Dünya ve ülkemiz Covid-19 pandemik salgını nedeni ile gerek ekonomik ve gerekse de sosyolojik anlamda zor günler geçiriyor ve geçirmeye de devam edecek gibi görünüyor. Bu gibi dünya genelinde etkili olan pandemik hastalıklar özellikle de orta ve dar gelirli insanları etkiliyor ve ekonomideki zaten dengesiz olan gelir dağılımının ve zengin ile fakir arasındaki makasın daha da açılmasına ve kırılgan bir yapı kazanmasına neden oluyor. Bu gibi zorlu durumlarda özellikle de küçük ve orta ölçekli yatırımcılar için Küçükbaş Hayvancılık daha da önem kazanıyor. Kendi işinin patronu olmak isteyen, şehirlerde fabrikalarda zor şartlar altında asgari ücretle yaşam mücadelesi veren dar gelirli işçiler için çok değerli fırsatlar sunabiliyor. Şöyle ki;Küçükbaş hayvancılık yani Koyun ve Keçi besleme temelde meraya dayalı bir besleme sistemidir. Hayvanlarınızı yılın 8-9 ayı neredeyse bedava denilebilecek bir besleme sistemi ile merada otlatarak besleyebilir ve hayvan besleme de en önemli girdi kaynağı olan yem maliyetlerinizi minimize ederek elde edilecek kar marjınızı maksimize edebilirsiniz. Koyun ve keçi ırkları bakımından ülkemiz büyükbaş genetik kaynaklarına göre çok daha üstün bir yapıya sahiptir. Koyun ırklarımız; İvesi, Sakız, Kıvırcık, Merinos, Ak Karaman, Mor Karaman, Kangal ve diğer ırklar da dahil olmak üzere dünya genelindeki koyun ırkları ile bir çok verim yönünden başarı ile rekabet edebilecek özelliklere sahiptirler. Ayrıca ithal edilen koyun ırklarına göre adaptasyon özellikleri çok daha gelişmiş ve çok önemli bir avantaj sağlamaktadır.Keçi ırklarımızdan; Kilis, Damaskus (Şami), Ankara ve Kıl Keçisi gibi ırklarda yine özellikle adaptasyon yönleri ön planda olan ayrıca gerek döl ve gerekse de süt verimi gibi özellikleri bakımından dünya genelindeki diğer ırklarla rekabet edebilen bazı verim özelliklerine sahiptirler. Maalesef Büyükbaş hayvan ırklarımızda bu üstün özellikler neredeyse yok olmak üzere ve hatta yok olmuş, ülkemiz büyükbaş hayvan besleme sistemi neredeyse yurt dışına bağımlı ve mecbur kalmış durumdadır. Ülkemizde küçükbaş hayvan beslemek isteyen bir yatırımcı Türk Lirası ile bu yatırımını rahatlıkla yapabilmekte iken büyükbaş hayvancılık yapmak isteyen bir yatırımcı genel olarak Avrupa veya Güney Amerika ırklarına yönelmek yani Amerikan Doları (USD) ve Euro gibi para birimlerini kullanmak durumundadır. Bu da mevcut ekonomik durumda riskleri daha da artırmaktadır.Küçükbaş hayvan barınakları büyükbaş hayvan barınaklarına kıyasla çok daha basit ve ekonomik malzemelerle inşa edilebildiği için ve hayvan başına birim alan açısından çok daha az gereksinimler olduğundan yatırım maliyetleri düşüktür. Ülkemizde hayvancılık yatırımları incelendiğinde yatırımcının yaptığı hataların başında işletme inşaat giderlerinde gereğinden fazla lükse kaçılması nedeni ile çok yüksek bedeller ödenerek yapılması neticesinde işletme sermayesinin tüketilmesi sonucu yaşanılan problemler olduğu göze çarpmaktadır.Küçükbaş hayvan beslemede kullanılan kaba yemler (Buğday Samanı, Yonca Kuru Otu, Mercimek Samanı vb), Kesif Yemler (Süt ve Besi Fabrika Yemleri, Arpa, Mısır, Buğday Kepeği ve Küspeler) neredeyse hepsi ülkemizde yetiştiriciliği yapılan ve kolaylıkla temin edilebilir kaynaklardır. Bu yönden de küçükbaş hayvan besleme daha ekonomik ve risk yönetimi daha kolay bir uygulamadır.Küçükbaş hayvanların döngüleri de büyükbaş hayvanlara oranla daha kısadır. Örneğin; bir koyun veya keçinin gebelik süresi yaklaşık 155 gün iken bu süre sığırlarda yaklaşık 280 gündür. Bir koyun veya keçiden 2 yılda yaklaşık 3 kez yavru alabiliyorken ve ortalama her doğumda 2 yavru alabiliyorken, bir sığırdan ortalama ülkemiz koşullarında yaklaşık 14-15 ayda bir yavru elde edilmekte bu da neredeyse her defasında tek yavru olmaktadır.Ayrıca ülkemiz iklim koşulları ve bitki örtüsü incelendiğinde küçükbaş hayvancılığa daha uygun özellikler taşıdığı ve maalesef büyükbaş hayvancılık için bir çok bölgemizin uygun olmadığı da net bir şekilde ortadadır.Küçükbaş hayvanlardan elde edilen et, süt ve süt ürünleri de büyükbaş hayvanlardan elde edilen ürünlere göre daha yüksek fiyatlara ve daha kolay alıcı bulmaktadır. Tüm bu artı özellikler incelendiğinde özellikle dar gelirli insanlarımızın ve yeni yatırımcıların küçükbaş hayvan besleme seçeneğini değerlendirmeleri oldukça mantıklı görünmektedir.Bizimde Zooteknistler (Hayvan Besleme Uzmanları) olarak vazifelerimizden birisi ülkemiz hayvancılığının bir adım daha öteye gidebilmesi için yetiştirici ve yatırımcılara destek olmaktır.Bu konuda bana her zaman ulaşabilir ve istediğiniz her konuda yardım isteyebilirsiniz. Yardımcı olmaktan zevk duyarım.