Bu kentte yaşayanların büyük bir çoğunluğu, meskun mahaller dahil her tarafta keyfi silah sıkılmasından illallah ettiğini bilmeyen yok.. Aynı şekilde Havai fişek dahil, gürültü kirliliği konusunda Gaziantep’te yaşayanlar çaresiz bırakıldı. Gece yarıları birkaç kişinin eğlencesi için yüzbinlerce insanın huzurunu bozmaya kimsenin hakkı yok. Nitekim 27 yıldır Haftaya Bakış köşesi yazıyorum, yüzlerce kez bu konulara değindim ama hepsinde bir kere radikal çözüm bulunduğunu yazamadım.. Şimdi Sayın Vali Davut Gül çok radikal bir karar aldı. Para cezası üst limitine ulaştı ve 44 bin lira ceza kesileceğini duyurdu. Bu karar elbette çok önemli. Ama bunları iyi duyurmak gerekir. Aklıma ilk geleni hemen yazayım tabii.. Eğer olabilirse, nasıl ki pandemi nedeniyle araçlarla şehir içinde duyurular yapıldı, hatta Müftülük kanalıyla Cuma namazlarında ve gerektiğinde minarelerden anonslarla vatandaşlar bilgilendirildi. Bu konu için de yapılabilir diye düşünüyorum.. Böylece duymayan kalmaz. İnanın bu çok etki yapar. Biz Sayın Vali’nin bu konuda yanındayız. BU OLAYA SAĞDUYULU YAKLAŞALIM

Çok tartışmalı bir uygulamayı geride bıraktık. Konu 300 fabrikanın açılışı.. Bunların bazılarının uzun yıllar faaliyette oluşu, bazılarının ise yeni gibi gösterilip açılışının yapıldığı.. Aslında hepsi doğru.. Yani aktif olan firmaların yeni açılmadığı. Tek bilgi eksikliği, bu firmaların eskiden beri faaliyette olmasına karşılık gelişerek yenileşme ve büyüme adına yeni yatırımlar yaptığının kamuoyuna duyurulmayışı.. Haliyle aynı isimle listede yer alınca bunun bir kandırmaca olduğu algısının oluşması.
Buna ilk itiraz Can Tuğsuz'dan geldi.. Haklıydı çünkü Çiltuğ olarak 300 fabrika arasında gösterilmişti. Haliyle Can Tuğsuz itiraz etti ve "biz 45 yıllık firmayız" diyerek tepkisini koydu. Buna benzer firmalar vardı ama onlar ses çıkarmadı. Keşke çıkarsalardı. Aslında ortada kötü bir niyetin olmadığına inananlardanım.. Öyle olsaydı koskoca Çiltuğ'u yeni firma gibi listeye yazmazdım. Burada tek eksik böyle durumlarda titiz davranılmaması.. Eğer kendileri dışında başkalarının görüş ve fikrine başvurulsa bunların hiçbirisi olmazdı.. Maalesef Gaziantepte herşeyi ben bilirim hastalığı zirveye ulaştı. Buna karşılık yanlış yapıldığı ortaya çıkınca hemen tepki koyma ve kusuru başkalarına atma uygulamasına geçildi.Dünkü uygulama aynen bunu gösteriyor.. Ben ortada kötü niyet olmadığına, sadece titiz davranılmadığına inanmak istiyorum. Ama bir yanlışlık varsa ki var. O zaman sayın yetkililerin kişileri suçlama yerine hatayı kendilerinde aramaları gerektiğine inanıyorum..ŞEHİR İÇİ ULAŞIMDA TEDBİRLER ALINMALI Kış geliyor trafik ve ulaşımda bazı bölgelerin gözden geçirilmesi lazım. Aksi takdirde her seneki sıkıntıyı fazlasıyla çekeriz. Hasan Kömürcü başkanın dikkatine sunuyorum. Sinyalizasyon sisteminin yanısıra, bazı kavşaklarda araç parklarının özellikle belirli saatlerde sıkıntı yaratmaması için önlemler alınması gerekiyor. Sabah ve akşam yoğunluklarında ışık sürelerinin daha da arttırılması halinde sıkıntı kısmen de olsa azalacaktır. Ama dediğim gibi, kavşaklarda araç parketmelerinin hiç değilse belirli saatlerde önüne geçilmesi halinde hızlı bir akış sağlanacağı kesindir. Umarım harekete geçilir.. NİZİP YOLUNA NURDAĞI DA EKLENDİ Nizip yolunda çok canlar kaybettik. Çok sakatlar verdik, maddi manevi büyük kayıplarımız oldu. Bu yol için geç kalınsa da sonunda harekete geçildi ve çalışmalara başlandı. Aslında çift yol bitene kadar otobandan geçiş sağlanmasını önermiştik ama olmadı. Nihayetinde yol üzerinde çok sayıda köy ve yerleşim yerleri vardı. Yine de bu kadar fazla ölümlü kaza olmazdı diye düşünüyorum. Bu konuda