Bu haftaki köşemde sizlerden gelen görüş, yorum ve değerlendirmelerle birlikte bazı iddialara yer vermek istiyorum. Çok birikti çünkü. Hepsini yayınlayamadığım için özür dilerim. Zamana yaydım hepsini. Biliyorsunuz okurlarımızla güvene dayalı bir ilişki yürütmekteyim. Bazen isminin verilmesinde sakınca görmeyenler de olabiliyor tabi. İşte bunlardan birisi yakın arkadaşım olan Erdinç Uçar’ın bizim gibiler için muhteşem bir toparlama. O kadar güzel derlemiş ve yorumlamış ki, bunu mutlaka sizlerle paylaşmak istedim. Tabii bizim gibiler bunlara doğru derken, diğer kesim rahatsız olacak elbette. Hiç umurumda değil, çünkü şu yazılanlardan hiçbirini yapmayan, hatta tam tersi başkaları tarafından dolandırılan KOSGEB tarafından mağdur edilenlerden birisiyim. Tam aksine devlet deyip her türlü hile desise ve sahtekarlıklarla dolandırıcılık yapanları varlığı elbette hepimizi üzüyor. Gelin bu paylaşımı birlikte okuyalım. YAZAN: ERDİNÇ UÇAR BAŞLIĞI: MAYA BOZUK OLUNCA * Adam KOSGEB'e başvurup, araya adam sokarak KOBİ Kredisi Alıp, arabanın modelini yükseltiyor. * KOBİ destek kredisi alıp, Dubleks daire alıyor. * KOBİ kredisi alıp, aldığı parayı işyerini büyütmekte kullanmıyor, faize yatırıyor, hem taksitle yavaş yavaş geri ödüyor, hem de parasına para katıyor. * İşsizlik maaşı alabilmek İçin, patronundan rica edip, işten ayrılmış gibi yapıp hem patrondan maaşını hem de devletten işsizlik nafakası alıyor. * 60 yaşındaki kadın yıllar önce ölen babasının maaşını alabilmek için kocasından boşanmış gibi yapıyor, çaktırmadan devleti soyuyor. * Devletten aldığı teşvik kredisini geri ödememek için şirketinin içini boşaltıp, kendisini zararda gösteriyor. * Devletten fazladan destek almak ve vergi ödememek için, değerinden yüksek fatura kestiriyor. * Vergi ödeme dönemleri geldiğinde mahsustan karısının, çoluğunun, çocuğunun, metresinin, şirketinin üzerine yazdırdığı arabaları yenileyerek devletten vergi kaçırıyor. * Devletten para tırtıklamak için evde hasta annesine, babasına bakıyormuş gibi yapıp, bakmıyor. Fakat her ay başı tıkır tıkır devletten parasını alıyor. * Evde torununa bakmıyor fakat babaanne maaşı almak için, işi kitabına uydurup, torununa bakıyormuş gibi yapıyor. Her aybaşı tıkır tıkır devletten parasını alıyor. * Devleti zarara uğratmak için önce devletten sıfır faizle veya hibe ile para alıyor. Daha sonra da dükkanını fabrikasını yakıp, hem aldığı o parayı geri ödemekten kurtuluyor, hem de devletten ayrıca sigorta parası alıyor. * Devlette bir kamu kuruluşunda işçi memur veya yönetici olarak çalışıyor, ayın yarısını izin ile geçiriyor. Fakat ay başında maaşını tam olarak alıyor. * Devlet büyüklerinin yanında bir kare poz çektirip, o pozu kullanarak, iş bağlıyor, ihale alıyor sonrada o işi bir başkasına devrederek işi yarım yamalak edip gidiyor. Fakat o işin parasını devletten peşin olarak alıyor. * Adam işe gitmediği halde, bir tanıdık bulup kendisini devlette çalışıyormuş gibi gösteriyor. Fakat hayatında bir kez bile işe gitmeden, her ay başı düzenli olarak bankamatikten tıkır tıkır maaş çekiyor. Devletin parasını soyuyor... * Devlet, yöneticisine Devlet için gerekli olan alet edevatı alması yönünde vekalet veriyor... Yönetici Alet edevatı alıyor. Kendi malını vakfeder gibi Devletin malını bağlı bulunduğu cemaate Vakfediyor.. Yani din adına Devletini soyuyor.* Dededen kalma topraklarını devlete ekiyormuş gibi gösterip, ekmiyor.Fakat ekiyormuş gibi her sene düzenli olarak devletten teşvik parası tırtıklıyor. * Bazı Doktor eczane ile, eczane ilaç firmasıyla, İlaç firması işbirlikçi İsrailli firmalarla anlaşıp Devleti soyuyor. Herkes milleti soyuyor. Aslında millet, milleti soyuyor farkında değiliz. Anlayacağınız, kimisi eline bir kaşık, kimisi bir kepçe almış ufak ufak Devleti yiyor. Hatta hatta bazılarına o bile yetmiyor. O bazıları direk tencereyi ağzına sokuyor. GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ İÇİN HİÇBİR YERDE OKUYAMAYACAĞINIZ BİLGİLER Bu değerlendirmeyi ve bilgilendirmeyi bir öğretim görevlisi yaptı. İsmini elbette vermeyeceğim. Bu hocam yaşanan son olaylar üzerine, hani rektörün 10 Kasım’daki sosyal medya paylaşımları, intihal iddiaları üzerinde çok sayıda haberler yapıldı ya, işte bunlar için GAÜN içerisinde nasıl bir sistem kurulduğunu isimlerinin sadece baş harflerini vereceklerimizin nasıl bir