Tüm yaşamımız artık KORONAVİRÜS’e endekslendi.. Sabah koronayla kalkıyor, gece virüsle yatıyoruz.. Sakınıyoruz, uyarıyoruz, tembihler ediyoruz.. Sokağa çıkmaya korkar hale gelmiş, kendimizi izole etme kararı almışsak bile, yine de çıkanların ve izole etmeyenlerin sağlıklarından endişe ediyoruz..

Mutlaka okumuşsunuzdur.. Geçen haftaki yazmış ve “Ülke olarak zor günler geçiriyoruz.. Herkesin kendine göre derdi var elbette.. Ama geneline baktığımızda üç aşağı beş yukarı hepimizin sorunu birbirine benzer.. Son gelişmeler ve kararlar gösterdi ki, “Tırnağın varsa başını kaşı” Yani, eğer elinde imkan varsa önce kendi işini gör, kendi sorununu çöz, mümkünse kendi yağında kavrul..

İyi de olmuyor işte.. Bize diyorlar ki “Evde kal, sokağa çıkma” Tamam evde kalalım, hatta evi home ofis yapalım.. Peki yaptık ve eve çekildik.. İyi de bu çark nasıl dönecek.. Geliri nasıl sağlayacağız.. Tahsilatı nasıl yapacağız.. Sigortamızı, vergi borcumuzu, kredi kartımızı, bankaya ödemelerimizi çalışan personelin maaşını, doğalgazımızı, elektrik ve su paramızı hatta kiramızı nasıl ödeyeceğiz.. Bıraktık yeme içme derdini bir kenara, işimiz gereği boyamızı, kağıdımızı, kalıbımızı nasıl alacağız.. Çeki senedi nasıl ödeyeceğiz? Bu sadece bizim işimizin sorunu.. Ama hemen hemen esnafın durumu da aynı.. AVM’ler, Lokantalar, restoranlar, cafeler, berberler, küçük sanayi ve KOBİ’lerde bu sıkıntıları yaşıyor.. Sadece “Kapat ve evine çekil” diyorlar.. Fabrikalar için de geçerli bu durum.. Onlar da yüzlerce binlerce işçiyi evlerine göndermek zorunda.. O işçiler ne yapacak, şimdi bazı firmalar ellerine biner lira verip gönderiyor, ama çözüm mü bu.. Fabrikalara ve özel sektöre işçi çıkartmayıp devlet desteği sağlanacağı söylenebilirdi mesela” demiştik..

YAZILI KAĞIT BASKILARA ARA VERDİK

Bir haftada ne değişti dersek, elbette farklı kararlar alındı. Ama ekonomik yönlü çözümler yeterli olmadı. Sokağa çıkma yasağı uygulanmadı.. Çünkü bununla ilgili çok ciddi alt yapı hazırlığı yoktu.. Yukarıda da bahsettiğim gibi, çalışan insanlara ekonomik çözümler sağlanamadı, imkanlar sunulamadı.. Kredi tavsiyesinin gerçekleşmemesi için akıl almaz zorluklar sunuldu. Haliyle asıl ihtiyacı olanlar çalışmalarına devam etmek zorunda bırakıldı.. Biz yerel gazeteler olarak kağıt baskılı yayınlara ara verdik. Basın İlan Kurumu kararıyla Gaziantep’te resmi ilan alan 14 gazeteden her gün sırasıyla sadece 2 gazetenin yayın uygulamasına geçildi.. Bugün yayın sırası bizde, gazetemizi bayilerden alabilirsiniz.. Değişim sadece basın sektöründe olmadı tabii.. Yasaklar peşpeşe geldi.. Son olarak şehre giriş çıkışlar kontrole alındı.. Yani şehir bir nevi karantinaya alındı.. Ama hayat filan durmadı.. Fabrikalar çalışmasını sürdürdü, esnaf dükkanını açtı, Küçük sanayide faaliyet devam etti. Cadde ve sokaklarda insan kalabalıkları azalsa da canlılık durmadı. PTT ve banka önlerinde kuyruklar çoğaldı. 65 yaş ve üstü insanlar yasak yüzünden maaşlarını almakta zorlandı, hatta horlandı, kimse yardımcı olmadı.. Olanlar hakkında da kurum içinde soruşturma açıldı.. Bu da çok ciddi bir altyapısızlığı ve haksızlığı ortaya çıkardı.. Toplumun önüne sanki koronavirüs’lü gibi atılan 65 yaş üstündeki abilerimiz, babalarımız, amcalarımız, annelerimiz, saygıdeğer büyüklerimize, dinimize, töremize, gelenek ve göreneklerimize yakışmayan davranışlar içine girildi..

