AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, “Dün rahmetli Menderese ve Özal’a yapılanlar bugün Ak Parti hükümetine yapılmak isteniyor. Başbakanımız Sayın Erdoğan’ı kıskaca almak, komplo kurma çabası içindeler. Milletin çıkarlarını düşünmeyen unsurlar, halen devredeler” dedi.AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, Gazeteci Yazar Aslan Değirmenci’nin hazırlayıp sunduğu, Kanal 5’te yayınlanan ‘Son Gündem’ programında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. “Artık millet kendi kahramanını seçiyor” diyen Soylu, “1950’li yıllarda da millet kendi kahramanını bulmuştu. Rahmetli Adnan Menderes’e 60 darbesi ile çok hain bir tuzak kuruldu. Tuzak aslıda millete kuruldu. Milletin kendi emeği tarumar edildi. Demokrasi iklimi, birbirini anlama iklimi yok edildi. Rahmetli Özal da aynı anlayışla karşı karşıya kaldı. Ülkede bir zihniyet devrimi gerçekleştirdi. Milletten gücünü alan Özal, belli çevreler tarafından istenmeyen kişi konumuna geldi. Ve Özal’a yönelik olarak çeşitli entrikalar yapıldı. Ve rahmetli Özal’ı milletten çekip aldılar ve demokrasiye ikinci büyük darbe vuruldu” ifadelerini kullandı. BAŞBAKAN ERDOĞAN’IN DİNLENMESİ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ofisinde dinleme cihazları bulunması hakkında ise Soylu, “2002 yılında millet ülkenin geleceğini belirleyen adımı attı ve yeni bir yol çizdi. Ak Partiye yüksek oy vererek, iradesini gösterdi. Bugüne kadarda bir babanın evladını omzunda taşıması gibi gereğini yaptı. Bu oluşan demokratik yapı bazı kesimlerin hoşuna gitmedi. Türkiye’de faizlerle gelir sağlayanlar, milletin gözünü korkutmaya çalıştı. Hükümetin siyasi hareketlerini kısıtlayanlar demokratikleşmeden huzursuz oldu. Dün rahmetli Menderese ve Özal’a yapılanlar bugün AK Parti hükümetine yapılmak isteniyor. Başbakanımız Sayın Erdoğan’ı kıskaca almak, komplo kurma çabası içindeler. İşte en son böcek yerleştirerek bunu yapma çabası içinde oldukları görüldü. Bunlar eski alışkanlıklar. Milletin çıkarlarını düşünmeyen unsurlar. Ve halen devredeler. Türkiye deki bu derin devlet hadisesi, birçok faili meçhuller ile karşımıza çıkmıştı. Her dönem darbelerin hazırlanmasında ve siyasetin sıkıştırılmasında da bunları görebiliyoruz. İddianameler de karşımıza çıktılar. Balyoz, Ergenekon, Sarıkız ve Ayışığı hakkında savcıların tespitleri ortada. Ama millet güçlendikçe bu yapılar güçsüzleşmektedir. Elbette bunun iç ve dış ayağı vardır. Türkiye sadece kendi içinde değil, dünyada da stratejik, ekonomik ve siyasi olarak kuvvetlenmesinden rahatsızlar. Daha fazla kuvvetli bir Türkiye istemiyorlar” diye konuştu. “Ama kimse unutmasın ki paralel devlet dediğimiz yapı, 21. Yüzyılın başından itibaren, Türkiye demokratikleştikçe, ters orantılı olarak tasfiye oluyor” diyen Soylu, şöyle devam etti: “Türkiye de demokrasi geliştikçe derin yapıların alanları da daralıyor. Dün milletin, özgürlük alanını, temel hak ve hürriyetini daraltanlar, milleti yönetmeye çalışan yapılar bugün istemeyerek de olsa iktidarı bırakmak zorunda kalıyorlar. Yüzlerce yıldır bu ülke üzerinde oynan tüm oyunlar artık son buluyor. Bu ülkenin yönetimi