Demokrasinin ayak sesleri okullardan yükselir, aydınlığın şavkı öğretmenlerin zeka dolu bakışlarıyla hüküm bulur.

Üniversiteler aklı ve bilimi egemen kılan, geleceğin toplumunu inşa etmek üzere kurulan ilim ve irfan yuvalarıdır yada öyle olmalıdır.

Mardin'de bir üniversite var, Artuklu beyleri mezarlarından kalkıp bir görseler, isimleriyle anılan bir bilim yuvasının bilimin dışında nelere hizmet ettiğini.

Devlete ve devleti oluşturan başlangıç ilkeleriyle ona ruh ve mana veren felsefeye kafa tutma yeri adeta.

Bölücülüğün ve gericiliğin tavan yaptığı, Türk Milli Eğitimi içinde kurtarılmış bir bölge gibi.

Kurulduğu tarihten bu yana sabıka dosyası giderek kabaran bu üniversite, bölgeyi Türkiye'den koparmaya yönelik meşum bir planın programına dahil.

'Cumhuriyet hatalarıyla yüzleşiyor' diyen Rektör Serdar Bedii Omay bir adım daha atarak 'Risale-i Nur ve Said-i Nursi Enstitüsü'nü kuruyor. Proje tamamlandıktan sonra YÖK'e gönderileceği bildirilen üniversite, dönüştürülmeye çalışılan Cumhuriyet karşıtı faaliyetlerin odağında.

6-8 Nisan 2012 tarihleri arasında aynı üniversitede düzenlenen Münazarat Sempozyumu'nda Said-i Nursi'nin 'Kürt Reçetesi' tartışıldı.

Rektörün açılış konuşmasına salonu Türkçe, Kürtçe ve Arapça selamıyla başlayan etkinlik kapsamındaki salon düzeni haremlik ve selamlık olarak dizayn edilmişti.

1) Kimlik ve Dil Politikaları 2) Milliyet Fikri ve Kürt Meselesi 3) Ulus Devlet ve adem-i merkeziyetçilik,

Gibi konularda sunulan bildirilerle şov üstüne şov yapılan aynı üniversitenin Rektör Yardımcısı Kadri Yıldırım, kurulması proje aşamasındaki Enstitü ve düzenlenen etkinlikle ilgili olarak; 'Said-i Nursi ve eserleri maalesef toplum tarafından arzulanan şekilde bilinmiyor. Bu eksikliğin üniversitelerin bünyelerinde kurulacak enstitülerle giderilmesinin en sağlıklı yol olduğunu düşünüyoruz.' Açıklamasında bulunuyor.

Saidi Nursi'yi kutsamaya buradan bir kürt peygamberi ihdas etmeye matuf bu örgütlü ve planlı eylemlerin bir adım ötesinde Risale-i Nur'u Kuran-ı Kerim'in alternatifi olarak topluma sunma çaba ve gayretleri var.

Konuyla ilgili olarak görüşlerine başvurulan Prof. Dr. Zekeriya Beyaz son kitabı 'Saidi Nursi ve Nurculuk' adlı kitabına, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun Risale-i Nur ve Nurculuğun İslama aykırı olduğuna dair verdiği kararı yayınladığına özellikle dikkat çekiyor.

Kaldı ki, yola çıkış öyküsü Said-i Kürdi adıyla başlayan, daha sonra Said-i Nursi olarak lanse edilmek isteyen gerici ve bölücü başı, Türkiye işgalin ağırlığı altında ezilirken İngilizlerin gizli planlarında önemli roller üstlendi.

Türkler Anadolu coğrafyasında kanı ve canı pahasına bu son Haçlı saldırısına direnirken Said-i Kürdi ve avanesi İngiliz planlarına uygun olarak örgütlenen Kürt-Teali Cemiyeti'nin kurucuları arasında yer aldı.

İşte o Said-i Nursi'nin Müslümanlığı, Türk ve Müslüman yurdunu bölüşmek üzere işgal eden Emperyalist- Haçlı ordularıyla işbirliğinde bir beis görmeyen o emsalsiz Müslümanlıktır. Tabiki bunun adı Müslümanlık değil bölücü- işgalci ittifakıdır.

'Cumhuriyet hatalarıyla yüzleşiyor' diyen kendinden menkul Rektör Serdar Bedii Omay, okyanus ötesine ait birimlerden aldığı emir ve telkinlerle bölücülüğe ve gericiliğe bir islam elbisesi giydirerek nihai amacı kamufle etmeye yöneliyor.

Artuklu Üniversitesi'ndeki bu sinsi faaliyetler devlet eliyle yapılan devlet düşmanlığının en açık ve bariz manzaralarıdır.

Saidi-i Nursi aklanmaya çalışırken, Cumhuriyet ve devrimler ise vicdanlarda mahkum ediliyor.

İngiliz işbirlikçisi Said-i Nursi'den sonra Yunan işbirlikçisi Çerkez Ethem'e de iade-i itibar istenilen bu günlerde, herhalde Türk Milletinin gönlünden ve yüreğinden silinmek istenen, itibarsızlaştırılarak tasfiye edilmesi hedeflenen kişi muhtemelen Türklerin ruh ve fikir babası Mustafa Kemal ve Milli Kurtuluş Savaşı süreci olacaktır.

Devlet mekanizmalarını kullanarak rejimi ve Cumhuriyeti sorgulayan, devlet olanaklarıyla Kemalist devrimi tahrifata yönelen hançer elbette Artuklu Üniversitesi'yle sınırlı değil.

Kamufle edilen ve yer yer başarısızlığa uğrayan bu faaliyet sahaları Türk Milletinin hafızasında ve zihin atlasındaki yerini almaktadır.

90 yıl önce İngilizlere ajanlıkta bulunan ve Kürt isyanlarını örgütleyen Said-i Nursi'yi de aynı yolu izleyen CHP'deki TR-705'ide, İngiltere parlamentosunda 'Kürtlere 100 yıllık bir sözünüz var' diyerek İngilizlerden bir Kürt devleti dilenen Selahattin Demirtaşı'da bir yerlere not ettik.