Malatya karşılaşması hakem kararlarıyla anımsanacak bir karşılaşma oldu, takımımızın haksızlığa uğratıldığı kararların alındığı bir karşılaşmaydı. Ama biz oynadığımız oyunla maçı koparıp almalı ve hakemlere fırsat bırakmamalıydık, yani Malatya karşısında maçı koparıp alacak oyunu ne yazık ki oynayamadık daha doğrusu teknik ekibin yanlışları nedeniyle oynayamadık. Malatya karşılaşmasında yapmamız gerekenleri ayrıntısıyla önceki yazımda yazmıştım ve şimdilik yeter demiştik. Anlaşılan yazdıklarımız yetmemiş. Denizli karşılaşmasında da yanlışlar yapılmıştı, önceki yazımızda ayrıntısıyla yazmıştık. Denizli karşısında ne kadar yanlış yapıldıysa Malatya karşısında da aynı yanlışlar sürdürüldü, rahatlıkla kazanacağımız karşılaşmadan beraberlikle yetinmek zorunda kalmış olduk. Yine sıkıntılı ve acı çektiğimiz bir karşılaşma izlemiş olduk. Aynı Denizli karşılaşmasında olduğu gibi Maxim gibi oyunu yönlendirebilecek yetenekteki oyuncumuz yine ortanın soluna atılarak etkisiz kılınmıştı. Maxim artık herkesin bildiği bir oyuncu, bu oyuncunun sol açıktan top sürüp gitmesine, oyun düzmesine izin vermezler. Bu oyuncu forvet arkası bölgesinde bir avcı gibi serbest bırakılacak, fırsat kollayacak bir oyuncu. Bunu daha önce de yazdık, bu oyuncu neden orta sol kenarda etkisiz kılınır anlayamıyorum. Karşılaşmada fark ettiyseniz Maxim oyun içinde oyun gereği forvet arkasına geçtiğinde oyunu yönlendirmede ve etkili paslar üretmede neler yaptığını görmüşsünüzdür. Daha önce belirttiğim gibi savunma önüne soldan sağa doğru Sousa, Vetrih ve Rashid’i yerleştirilmeli, önlerinde de Maxim’i serbest oynatılmalıydı. Oyuncu sol kenara oynatılıp etkisiz kılınıyor, sonra da oyundan çıkarılarak küstürülüyor. Yapılacak işlem kolaydı; Sousa üçlü orta alanın soluna çekilmeli, Maxim’de forvet arkasına alınıp serbest bırakılmalıydı. Maxim’i rakip oynatmazsa yerine Jefferson veya Furkan sürülmeli, oyunumuzdaki bocalama da çözülmeliydi. Eğer Maxim kendisi ortanın sol kenarında oynamak istiyorsa yanlış istekte bulunuyor demektir, sorumluluk alıp forvet arkası bölgede oynamalı, diğer taraftan hoca da bu isteğe verimsiz olduğu için göz yummamalı, diğer oyuncuları değerlendirmeli (Jefferson veya Furkan). Yine Denizli karşılaşmasından sonra belirtmiştik; Andrea Sousa orta alanın sağ tarafında sağ açık görevi yapamıyor diye, bu oyuncu savunma önünde ve sol tarafta oynamaya alışmış, savunma önündeki üçlünün sol tarafında oynadığında verimli oluyor, oyuncuyu beceremediği bölgede zorlamanın ne gereği vardı. Pinto’nun oyun sisteminde bu bölgede Enver Cenk, Kenan veya Barış oynayabilir, ama hoca bu oyunculara sonra oyuna alarak oynama fırsatı veriyor, anlaşılan Mirallas’ın cezası bitinceye kadar orta sağ açıkta Sousa’yı izleyeceğiz. Malatya karşılaşması Pinto döneminde gördüğüm en anlamsız oyuncu değişimlerinin yapıldığı karşılaşma oldu. Rakibin önceden iyi gözlenmediği belli, önceden gözlenmeyi geçelim karşılaşma içinde de rakibi çözemedikleri de fazlasıyla belli. Yukarıda belirttiğimiz Maxim ve Sousa’nın oyun içinde yer değişimleri ikinci yarıya başlarken yapılmalıydı, bu yer değişikliğine ek olarak oyundan Kenan çıkarılıp yerine Kozulj alınmalı, Kozulj’a ise rakibin en etkili oyuncusu Adem Büyük’ü tutma görevi verilmeliydi. Rakibin hemen her pozisyonunun içinde olan Adem etkisiz kılınmalıydı. Muhammet çıkarıldığında yerine Felipe alınmalıydı, Maxim oyunda bir süre daha tutulmalıydı, Maxim’in oyundan çıkarılıp Kenan’ın orta sol kenara çekilmesi de aynı Maxim’in orta sol kenarda etkisiz kılındığı gibi Kenan’ında sol kenarda etkisiz kılınmasından başka bir sonuç vermeyecekti. Vetrih’in çıkarılması da diğer bir yanlış karardı. Yapılan değişimlerle takımın orta alanı tam bir kargaşa alanına dönüşmüştü, kim nerede duruyor, ne görev yapıyorlar belirsizdi. Takımda oluşturulan kargaşa sonucu az kalsın rakip gol atacaktı, neyse ki en iyi oyuncumuz Morais çizgi üzerinde golü önledi ve Hatay karşılaşmasından kalan borcunu ödemiş oldu. Gerek Denizli Gerekse Malatya karşılaşmalarını bir kenara bırakalım; düşme tehlikesinde olan

Ankaragücü’nün, Rize’nin ve Gençlerbirliği’nin son haftalardaki diri, hırslı, istekli ve göze hoş görünen oyunlarına bakalım, bir de bizim takımdaki dağınık ve isteksiz oyuna bakalım. Bunlara ek olarak bazı oyuncuların oynatılmayarak, bazılarının oyundan çıkarılarak küstürüldüğü de göz önüne alınırsa takım üzerinde hoca etkisinin anlamı daha iyi anlaşılacaktır. Bütün bunları hoca oyuncuları tanımıyor olarak varsayalım, Başakşehir karşılaşmasına kadar önümüzde iki haftadan uzun süre var, oyuncuları tanımak ve takımı kurgulamak için zaman yeterli olacak mı göreceğiz. Artık hoca değişikliği için zaman geçti, ancak önümüzdeki sezon yeni hoca gerekliliğine karar vermek için önümüzdeki karşılaşmalarla hocayı değerlendirmeyi sürdüreceğiz. Pinto bu arayı iyi değerlendirip takımı toparlayamazsa Denizli ve Malatya karşılaşmaları sonrası gibi hoşnutsuz kalırız. Oysa önceki yazılarımızdaki uyarılara uyulsaydı Malatya’dan dönerken ‘’Malatya Malatya bulunmaz eşin, dünyalara nam saldı ayla güneşin’’ türküsü gibi türküleri söyleyerek dönebilirdik. Başakşehir karşılaşmasından sonra görüşmek üzere hoşça kalın. 24.03.2021