HASTANELERDEKİ DOKTOR VE PERSONELİ UNUTMAYALIM

Elbette bir de işin sağlık yönü var.. Hastaneler adeta girenin hastalığı kapma yerine dönüştü. Doktorlarımız, hemşire ve sağlık personelinin özverili çalışmalarına karşın, onları koruma adına yetersiz kalındı.. Hatta bu insanlarımıza korunma amaçlı testler bile yapılmadığı iddiası kafamızı karıştırdı.. Belki de yapıldıysa bile çok azı bundan faydalanabildi.. Eldiven, maske ve koruyucu kıyafet eksikliği ciddi sıkıntı yarattı.. Gaziantep’e yeterli sayıda gelmeyen test ve kit’lerin yetersizliği yüzünden çok insan günlerce tedirginlik yaşadı ve bu durum hala devam ediyor.. Birde kit çubuklarının bir kısmının arızalı olduğu iddiası, yapılan testlerin sonucunda pozitif değerlere sahip insanların negatif çıktığı iddiaları ciddi bir kargaşa yarattı.. Özel hastanelerin bazıları risk almamak için hastalarını devlet hastanelerine göndermek istemeleri ciddi tartışma yarattı.

FATMA ŞAHİN’E SÖYLEDİM

Bu konuda Sayın Fatma Şahin’e, Telekonferanslı basın toplantısında durumu anlattım ve “lütfen sağlık çalışanlarının durumlarıyla ilgilenin, hatta birebir görüşün, sorunları çözüm açısından çok faydalı olacaktır. Ciddi manada sıkıntı yaşanıyor” dedim. Sağolsun hemen Vali bey ile görüşüp ilgileneceklerini söyledi.. Nitekim ilk adımlar atıldı ve sağlık personelleriyle doktorlarımızın evlerine gitme yerine otellerde konaklama girişimleri başlatıldı.. Gönül seferberliği de önemli bir adım sayıldı..

TEST İŞİ ÖYLE KOLAY OLMUYOR

Biliyorsunuz, Koronavirüs testi, Gaziantep’te Ersin Arslan devlet hastanesinin yanıbaşında Halk Sağlığı Laboratuvarında yapılıyor.. Önce Ankara, sonra Adana ve en sonunda şehrimizde yapılmasına karar verilen testin sonuçlanması zaman aldığından testi yaptıran kişinin izolasyon kurallarına uyarak test sonuçlarını beklemesi gerekiyor. Sağlık çalışanları ve otoriteler tarafından ne söyleniyorsa uyulmalı, çünkü artık aktif bir salgın yaşıyoruz. Bulaşma zincirini kırmamız için de bu testlerin yapılması gerekli. Ama bu bir gerçek ki, test yaptırma şansımız çok az.. Sadece hastalığı ilerleyen kişilere öncelik tanınıyor..Hastanede hastaların tedavi sürecinde görev alan doktor ve sağlık çalışanlarının yanısıra, Testi yapan kişilerin, çok özel şartlarda, özel kişisel koruyucu ekipman giyerek, sıkı önlemler altında yapması gerekiyor. Örneğin burundan veya genizden sürüntü çubuklarıyla alınan örnekler, kapalı ortamlarda, çok dikkatli bir şekilde taşınıp laboratuvarda test ediliyor.. Birkaç aşamalı bir test ve çok steril, kimseye bulaştırmayacak şekilde çalışan teknikerler FFP3/N95 maske, bone, gözlük, eldiven ve bulaşmayı önleyici kıyafetler giyerek, kısıtlı kişilerin erişimi olduğu laboratuvarlarda çalışıyor. Haliyle büyük emek harcanan bu işlemler, halk sağlığı laboratuvarlarında üst düzey güvenlik önlemleri alınarak bu testler yapılıyor.

VALİ DAVUT GÜL İLE FATMA ŞAHİN İYİ BİR İKİLİ OLDU

Şunu mutlaka belirtmeliyim.. Bir şehrin Valisi ile Büyükşehir Belediye Başkanı ve diğer yöneticileri uyum içinde olursa, o şehirde sorunlar çözüme ulaştırılmada kolaylaşır.. Gördüğüm şu ki, Gaziantep Valisi Davut Gül ile Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin çok iyi bir ikili oldular.. Vali’nin vatandaşlarla iyi bir ilişkiye girmesi, sosyal medya olayındaki hassasiyeti, Fatma Şahin’in en küçük bir sorunu bile çözme adına ortak hareket etme kabiliyeti, Gaziantep’te üst düzeyin sorun çözmedeki performansını yükseltiyor.. Bu birliktelik aynı zamanda kurumlara da yansıyor. İlçe belediyeleri, Üniversiteler, Yargı, Emniyet, Jandarma, Kaymakamlar, Milli Eğitim, özel sektör, iş ve sanayi dünyası, Kobiler, esnaf ve işçi kesimiyle tarıma yönelik faaliyet sürdüren herkesi olumlu yönde etkiliyor.. Tabii biz basın sektörünü de bunlara dahil etmeliyim.. Tüm bunlara karşın, gazete olarak eksikleri dile getirecek, eleştirilecek noktalarda öneri ve tavsiyelerle misyonumuzu sürdüreceğiz.. İyi yapılan herşeyi şimdi olduğu gibi görmezden gelmeyecek, yiğit’in hakkını yiğide vereceğiz..

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR