Büyükşehir Belediyesinin Suburcu caddesi başlangıcındaki dükkanların tabelalarını kaldırma projesi için anlaştığı firmanın taşeronu, kendisini uyaran Mehmet Pamuk'a saldırdı ve sağ ayağını kırdı. Hastaneye götürülen ve orada ilk müdahelesi yapılan Mehmet Pamuk daha sonra şikayetçi olduğu için Düztepe karakoluna götürüldü. Ancak orada nezarete atılınca büyük tepki gösterdi. Pamuk, “1989’larda benzer bir durum yaşamıştım. Bu kentte 30 yılda hiçbir şey değişmemiş” diyerek tepkisini gösterdi. OLAY NASIL OLDUPamuk, hafta sonu evine giderken başına gelenleri anlatırken, yaşadığı şokları dile getirdi. Suburcu caddesi başlangıcındaki dükkanların tabelalarını kıra döke söktüklerini ve taşeron firmanın bunu yaparken internet hatlarını kopardığını belirten Pamuk, “6 - 7 kişi aralarında konuşuyorlardı. Kulak misafiri oldum ve dökümleri yapan ekip olduğunu anlayınca, ‘bakın biraz dikkat edin internetler gitti işlerimiz aksıyor’ dedim. Bülent Algan isimli şahıs, bana ters ters baktı. Daha sonra ben Suburcu caddesi dışında Hürriyet Caddesine ait Marifet Atatürk Heykeline bakan Kurumsal firmalar var tabelalarını karışacak mısınız diye sordum. ‘Evet vinç çağırdık hepsini söküp atacağız’ dedi. Bende “olmaz, biz Gaziantep Büyükşehir Belediyesine buradaki 10 firma dilekçe verdik, kurumsal Türkiye genelinde bulunan Kurumsal firmalar. Sökmeniz yanlış olur” dedim. “Biz sökeceğiz talimat böyle. istiyorsan sen sök dedi. Bende Pazartesi mesai saati içinde işlem yaparsınız, sökmemiz gerekiyorsa da dökeriz dedim” diye konuştu. OLANLAR OLDU Bahsi geçen kişi diklenerek ‘yok biz bugün indireceğiz’ demeye devam edince, telefon ile kayda geçmeye başladım” diyen Pamuk “Bunu görünce üslubunu düzeltti. Ama elimdeki telefonu gasp etti ve aynı anda yumruk attı. Sendeledim arka üzeri düştüm. İşçiler bana dur falan diyerek tutmaya çalıştı ama karşı tarafı tutmadılar. O arada ayağı ile sağ ayak bileğime tekme ile bir darbe attı. Toparlandım hemen kalktım polis aracı denk geldi polis diye bağırdım. Keşke de, bağırmasaydım!”ŞİKAYETÇİYİM DEDİMPamuk, “Memur, şikayetçi misin dedi, karşı taraf değilim dedi, ben şikayetçiyim tutanak tutalım dedim. Karşı taraf bende şikâyetçiyim dedi. Polis rapor için hastaneye oradan Düztepe Karakolu’na gidecek dedi. Kendi aracımla çıkayım dedim müsaade etmedi. Doblo aracın arka zırhlı kısmına bindirdiler. Ayağımın üzerine basamıyorum şişmiş vaziyette, hastanede film çekildi. Ayağım alçıya alındı, rapor sonrası Düztepe Karakolu’na geçildi, bende bir ifade verip çıkarım diye düşünüyorum. İki tarafında üzerleri boşaltıldı prosedür dendi. Nezarethaneye kapattılar. 15:15’de olan olay sonrası 16:00 da Nezarethaneye girdim. Zaman geçmek bilmiyor. Arada soruyorum gelirlerse. Savcıya ulaşamıyoruz diyorlar. Uzayınca Avukatımı aradım durumu aktardım. Savcıya bir ulaşın, gelmeme gerek olmaz dedi. Yine beklemeye geçtik. Ben kapalı yerdeyim bulunduğum yerde 2 kişi daha var ve polis beni diğer kişi uyarıyor uzak durun diye. Çünkü adam madde almış uçuyor bana zarar verebilir diye uyarma ihtiyacı duyuyor. Ya nereye geldik dedim kendi kendime, Ramazanlık gün çoluğa çocuğa da haber vermedim tedirgin olmasınlar diye. Saat 17:30 oldu kimse yok. Ayağım alçıda parmaklarım boşta ve ben betona ve pis leş gibi yerlere basıyorum, Hamam böcekleri tirit atıyor. Covid riski var. Ayağım şiş ve zonkluyor. Dayanamadım, kapıyı yumrukluyorum, ne olacaksa olsun niye bu kadar tutuyorsunuz diye. Saat 18:10 oldu geldiler, o arada telefonu aldım görmeden içerinin rezilliğini resimlemek istedim, anladılar resmi sildirdiler. İfade Odasına geçtik, oturduk yine bekliyorum, neyse memur geldi ifade alırken, sordum ‘Savcıya ulaşabildiniz mi’ diye. Savcılık bir durum yok ki demesin mi inanamadım ve savcının günahını aldım. Anladım ki memurların biraz keyfini beklemişiz. Şaka gibi. 2 saat Nezarette yattım. Öyle bir duruma geldim ki bir ara kapıyı yumrukladığımda, ‘memur bey kardeşim ben şikayetimden vazgeçeyim diğer kişide gelsin anlaşalım vazgeçelim” demek için fırsat aradım. Derler ya ''Baba hırsız Yakaladım, getir oğlum, gelmiyor bırak gitsin, gitmiyor demiş. Yani ""Ben hırsızı bıraktım Hırsız beni bırakmıyor”ÇOK ÜZÜCÜ Pamuk devamla şunları söyledi: “1989’larda benzer bir durum yaşamıştım. 30 yılda hiç bir şey değişmemiş. YAZIK. Bu pandemi döneminde sokak tabelası değişmek ne kadar doğru, kimin için yapılıyor turist için, turist nerede, uçtu gitti yok oldu. 101 kişilik oteli 13 kişi ile geçiriyoruz, para harcanıyorsa, önce esnafı işletmecisi ayakta tutun tacizi bırakın. Belediye Taşarona BAY Yapı’ya vermiş oda başka taşerona işi vermiş. Maganda dolu. Emniyetin İnsana saygısı yok, hiçbir işe yaramamış devlete kapağı atmış, insanlık ile yakından ilgiler yok. (Müstesnalar hariç) Siyasetçilerin kendi ve yakınlarının iş takipçiliğini yapmaktan başka işlerde imza atmaları lazım. Bu ülke hepimizin. Bir yeri yaparken bir yeri çökertmesinler, son üç ayda 10 larca çalışanın işini sonlandırmak zorunda kaldık. Bitmiş yerde Tekrar toparlanır umudu ile” LEYLA ÖZEKŞİ POLAT