
LEYLA ÖZEKŞİ
10 Temmuz 2006'dan, 2007'yeNeler yaşanmadı ki..Dün gibi hatırımda olan ve hayatımın hiç bir noktasında aklımdan silinemeyecek bir 10 Temmuz...Aradan tam...
10 Temmuz 2006'dan, 2007'ye
Neler yaşanmadı ki..
Dün gibi hatırımda olan ve hayatımın hiç bir noktasında aklımdan silinemeyecek bir 10 Temmuz...
Aradan tam koca 1 yıl geçti... Koca yıl geçti geçmesine geçti ama, saldırı ile ilgili bir arpa boyu yol bile alınamadı...
10 Temmuz 2006 Saat: 18.35....
Telefonun ucunda annem... "Baban saldırıya uğradı, yetişin"... Gazetede birlikte çalıştığımız abim Serdarla nasıl gittik, ne halde gittik onu net olarak hatırlamıyorum... Sadece annemi sürekli arayıp, durumları hakkında bilgi aldığım... Burç'taki eve ulaşmadan, babamın araçla hastaneye götürüldüğünü, kafasını dayadığı camın tamamen kanla bezendiği, annemin elinde buz dolu olan bez ile kafasını tuttuğu....
Gaziantep Üniversitesi tıp fakültesi acil servisin önünde geldiğimizde, araçtan indirilen babamın, kafasındaki derin açığı, kolunda portakal büyüklüğündeki şişliği, ayağındaki yaraları, bereleri, annemin kan revan içinde olan yüzü, darbelerden morarmış ve şişmiş kolu...
İlk müdahaleler... Yoğun bakım... Ve hastanede bekleyiş...
Ve bütün bunlar yaşanırken, gazeteye gelip aileme yapılan saldırı haberini yazmak... En zoru da buydu sanırım.. Ama profesyonel olmanın gereklerini ve okuyucuya sorumluluğu yerine getirip, doğru haber vermenin bilinci ile tek başıma nasıl yazdığımı hatırlayamadığım "SALDIRI'" haberi... O sırada gelen telefonlar... Babam ve annemin kanlı fotoğraflarını gazeteye basmak..
Babam hastanede yoğun bakımda, annem yara bere içinde hastanedeyken hem de...
Geçmek bilmeyen günler, haftalar...
Jandarmadan, emniyetten gelenler gidenler..
3 gün sonra çizilen robot resimler...
Ziyaretçi akını, telefon trafiği...
'Nasıl olmuş, kim yapmış" soruları...
Bütün bunlar bana unutamayacağım dersler verdi...
O kadar çok şey yaşandı...
O kadar çok şey öğrenildi ki..
Ağrıma gitmişti 4 gün öncesinde Emniyet Müdürü'nün yanına gidip "saldırıya uğrabilirim'lere rağmen harekete geçilmemesi...
Robot resimlerin çizilmesine rağmen "bize bilgi vermiyor" denmesi...
Vali Süleyman Kamçı'nın 10 gün sonra geldiği hastane ziyaretinde durum bilgisi almak ya da olayla ilgili konuşmak yerine, hastane odasının tefrişi hakkında sorular sorup gülerek yorumlar yapması...
İğrenç bir mektup ahlaksızlığı ve buna inanıp alet olanların varlığı..
Hepsinin üzerinden tam 1 yıl geçti...
Ne mi oldu?
Kocaman bir hiç...
Ama öğrettiği o kadar şey vardı bu saldırının...
Herşeyden önce; bu memleketin bizim yaptığımız anlamdaki gazeteciliği hakedip haketmediği arasındaki çelişki..
Herşeyden önce; ne olursa olsun mücadeleyi...
Herşeyden önce; dürüstlüğü... İlkeliği... Dik durmayı... Yola devamı...
Biz yola devam ediyoruz...
Aynı dik duruşumuzla...
O insanlara, o bakışlara, o yazanlara, o çizenlere, o hain planlarını devam ettirenlere inat yola devam ediyoruz...
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.