Hey güzel Ülkem hey...Yine ortalık uzman doldu. Televizyonlar ne konuştuğunu kendisinin dahi bilmediği insanlar kaynıyor. Avukat ruh sağlığı anlatıyor, ruh sağlığı uzmanı hukuk dersi veriyor. Hiç bir şey bilmeyen sistem sorunu diyor. Muhalefet iktidarı suçluyor, sosyete töre diyor. Gelenekselciler başka şeyler konuşuyor. Hele bir de hayatında cezaevinin yanından geçmemiş adamlar cezaevleri hakkında konuşuyor ya güler misin ağlar mısın bilemedim. Yav arkadaş madem bu kadar iyi biliyorsunuz da bu zamana kadar neden sesiniz çıkmadı. Siz de biliyorsunuz üç gün sonra hepiniz susacak Emine'yi ve kızını unutacaksınız ta ki bir başka Emine'nin başına bir şey gelene kadar. Bu mesele ne töre ne ahlak ne de hukuk meselesidir. Bu mesele başta ruh sağlığı meselesi sonra hepsinin meselesidir.Boşanırken erkeği sağılacak inek gibi gören boşanma avukatlarının tutumunu mu ele alalım, Süresiz nafakanın erkeklerde yarattığı ekonomik ve psikolojik sorunlara mı el atalım. Yaşadığı şiddet veya başka nedenlerle boşanma kararı almış kadına maddi destek sağlayan bir sosyal yardım sistemi olmayışından çocukları ile ilgilenmek yerine bir iş bulmak zorunda oluşuna mı yoksa bu sürecin en masumları olan çocukların yalnız bırakılmasına mı dertlenelim.Töre denen illet tuzağa, maalesef genç nesilin de düştüğünü göre göre bunların eğitilme(me)sini mi konuşalım, yoksa şiddet yanlısı olanların toplumda ne kadar sevildiğini mi tartışalım.80 li yıllarda filmlerde cezaevinde yatmış adamların çıkınca zengin olduğu, güçlü olduğu herkesin ona saygı duyduğu anlatıldı. İnsanlar mafyacılığa şiddete kırmaya dökmeye kesmeye biçmeye özendirildi. Ortalık Tatar Ramazan hayranlarından geçilmiyordu. Kadirizm diye bir olgunun tartışıldığı zamanlar çok gerilerde değiller. Filmler furyası bitince diziler başladı. Her bölümde onlarca adam öldürenlerin toplumda ne kadar saygın yerler edindiği gösterildi. Bizim gençliğimizde güçlü bir figür olduğu için ya da sırf tabancayı rahat rahat beline takmak için asker polis olan/olmak isteyen gençler gördük. Böyle bir süreçten geçmiş bir neslin ruh sağlığının düzgün olmasını mı bekliyorsunuz. O dönemleri yaşayan bir çok genç mesleği, tahsili ekonomik durumu ne olursa olsun bir şekilde şiddet yanlısı olmuş, zihinleri şiddet ve kan ile dolmuştur. Şimdi kalkmış o kadar rahat bir şekilde naralar atıyoruz ki, içimizdeki şiddeti kusarcasına, içimizdeki şiddeti yönlendirecek bir hedef tahtası bulmuşcasına,'o adam elime bir geçerse''o adamı cezaevinde şöyle yapmalı'Ali Baba ve kırk haramilerde olduğu gibi hep bir ağızdan bağırıyoruz: 'asmak lazım kesmek lazım'... Astık veya kestik, kırk katır mı kırk satır mı diye sorduk. Sonra.... Ya sonra ne olacak. Çöplük orda duruyor biz çöplüğe yeni çöp atmayalım, eskisine de dokunmayalım çöplük alanı ıslah etmeyelim ama koku da gelmesin.Öyle değil işte, mevzuyu salt ahlak veya erkek şiddeti olarak yorumlarsanız yıllardır olduğu gibi bir arpa boyu yol gidemezsiniz. Çünkü koku her yerden hissediliyor. Parfüm sıkarak bu kokuya engel olamazsınız.Sonuç olarak, Yukarıda saydığım sorunlar çözülmeden değişen hiç bir şey olmayacak.-Evlenmeden önce psikolojik bir teste, terapiye ya da ne bileyim bir çalışmaya tabi tutulmadan kimsenin evlenmesine izin verilmemelidir. -Herkesin bir aile hekimi olduğu gibi bir danışmanı olmalı ve belli aralıklarla mutlaka görüşmeler yapılmalı. Tabi bu aile danışmanları ilgisiz alakasız bölümlerden mezun olup eline sertifika tutuşturulanlar değil gerçekten mesleği bu iş olan profesyonel kişiler olmalı aksi takdirde daha da vahim sonuçlar doğurabilir. -Ceza yasası gözden geçirilmeli, cezaevleri gerçekten cezaevi olmalı; insan hakları temelinde tüm hükümlü tutuklulara verilen bazı haklardan ciddi derecede mahrum bırakılmalı. Cezaevi bu tip vakalar için 'ezaevi' olmalıdır. Konuşacak yazacak daha bir çok nokta var bu konularda. -Karar vericiler bir an önce multi disiplinler bir yaklaşımla sorunu ele almalı ve gerekli adımlar atılmalıdır. Yoksa daha çok Emineler için ağlamaya devam ederiz.Evet sevgili kardeşim Ahmet YAVUZ çok güzel tespitlerde bulunmuş, pis kokuları parfüm sıkarak engelleyemeyiz.Kanunlar yasalar, madem çok tutuluyor töreler bir kadına el kalkarken bin defa düşündürmeli, kimsenin yaptığı yanına kar kalmamalı.