1 Kasım seçimlerinin aritmetik sonuçlarına bakarak Türk halkının MHPden umudunu kestiği gibi bir sonuç çıkartmak müthiş bir yanılgı olacaktır.

Zira doktriner bir parti olan MHPnin ideolojisinin oturduğu üç saç ayağı Türk için, Türke göre ve Türk tarafından kurgusudur. Bu hipotez ise asla sloganist bir yaklaşım değildir.

Ki, MHPnin ideolojisi hiç bir zaman parlaklığını ve ihtişamını kaybetmeyecek olan Türk milliyetçiliğidir.

Türk milleti Anadoluda ya da bir başka coğrafyada varolduğu müddetçe Türk milliyetçiliği her zaman ve her koşulda varlığını devam ettirecektir.

Bu milletsever milliyetçilik adres olarak MHPde ya da başka bir partinin bünyesinde varlık nedenine bağlı olarak sonsuza kadar varolacaktır.

Bu manada son seçim sonuçlarını iyi okumak, analizi ona göre yaparak, doğru mantığı bilimin yaydığı ışığa göre kurmak gerektiği kanaatindeyim.

Türk halkı MHPnin ideolojik duruşunu ya da MHPnin düşünce sistematiğini cezalandırmamıştır.

Varsa suç ya da yolunda gitmeyen bir şeyler, bunu partiyi yöneten merkez politikasının şahsında ve tepe noktadaki divanın hiyerarşisinde aramak daha doğru ve sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.

Diyalektik yenilgilerin en büyük okul olduğuna hükmeder.

Bu bağlamda; Bazı yenilgiler şerrin hayra tahviliyle sonuçlanabilir.

Aslında her son yeni bir başlangıcı bünyesinde biriktirir. Uğruna kavgası verilen dava başka baharlara ötelenemez.

Bir diğer söylem biçimiyle, yılgınlığa düşmek ve mücadele sathından çekilmekte söz konusu olamaz.

Bu manada; Gaziantep özelindeki seçim sonuçları Türkiye genelinden bağımsız düşünülemez.

Ankaradan estirilen rüzgarın yönünü şaşırması ve bu alçak ve yüksek basıncın yaydığı enerjinin iyi yönetilememesi yakın tarihe not düşülecek bir tökezlemenin neticesi olmuştur.

MHP de diğer partiler gibi eleştiri ve özeleştiri mekanizmasını işleterek, hesap vermekten korkmadan, bedel ödemekten kaçınmadan, şaphasını önüne koymasını bilmelidir.

Zira şahsiyet erbaplarına düşen, doğru ve akılcı yöntemde budur.