrımcılıkları başlayınca Türkiye’de olduğu gibi Gaziantep’te de mutsuz insanların sayısına inanılmaz artış getirdi. Bu konu aslında çok derin. Söyleyeceğim son şey; Gaziantep’te yaşayanların önemli bölümü artık mutsuz. Kent yerlileri arasında dayanışma kalmadı. Bunun tersine şehre göç etmiş olanların dayanışması başladı. Ve Gaziantep’in gelenekleri Asım Güzelbey ile başlayan ve Fatma Şahin tarafından farklı projelerle devam ettirilmeye çalışılan eski kültürü her ne kadar geri getirilmeye, yaşatılmaya çalışılsa da bu geniş kesimlere yansıtılamadı. HEPİNİZE İYİ HAFTALAR