geçtiğimiz günlerde AK Parti Milletvekili Sayın Ali Şahin yolun bitimine 6 kilometre kaldığını açıkladı. Umarım o 6 kilometre bitine kadar ölümlü ve yaralamalı kazalar olmaz.. Aslında Nizip yolu kadar şimdi de Nurdağı yolunda çok kazalar olmaya başladı. Hemen hemen her gün bu ilçenin karayolunda kazalar oluyor. Neden oluyor, sorun nedir tam bilmiyorum. Ama böyle giderse Nurdağı yolu Nizip yolunu geçecek. Burada özellikle Sayın Vali Davut Gül’ün bu yolda yaşanan kazalar için bir ekibe çalışma yaptırarak önlemler konusunda bir rapor hazırlatmasını gerektiğini düşünüyorum.. EKİM AYI GELDİ SAYILIR Geçen hafta yazmış ve Ekim ayının hepimiz için çok kritik geçeceğini dile getirmiş, “Biliyorsunuz ağırlıklı olarak işletmelerin 6 ay ödemesiz alınan kredilerde taksit ödeme zamanı geldi. İkinci dalga korkusu yaşayan kredi borçluları, taksitleri nasıl ödeyeceğini düşünmeye başladı. Malumunuz Hükümet pandeminin ilk aylarında piyasaları canlandırmak için vatandaşları düşük faizli ve ödemesiz dönemleri bulunan kredilere yönlendirmişti. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun verilerine göre, TL kredi hacmi 8 ayda 615 milyar TL arttı. Özellikle kamu bankalarının verdiği temel ihtiyaç ve işletme kredisi paketlerinden nisan ayında yararlananlar için ödemesiz dönem ekim itibarıyla bitiyor. Şimdi ihtiyaç kredisi çeken 7 milyon vatandaş ile Halkbank’ın Esnaf Destek Paketi kapsamında kullandırdığı işletme kredisinden yararlanan 1 milyon esnaf, ekonomide olumlu bir gelişme olmamasına rağmen taksitleri nasıl ödeyeceğini düşünmeye başladı. Üstelik bir yandan faizler artıp krediler de kısıldığı için ikinci dalganın kapıyı çaldığı bugünlerde borcu borçla ödemek de zorlaştı. Yani bu işin içinden nasıl çıkılacak doğrusu merak ediyorum”demiştim. Bu yönde yine sadece GTO Başkanı Tuncay Yıldırım’dan ses geldi. Zaten benden önce bakanlıkla irtibat kurmuş Tuncay bey.. Bir çözüm üretilmesini istiyor ve yoksa durumun gerçekten çok sıkıntı yaratacağını ifade ediyor. Geçtiğimiz günlerde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk kısmen de olsa birşeyler söyledi. Ama önemli olan bunların hayata geçirilmesi. İnşallah yapılır yoksa Türkiye’de olduğu kadar şehrimizde çok sayıda işletme için büyük sıkıntı yaşlar.. İNŞALLAH GELEN GİDENİ ARATMAZGaziantep Üniversitesi Rektörü Ali Gür’ün yerine Arif Özaydın atandı. Hayırlı ve uğurlu olsun.. Sayın Gür’ün bazı konulardaki başarısını asla görmezden gelemem. Ama gereksiz polemiklere girmesi, Rektörlük dışında tamamen siyasete yönelik bir strateji izlemesini hiç hoş karşılamamıştım. Ama son dönemin Türkiyesinde sadece Ali Gür’ün değil, hemen hemen tüm rektörlerin aynı yöntemi denemesi, bilim yuvalarının nasıl bir noktaya getirildiğinin acı bir tablosu olarak önümüzde durduğunu söyleyebilirim. Birde Üniversite içerisinde ayrımcılık ve bazı kesimlerin etkili olmaya başlaması can sıkıyordu. Ayrıntıya girmek istemiyorum, zaten herkes biliyor. Yeni Rektör için Ali Gür’ü sevmeyenler sevinebilir. Sayın Arif Özaydın atanmasa, bu başka bir isim olsa ona da sevinirler.. Biz onlar gibi düşünenlerden değiliz. Bizim için birinci öncelik Üniversitenin bilim yuvası olarak kalmasıdır. Ne din ne ideoloji, ne illegalite, nede siyasetin egemen olmasını isteriz. Ne var ki, bunun önüne geçilemiyor. Sayın Arif Özaydın için şimdilik bir şey söylemeyeceğim. Ama bana gelen bilgiler şimdiden kafamı karıştırdı diyebilirim. Tek temennim “gelen gideni aratır” sözünün gerçek olmaması.. Arif hocanın çalışmalarını izleyip ona göre yazacak ve Üniversitemizin başarısı için olumlu işler yaptığında takdir edecek, yanlış yaptığında ise uyarı görevimizi yapacağız.. HEPİNİZE İYİ HAFTALAR