gerçek iktidar sahibi olan milletin eline geçiyor.”ODTÜ OLAYLARIGöktürk 2 Uydusu’nu fırlatma töreni sırasında ODTÜ’de yaşanan olaylar ve sonrasında yaşananlarla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Soylu, “Sanki uzaya bir sapanla taş fırlatılıyormuş gibi davrananlar, çantalarında molotof kokteylleri görmezden gelerek, dikkatleri polisin üzerine çekmeye çalışıyorlar. ‘Bizim üniversitemize bu yakışır mı? Bilim dünyasına bu yakışır mı?’ demeden dikkatleri polislerin üzerine çekmeye çalışıyorlar. Burada amaç büyük bir başarı ile yörüngesine oturan Göktürk-2 uydusudur. Yapılanları itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Ama amaçlarına ulaşamayacaklar. Türkiye istikrarı yakalayan bir ülke durumuna gelmiştir. Kimse buna engel olamayacaktır. Muhalefetin sergilediği tutum ise tam bir çaresizliktir” diye konuştu. Yerel, genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de değerlendiren AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Soylu, şunları söyledi: “Türkiye’nin kritik seçimleri vardır. Bunlardan bir tanesi 14 Mayıs 1950 seçimidir. İkinci kritik seçim 1983’tür. 80 darbesi sonrası askerin taraf olduğu. Milletin yönlendirilmeye çalışıldığı seçimdir. Burada millet yönlendirmeleri değil kendi vicdanını, kendi düşüncesini sandığa yansıtmıştır. Ve rahmetli Özal iktidar olmuştur. Üçüncü kritik seçim 3 Kasım 2002’dir. Yani 28 Şubattan sonra millet kendi iradesini ortaya koymuştur. Vesayet rejiminin hüküm sürdüğü bir dönemde millet iradesini ortaya koymuştur.O dönemde askerlerin mecliste oturduğu, hakkın hukukun sümen altı edildiği, YAŞ kararlarının hüküm sürdüğü ülkeden bugün geldiğimiz noktada olmak bir hayaldi. İşte şimdi Türkiye’nin önünde üç kritik seçim daha var. Ve geride bıraktığımız seçimlerden on kat daha önemli seçim. Türkiye 10 yıldır büyük bir değişim yaşadı. Herkesin aklında şu soru var: ‘Bu derin devlet Türkiye’nin bu gidişatına bir engel koyar mı?’ diye. Bu karanlık geçmişi tarihe gömmek için önümüzdeki üç seçim çok önemlidir. Bugüne kadar yapılanların kilit noktası bu seçimlerdir. Bu yapılanları perçinleyecek, geleceğe taşıyacak olan bu önümüzdeki seçimlerdir. Bunun için bu seçimler gelecek için kilit rol olarak görülüyor. Milletin iktidarının devam etmesi için önemli bir virajdır.”ULUDERE FACİASI34 kişinin can verdiği Uludere faciası hakkında ise Soylu, “Uludere de yaşanan her insanın vicdanı sızlatmıştır. Burada önemli olan bu meselenin doğru bir şekilde ele alınmasıdır. Burada siyasi istismar yerine bu meselenin doğru olarak ele alınması lazım. Olay olduktan sonra yapılanlara bakmak gerekirse, hassasiyetimiz ortadadır. Devlet, siyaset ve yargı olayın takipçisidir. Olay yerine siyasetçiler gitti. Çalışmalar yapıldı. İncelemeler yapıldı. Bizim burada amacımız gerçek neyse onun açığa çıkarılmasıdır. Dezenformasyona engel olarak, doğru sonucu ortaya çıkarmak gerekiyor. Tüm çabamız bu. Bütün soru işaretlerinin ortadan kaldırılması için dikkatli çalışmalar yapılması gerekiyor. Ortada kimin suçu ya da hatası varsa mevkisine bakılmadan hukuk çerçevesinde gerekenin yapılacağından kimsenin şüphesi olmasın” dedi.