Malum gazete legal PKK'nın Genel Başkanı ile Brüksel-Washington hattının emri gereği propaganda amaçlı bir röportaj yapmış.

Ne de olsa çeyrek asırdan bu yana Kürt asıllı siyasetçilerin parlatılarak topluma sunulmaları bir realite.

Sözüm ona Genel Başkan öylesine bir cüret kazanmış ki, kemiksiz dili ona ''Iğdır'dan Hatay'a kadar Kürdistan olacak '' dedirtecek kadar çatallanmış.

Çok değil bundan 15-20 yıl öncesine kadar Kürdistan Fırat'tan sonrası yani İran ve Irak sınırına kadar olan ve Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı coğrafi bir bölge olarak tabir ediliyordu.

''Irak'ta başarıldı, Türkiye'de neden olmasın'' düşüncesi Kuzey Irak'taki Güney Kürdistan'a, Türkiye'nin Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgesini Kürdistan'ın ikizi yani Kuzey Kürdistan yaptı.

Aradan geçen 15-20 yıl içinde önceleri ''Kürdistan coğrafi bir tanımdır, bu tanımın siyasi bir maksadı yoktur '' diyenler şimdilerde Batı Kuyrukçuluğunun verdiği cesaretle coğrafi tanımı siyasi tanım haline getirmiş vaziyetteler.

Mesele öylesine çetrefilli bir hal aldı ki, geçmişte Fırat sınırıyla yetinen Türkiye Kürdistanı'nın sınırları Doğu Karadeniz'den, Akdeniz'e kadar uzandı .

Şimdilerde ise Kürdistan Hatay'a kadar inecek ve bütün Güney illerinin sınırları Kürdistan'ın sınırlarını tanımlayacak bir durumda.

Bu kusmuklu düşünceleri üreten, pekte sağlıklı bir ruh halinin bir dışa vurumu olmayan bu karşı hezeyanların sahipleri acaba sınırların mürekkepli kalemle ve masa başında değil, ancak ve ancak kanla ve cephe savaşlarıyla değişeceğini bilmiyorlar mı ?

Türkiye için 18-20 özerk bölge öngörüsünde bulunan bu Hollywood dümbelekleri kendi cüzi iradeleriyle olmayan bir devletin sınırlarına kattıkları bu şehirlerin halkına tercihlerini ve aidiyet eğilimlerini acaba sorma gereği duydular mı ?

Batı emperyalizminin İsrail'den sonra ikinci bir peyki olarak Kürdistan denen ucube kurulduğunda, Türkiye tarafında kalan Kürtlerin akıbetinin ne olacağı acaba beyinlerinde bir yere oturtuldu mu ?

Kaldı ki, Kürdistan adıyla servise çalışılan Doğu ve Güney doğu Anadolu bölgesinde sadece Kürtler mi yaşıyor ?

Türkler,Araplar,Zazalar ve diğer etnik ve dinsel toplumların siyasi tercihleri ve aidiyet algıları ne olacak ?

Irak,Suriye ve İran derken savaş tamtamlarının daha sert mesajlar içerdiği ve puslu havanın bir adım ötesi için pekte iyimser mesajlar vermeyen bu süreci Batı Dünyasının penceresinden okuyanlar '' Kürt sorunu Türkiye'yi de aşan bir sorundur '' kehanetiyle, ''Bölgedeki dengeler hangi halkı nereye sürükler, etnik ve mezhep savaşları gibi riskli meseleler ne getirir ne götürür kestirmek zor'' derken bu sözlerin mealinde: Kürt kartının şiddete yatkın tarafıyla, bıçak sırtındaki Türkiye'nin biraz da zorlamaya dayalı bir mecburiyete mahkum edileceğinin ifadesi var.

Bütün bunlara karşın ; Kürt ekip, Kürt biçen, Kürtçülüğü siyasete tahvil ederek Kürtleri sağımlık bir inek haline getiren ve bu yolla mevki ve makam kazanan siyasetin yalancı pehlivanlarına ve onların dümen suyuna kapılarak edep dışı rüyalar görenlere üç şeyi hatırlatıyoruz.

1 ) ABD başta olmak üzere Batılı canilerin ve Hristiyan-Evangelist çetelerin ilanihaye sizin arkanızda durma garantisi yok. 2) Emperyalizmin BDP ile beraber ara roller vererek taltif ettiği AKP ve Recep Tayyip ERDOĞAN gibi bir BOP bekçisinin size sonsuza kadar payandalık etme şansını kaybedebilirsiniz. 3) Türk milletinin sonsuza kadar sağ duyulu, itidalli ve sabırla taçlandırılmış davranış metotlarına zorlanması beklenemez.