Yine bir kurban bayramına giriyoruz. Ve özellikle diğer bayramlar bir yana kurban bayramlarında bir başka ruh haline girerim. Empati yaparım. Küçüklüğümüzden beri yaşayıp gördüklerimizi aklıma getiririm hep. Annemizin içeriye koku gelmesin diyerek camları kapatışını, babamızın kafasını yere sessizce eğmesini nasıl unutabilirim. Sonra evlenip çoluk çocuk sahibi olduğumuzda Serdar ve Leyla’nın büyümeye başladıktan sonraki bakışlarını, eşimle benim çaresizce onlara farklı şeyler anlatma telaşına girmemizi unutabilir miyiz? Zordur bayramda kurban kesememek. Zordur komşudan gelen kebap kokusunu genzinizde hissetmek. DURUMUMUZ İYİ OLSA BİLDİĞİM FAKİRLERİ BAYRAMDA ÖKSÜZ BIRAKMAZDIM Bana sorarsanız, Kurban Bayramının en dramatik yanı olarak, 1- Kurban kesememek 2- Evinde et görememek 3- komşuda kebap yapılırken o duman kokusunu koklamayı gösteririm… Çünkü hayatta bana en zor gelen bu ortamlardır. Yaşamayan bilemez elbette. Bu hayatta çocuğunuzun gözünüzün içine bakması kadar zor bir olay yoktur. Ben yaşadım hepsini. Onun için özellikle kurban bayramları geldiğinde aklıma yaşadıklarım ve gördüklerim gelir. Şahsen durumum iyi olsa bildiğim tanıdığım birçok fakirin kurbanını alır, o evlerdeki anne babayı değil, sadece çocukları sevindiririm. YARDIMLAR GERÇEK ADRESLERİNE GİTMELİ Şu anda ülkemizde fakirlik inanılmaz şekilde büyüyor. Geçim sıkıntısı yaşayanların sayısı tahmin edilemez noktada. Burada tanıdığım hayırseverlere, yardım edecekleri fakirleri tespit konusunda destek oluyorum elbette. Bildiğim gördüğüm var, ama o kadar az ki bu yardım eden bildiklerim. Elbette çok sayıda hayırsever olduğuna inanıyorum. Yardım kuruluşları da var elbette. Daha önce de söylemiştim Gaziantep Yardım Vakfı adrese teslim konusunda çok iyi bildiğim bir hayır kurumu. Burada şu veya bu diye isim vermem ama Gaziantep Vakfına gözüm kapalı güvenirim. Diğer kurum ve kuruluşlara da saygım var, ama yapılan maddi manevi ve kurban yardımlarının gerçek adreslerine ulaşıp ulaşmadığı konusunda kimse benden adres istemesin. Bildiklerim gördüklerim duyduklarım olduğu için söylüyorum bunları. Yapılan bağışların gerçekten ihtiyacı olanlara ulaşması çok önemli. Ulaşmıyorsa bunu aracı olanların vicdanlarına bırakıyorum. ŞU BİR GERÇEK KURBAN KESİLİRKEN BAKAMAM Sevgili arkadaşlar bu arada şunu mutlaka belirtmeliyim. Aslında iyi bir hayvan severim. Kurban dahil hayvanlarda kan akması dahil, can verirken çırpınışlarına bakamam. Tüm canlı varlıklardan insanlar kadar hayvanseverlik yönüm de ağır basar. Hatta birçok insanı gördükçe, yaptıklarını izledikçe, hayvanları daha masum görür ve onlara daha fazla sarılırım. Ama itiraf etmeliyim ki, bu anlayışıma tezat olarak maalesef et yiyenler arasındayım. Çünkü var olan gerçeklerden kaçamam. Sadece hassasım ve hayvanlara gözümün önünde eziyet edilmesine dayanamam. DİNEN KURBAN KESİLMESİ ALLAHA AYRI İBADETTİRSözün özü, katılan olur olmaz saygı duyarım. Ama nihayetinde Müslüman bir ülkede yaşıyoruz ve dinen kurban kesilmesinin de ayrı bir ibadet şekli olduğunu kabul edenlerdenim. Elbette inanan da vardır inanmayan da. Ama nihayetinde bütün ibadetler Allah içinse, bunun psikolojik ve sosyolojik yönleri kişilere farklı bir huzur sağlar. Yani Allah inancının olduğu yerde kurban ibadetinin de olduğunu inkar edemem. Bunun için de kurban kesimlerinin her dinlerde farklı bir şekilde yerine getirildiğini belirtmeliyim. Elbette kurbanın belirli günlerde kesilmesi ve ibadet ol­ması (yani Kurban bayramları)Müslümanlar arasında birlik, beraberlik ve yardımlaş­mayı doğurur. Haliyle bu ibadetten sosyolojik sonuçlar doğar. İnsan psikolojisi, biyolojik ve sosyal hayat nasıl gerçekse, kurbanı da bu hayat nizamının içinde yerini almış bir gerçek olduğunu asla inkar edemem.
HEPİNİZE İYİ BAYRAMLAR ARKADAŞLAR