SANKO Üniversitesi Hastanesi Acil Tıp Uzmanı da olan Dr. Öğr. Üyesi Yılmaz, ateş, öksürük ve nefes alıp vermede zorluk şikayetleri olanların tıbbi bakım için erken başvuru yapması gerektiğini kaydetti. Bu belirtileri olanların mutlaka maske takarak evden çıkması gerektiğine dikkat çeken Dr. Öğretim Üyesi Yılmaz, “Eğer kendiniz sağlık kuruluşuna başvuramayacak kadar kötüyseniz evde kalın, acil tıbbi yardım isteyip, durumunuzu bildirin” uyarısını yaptı. Koronavirüs ile enfekte olan biri öksürdüğünde veya nefes verdiğinde, enfekte damlacıkları serbest bıraktığının altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Yılmaz, “Bu damlacıkların çoğu masa veya telefon gibi yakındaki yüzeylere ve nesnelere düşer. İnsanlar, bu yüzeylere veya nesnelere temas edip sonra gözlerine, burunlarına veya ağız bölgelerine dokunduklarında bu virüsü alabilirler” ifadelerine yer verdi. Dr. Öğr. Üyesi Yılmaz, “Ayrıca koronavirüs ile enfekte olan bir kişiye bir metreden daha yakın duruyorlar ise o kişi öksürdüğünde ya da nefes verdiğinde damlacıkları solunum yolu ile alabilirler” şeklinde konuştu.YAŞLA BİRLİKTE RİSK ARTIYORKoronavirüsün gribe benzer şekilde yayıldığını vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Yılmaz, şunları kaydetti “Çoğu kişi koronavirüs ile enfekte olduğunda hafif semptomlar yaşar ve iyileşir. Ancak, bazı kişilerde ciddi hastalık belirtileri ortaya çıkabilir ve hastane bakımı gerekebilir. Ciddi hastalık riski yaşla birlikte artar. 40 yaşın üzerindeki insanlar daha fazla risk altındadır. Bağışıklık sistemi zayıflamış kişiler, diyabet, kalp ve akciğer hastalığı olan kişiler ciddi hastalıklara karşı daha savunmasızdır. Virüs barındıran kişilerin bazılarında hiçbir şikâyet olmayabilir (asemptomatik hasta) ve bu kişiler enfeksiyonu başkalarına bulaştırabilir.”BASİT YOLLA ÖNLENEBİLİR“Düşük maliyetli tedbirler, işyerinizde soğuk algınlığı gibi enfeksiyonların yayılmasını önlemeye yardımcı olacaktır” diyen Dr. Öğr. Üyesi Yılmaz, işverenlerin bu önlemleri virüs çalıştıkları yere ulaşmadan önce almaya başlamaları gerektiğine vurgu yaptı. Bu sayede hastalık nedeniyle kaybedilen iş günlerinin azaltılabileceğini ve hastalığın yayılmasının durdurulabileceğini veya yavaşlatılabileceğini anlatan Dr. Öğr. Üyesi Yılmaz, uyarılarını şöyle sıraladı: “İşyerlerinin temiz ve hijyenik olduğundan emin olmak gerekir. İş yerinde yüzeylerin, masaların, sehpaların, klavyelerin, kapı tokmaklarının, telefonların, elektrik düğmelerinin düzenli olarak dezenfeksiyonu sağlanmalıdır. Çünkü çalışanlar ve müşteriler tarafından dokunulan yüzeylerdeki kirlenme koronavirüsün yayılmasının ana yoludur. Düzenli aralıklarla kapsamlı el yıkama (su ve sabun ile) yapılması teşvik edilmelidir. El yıkama virüsü öldürür ve yayılmasını önler. El dezenfektanlarının belirli yerlere konulması ve bunların kontrol edilerek yenilenmesi sağlanmalıdır. Ortamların iyi havalandırılmasına dikkat edilmelidir. İş yerlerinde maske ve kâğıt mendil bulundurulmalıdır. Burnu akan ya da öksüren biri geldiğinde hemen ona maske ya da mendil verilmelidir.”MASKE HANGİ DURUMLARDA TAKILMALIDIR?Sağlıklı kişilerin şüpheli koronavirüs enfeksiyonu olan bir kişiye bakıyorsa maske takması gerektiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Yılmaz, şöyle devam etti: “Öksürme ve hapşırma varsa maske takmak gerekir. Maske takmadan önce, eller alkol bazlı dezenfektanlar ile ovulmalı veya sabun ve su ile temizlenmeli. Maske ağız ve burnu tümüyle örtmeli, yüz ile maske arasında boşluk olmamalı. Kullanırken maskeye dokunulmamalı, dokunulduğunda eller alkol bazlı el dezenfektanları veya sabun ve su ile temizlenmeli. Maske nemli olduğu anda yenisiyle değiştirilmeli ve tek kullanımlık maskeler tekrar kullanılmamalı. Maske çıkarılırken arkadan çıkarılmalı (maskenin önüne dokunulmamalı), çıkarılan maske hemen kapalı bir kutuya atılmalı, eller alkol bazlı el dezenfektanları ile ovulmalı veya sabun ve su ile yıkanarak temizlenmeli, gözlere, buruna ve ağıza dokunmaktan kaçınılmalı.”