MISIR'da halkın isyanı sonunda Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'i
krallıktan kısa bir dönem için indirmişti. Her ne kadar Mısır çok
rahat. Herkes hayatınan memnun bir şekilde yaşamakta gibisinden
açıklamalarla siyasetini gündeme oturtmaya çalışan Mübarek, sonunda
ülkeyi kaosa götürüverdi.
Dile kolay, uzun yıllar Mısır halkını ezerek devlet başkanlığını
yürüten Mübarek, sonunda ezdiği halkı onu ezerek çiğnedi ve onu sınır
dışı edecek vaziyete getirdi. Şimdi devletsiz kalma korkusu yaşayan
Mübarek, bir o ülkeden, bir bu ülkeye göç ederek yaşamını sürdürme
psikolojisine girmeye başladı. Bir ara denilmişti ki, Kilolarca
altınları da alarak yurt dışına ailesiyle kaçıverdi. Mısır halkının o
duygusal ve karakter savaşı karşısında Mübarek isterse Mısır
hazinesini kaçırsın, hiç önemli değil. Çünkü önemli olan ölümü adam
gibi hak etmek ve vicdan azabı duymadan ve kul hakkı yemeden öbür
dünyaya göç etmek. Bu ölüm anı Mübarek için söylenebilir mi?
Elbette söylenemez.
Peki ya öbür Arap cumhuriyetlerine ne demeli?
Bahreyn Krallığı, Batı Sahra, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir
Demokratik Halk Cumhuriyeti, Cibuti, Çad Cumhuriyeti, Eritre, Fas
Krallığı, Irak, İsrail, Katar, Komorlar, Kuveyt, İran, Libya Arap Halk
Sosyalist Cumhuriyeti, Lübnan, Mısır, Moritanya İslam Cumhuriyeti,
Somali, Sudan, Suriye, Suudi Arabistan, Tunus, Umman Sultanlığı, Ürdün
ve Yemen.
Yani anlaşılacağı üzere bu ülkelerde de (tabii Tunus v e Mısır'ı
saymazsak) epey ayaklanma olacak gibi. Burada ilk aklımıza gelecek
olan ise, İran.
Neden İran diyoruz?
Bu ayaklanmalardan sonra doğabilecek yeni bir halk isyanı Tahran'dan
doğabilir de ondan. Çünkü bu ülkede birkaç sene önce üniversiteli
öğrenciler demokrasi için yürüyüş yapmak istemişti ama ne yazık ki
Cumhurbaşkanları Ahmedinejad bu yürüyüşü isyan olarak niteledi ve
gençleri işkenceden geçiriverdi. Daha sonra da bir açıklama yaptı.
Açıklamada, elbette ki Amerika'yı suçlayarak o bilinen üslubuyla
muhalefetini de eksik etmedi. Ama ne olursa olsun bu ülkede de
ayaklanma her an olabilecek gibi bir yapıya bürünmüşe benziyor.
Neden mi?
Amerika, Tunus ve Mısır örneklerinde yola çıkarak belki de daha da
cesaretlenerek Tahran konusunda ağırlığını halktan yana her an
koyabilir. Daha doğrusu Amerikan gizli haber alma örgütleri ve
ajanları bu konuda ataklarını hızlandırabilir ve İran'dan da her an
halk ayaklanmasına benzer isyan haberleri dünya basın ajanslarına
geçebilir.
Obama yönetimi, Clinton ve Bush yönetimlerinin ele aldıkları ancak bir
türlü başaramadıkları İran ayaklanmasını yapmaya çalışacaktır. Bundan
adımız gibi eminiz.
Aklımıza ilk gelen ise Acaba Amerika'nın sır gibi sakladığı Büyük
Ortadoğu Projesi için düğmeye bastı mı? sorusudur.
Bu proje için mutlaka İsrail ile Türkiye'nin arasının çok iyi olması
gerekiyor. Amerika, İslam alemine şirin gözükmek için Türkiye'nin
demokratik yapısını öne çıkaracak ve aynı şekilde İsrail'i de
sırtlayarak Ortadoğu'da yeni bir konuma oturtacak. Ama ne yazık ki
Amerikan yönetimini düşündüren İsrail ve Türkiye arasındaki
gerginliktir. Bunu bir an önce halletmeye çalışacak olan Obama
yönetimi, Büyük Ortadoğu Projesi'ni hayata geçirecektir.
Ortadoğu olayına neden bakarsak bakalım diğer Arap ülkelerinde de
tablolar değişmeye başlayacaktır. Adım adım isyanlar ajans
haberlerinden geçecektir.
Kuşkusuz.
Fakat Mısır olayı Amerika için çok önemliydi.
Neden mi?
Çünkü Filistin halkı, İsrail ablukası ve Mısır kapılarının yüzlerine
kapanmasıyla açık cezaevi hayatı yaşıyordu. Belki yarın yeni bir Mısır
yönetimi İsrail ablukasını kırarak kapılarını Filistinlilere açabilir
ve Amerikan programını altüst edebilir.
İşte Amerika'yı en çok düşündüren olay budur. İsrail de bu olayı çok
iyi bildiğinden dolayı, yarının Mısır yönetimini merakla
bekleyecektir. Çünkü Amerikalılar Mısır yönetiminden, Mübarekten,
oğlundan ve askeri gelişmelerinden bıkmıştır. Çünkü Amerika, Mısır
askeri alanlarına yardım olarak birbuçuk milyar dolar veriyordu. Yine
de bunun yanında Amerikalılar Mübarek yönetimini desteklediği günlerde
Biraz da demokrasiye doğru adım atılmalı uyarılarını yapmıştı ancak
karşılığını göremediği için de bugünkü olaylara kayıtsız kalmayarak,
Mısır halkına nazik davranılmalı. Demokrasi Mısır'da hayata geçmeli
diyerek Mübarek'in gidişine onay vermiş oldu.
Bugünden sonra ne olur? derseniz...
Tabii ki en zayıf halkalar olan Yemen ve Ürdün'e de ayaklanmalar
sıçrayabilir. Buna kesin gözüyle bakmasak bile, oradan gelecek tek tük
haberler mutlaka olacaktır.
Ama en önemlisi, Amerika'nın Tahran'a yapacağı politikanın bugünden
sonra nasıl olacağıdır. Eğer Tahran yönetimi seçim zaferiyle değil de
halkın isyan zaferiyle tahtından indirilmiş olursa, bu Amerika'nın
tam da istediği ortam olacaktır. Çünkü tarihte yaptığı büyük
yanlışlığı bugün düzeltmek için uğraşacak.
Yanlışlık ne mi?
Tabii ki Humeyni'nin İran'a devrim yapmasını onaylaması. Eğer
onaylamamış olsaydı devrik İran Şahı Rıza Pehlevi bugün Amerikan
taraflılığıyla hanedanlığına devam etmiş olacaktı. Ancak konuya
neresinden bakarsak bakalım, Amerikan yönetimine sempati duyan dönemin
Amerikancı Şahı Pehlevi, Washington'a olan bağlılığını çok pahalı
ödemiştir. O da ülkesinden kaçarak Humeyni'ye koltuğunu bırakmıştır.
Sonuç mu?
Yine Amerika'nın dediği olmuştur ve İran, yeni bir maceraya baskıcı
bir yönetimle yola çıkmıştır. Fakat yıllar sonra Baba Bush yönetimi
Tahran yönetiminin çıkışlarını engelleyememiş ve boynu bükük bir
şekilde Ortadoğu'dan ayrılmaya mahkum olmuştur.
Bugün ise boynu bükük durumdan kurtulmak için her an düğmeye basabilir
ve Tahran yönetimini de -tıpkı Tunus ve Mısır'da meydana geldiği gibi-
halk ayaklanmasının örgütlenmesini şahlandırabilir.
Aslında Amerika'nın en büyük derdi İran yönetimidir. İran'daki siyasi
yapılanmayı bir türlü hazmedemeyen Amerikan yönetimi, bir zamanlar
yaptığı siyasi yanlışlığı düzeltmek için bugünkü fırsatı kaçırmak
istemeyecektir.
Peki, Tahran'da Washington'ın programını destekleyecek üst düzey
yöneticiler var mı? derseniz...
Tabii ki var.
Yeter ki onlara fırsat verilsin. Amerika da bu fırsatı vermek için
mutlaka bir şeyler yapacaktır. Bundan eminiz.
Amerika bu işi nasıl mı yapacak?
Tabii ki İsrail'i bölgesel süper güç durumuna getirerek ve dünya
ülkelerine de bunu hazmettirerek politikasını sürdürebilmek.
Evet... Amerika bugün Tunu ve Mısır'da meydana gelen halk isyanından
memnun. Ama bu memnuniyetinin en büyüğünü Tahran için sakladığı bir
gerçek.
Bakalım gelişmeler nasıl olacak?
Bekleyip göreceğiz.