Saldırganın geçmişi ve serbest bırakılma sürecine ilişkin kamuoyuna yansıyan bilgileri hatırlatan Meriç, “Bu ülkede suçsuzlar içeride, suçlular ise dışarıda korunuyor. İşte çürüyen düzenin özeti budur” dedi.

SERBEST BIRAKILAN KATİL

Meriç’in tepki gösterdiği noktaların başında, saldırganın adli sicili geliyor. İki evladını öldüren, diğer ikisini yaralayan; hırsızlık ve tehdit suçlarından sabıkası bulunan bir kişinin nasıl olup da 2020 yılında şartlı tahliye ile serbest bırakıldığına dikkat çeken Meriç, “Toplumun can güvenliği, infaz rejiminin keyfiyetine mi teslim edilmiştir? Bu şahıs neden dışarıdaydı? Hangi vicdan, hangi yasa böyle birini sokaklara salmayı kabul eder?” diye sordu.

GÜVENLİK ZAFİYETİ

Aynı törene katılan AKP’li bakanların makam araçları kapalı otoparka alınırken, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in makam aracının dışarıda bırakıldığı ve bu nedenle Genel Başkan’ın yürüyerek alandan ayrılmak zorunda kaldığı belirten Meriç bu durumu hatırlatarak, “Bu kadar tesadüf fazla. Olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanlaması ve hedefi bir araya getirildiğinde, ortada bir zafiyet değil; ihmale benzeyen bir koordinasyon var. Kim korumalıydı? Kim görevini yerine getirmedi?” sorularını yöneltti.

SİYASİ KUTUPLAŞMA

Saldırganın “Ben Osmanlı torunuyum” ifadeleriyle kendini tanıttığı ve CHP’ye yönelik öfkesini uzun süredir biriktirdiğini söylediği kamuoyuna yansıdı. Meriç, bu söylemi bir tesadüf olarak görmenin saflık olacağını belirterek şöyle konuştu:
 “Bu saldırı sadece fiziksel değil, aynı zamanda ideolojik bir saldırıdır. Yıllardır yürütülen kutuplaştırıcı, hedef gösterici, muhalefeti düşmanlaştırıcı siyasi dilin sonunda bir bedeli oluyor. O bedel bugün Sayın Genel Başkanımıza yönelen tokat oldu. Yarın başka birine olabilir. Bu dili üretenler, o tokadın asıl failidir.”

Meclise damga vuran konuşma Meclise damga vuran konuşma

GERİ ADIM YOK

Açıklamasının sonunda partisine ve teşkilatına yönelik de önemli bir mesaj veren Meriç, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:  “Biz o tokadı sadece Genel Başkanımızın yüzüne atılmış bir saldırı olarak görmüyoruz. Bu, halkın iradesine, demokrasiye, muhalefete ve özgür düşünceye yönelmiş açık bir tehdittir. Ama bilinsin ki Cumhuriyet Halk Partisi bu tehditler karşısında diz çökmedi, çökmez. Bu ülkede karanlığı savunanlar değil, aydınlığı büyütenler kazanacak. Hiç kimse bu partiyi korkutamaz, sindiremez. Genel Başkanımızdan tutun mahalle sorumlularımıza kadar, Cumhuriyet Halk Partisi’nin hiçbir ferdine gelecek zararın bedelini kimse ödeyemez. O tırnağın ucu bile, sizin çürümüş düzeninizin tamamından daha kıymetlidir. Ve biz o değeri korumak için, gerekirse hep birlikte gövdemizi siper ederiz!”