çark oluşturduğunu dile getiriyor. Biraz gecikse de gerçeklerin bilinmesini açısından sizlerle paylaşıyorum: Ökkeş Bey çok önemli konulara parmak basıyorsunuz. Bende Gaziantep Üniversitesinde yaşananlar için sizi doğru bilgilendirme adına yazıyorum. Şu gerçeği herkes bilmeli. Üniversitede konu ne olursa olsun tüm afişleri bir işgüzar hazırlıyor. A. A. denilen bu şahıs halk oyuncusu. Grafiker vs değil. Ama abileri bir şekilde Maverada işçi kadrosunda tutuyorlar. O da genellikle ortada gezer ve özel günlerdeki böyle garip afişleri çıkarır. Köşesine de logosunu koyar. Resmi bir kurumun tüm duyuru ve afişlerinde o logoyu görebilirsiniz. Sorun Rektörlükte değil, ‘biz yaparız abi, hallederiz, ekibimiz, çok iyi çalışıyoruz’ diye reklamı yapılan F. Ç. ve çevresindeki yancılarda. Hastalığından dolayı ders yapamaz, ama full ek ders alır. Ek gelir olsun diye GÜSEM yönetimine yazdırılır. Müteahhitliği de iyi bilir. Çatısı çöken Mavera da tadilat ve düzenleme hiç bitmez. Bu arkadaşlar her dönemde bir kanal bulur ve işi en iyi şekilde yaptıklarına ikna ederler. Rektörün haberi bile yoktur. Genel sekreterlik rutin iş olarak yaptırır. Dediğim gibi çok basit işleri mühim işler olarak gösteren ve sadece kendilerinin yapabileceğine ikna edilen birileri var. F. Ç. ideolojisi, gayesi olmayan sadece egosuyla her devirde bir köşe tutan adamdır. Erhan Ekinci döneminde solcu diye tanıtıldı ve genç yaşta konservatuvara müdür yapıldı. Yavuz Coşkun döneminde Mavera inşaatına müdahale etti. Projelere erişti. Böyle olmaz, şöyle olur falan filan diye Yavuz Coşkun'a yaklaştı. Işık, ses vs sistemlerini İstanbul'da arkadaşları var onlara yaptırttılar. Orası yapılırken kendi odasını da müteahhide yaptırdı. BAP'tan Maveraya aktarılan 25 Trilyon onun üstünden aktarıldı. Ali Gür gelince aynı şekilde devam etti. Hatta danışman yapıldı. Konservatuvara müdahale edildi. Şimdi AKEV rektörü olan hanımın devlette çalışması gerekiyordu, birkaç aylığına hülle yaptılar. 63 yaşındaki doçenti Urfa’dan getirdiler. Sırf Prof’luktan emekli olsun diye. Spor Bilimleri doçenti konservatuvar yönetimini ele geçirme adına Erzurum’dan getirtildi. Mesele çok. Ökkeş bey, maalesef rektörler kısa sürede her şeye hâkim olamıyorlar. Birdenbire işi girişince de istenmeyen sonuçlar çıkıyor. Örneğin ulusal gazete Sözcü’de yayınlanan son intihal haberi gereksizdi. Bizler, bilimsel çalışmalarda alıntılara yer veririz. %25-30 kaynak göstererek yapılan alıntı makuldür. İntihal kaynağı göstermeden yapılan çalıntıdır. Sözcü gazetesi gelen bilgiyi direkt paylaştı. Kendi güvenilirliklerine zarar verdiler. Sağlaması yapılmayan haberler karşı haneye puan kazandırır. Size başarılar diliyorum. BU MAHALLELERDE KENTSEL DÖNÜŞÜM VE HAVA KİRLİLİĞİSayın Ökkeş Özekşi, Gaziantep için ne kadar hassas olduğunuzu ve kentin sorunlarını dile getirdiğiniz için bu gözlemimi sizinle paylaşmak istedim. Konu Kentsel dönüşüm olacak. Eğer okurlarınızla paylaşırsanız memnun olurum. Sayın Özekşi eski garajlar Kozanlı, Yukarıbayır, Hoşgör şuan aklıma gelen bunlar. Sizden ricam bu semtlerin acilen kentsel dönüşüm kapsamına alınmasıyla ilgili. Çünkü bu semtler briket ve yığma eski yapıların yıkılıp, yerine yatay mimariye uygun konutların yapılması. Bu çarpık yapılaşma yeni değil 60 yıl öncesine ait, bahsettiğim semtler artık Gaziantep merkezde kalıyor. Buda kente gelen yerli ve yabancı turistler için güzel bir manzara değil. Nedense Gaziantep tanıtım çekimlerinde bu semtlerin görüntüsü yok? Çünkü bu semtler Suriye’nin Halep şehrini andırıyor. Daha fazla sizin başınızı ağrıtmak istemiyorum, çünkü sizin de bu konuyu bildiğinizi düşünüyorum. Bir Gaziantepli olarak benim doğup büyüdüğüm şehrin sadece tarihi çarşısı ve Gastronomi ile görüntü vermesi bu saydığım semtlerin yok sayılması. Çünkü bu semtlerde Cizre kömürü kullanılmaktadır. Şu anda İstanbul’da ikamet etmekteyim. Ben Gaziantep’e kışın geldiğim zaman çarşıda sokakta dolaşamıyorum çünkü astım hastasıyım. Saygılarımla. Arif Kuzu SON BİLGİ: Sayın Vali Davut Gül, Türkiye'de en çok kadın cinayetlerinin Gaziantep'te olmadığını söyledi. İçişleri Bakanlığının verilerine göre Gaziantep kadın cinayetlerinin en çok işlendiği iller arasında değil. 2- Çocuk kaçırma konusunda Gaziantep'te fazla vaka olmadığını dile getirdi. Bunları belirtiyor saygılar sunuyorum.HEPİNİZE İYİ HAFTALAR