Her suçlu mutlaka ama mutlaka iz bırakır. Hele hele bu internet ortamında olsa bile. Attığınız her adım izlenmekte ve takip edilmektedir.

Başkasının IP numarasından bile olsa, asla kaçamazsınız.

Denemesi bedava. Hodri meydan. Bilişim suçları en kolay takip edilen bir sistemdir. Sözüm sanal zorbalara. Klavye delikanlısı geçinen zontalara. Adliye koridorları bu yüzden her gün dolup taşmakta.

İnternette yazılan her yorumun, gezinilen hersayfanın hesabınını vermek her babayiğidin harcı değil. Ona göre. Siber zorbalar sözüm size; başınıza ne tür belalar açabileceğini unutmayın. Ben demiş olayım da.

Yine de ne halt ederseniz edin. Aslında herşey insana hizmet ederse anlamlı hale geliyor. Değerler ve zenginlikler katıyor. Bir bakıma araç ile amaç arasındaki farkı fark edene imreniyor insan. Hayatı yaşanır ve nazenin kılan temel unsur adına doz dediğimiz bütünlük sağlıyor.. İçilen suda bile ölçü kaçtığı anda su zehire dönüşüyor.

Hüsran dozun ölçüsü kaçtığında başlıyor. Yani yaşamı güzel kılan bir anlamda ölçü denen estetik denen o bütünlükten geliyor . Yüzyılın bir numaralı sorunu haline gelen, "Bağımlılık" konusunda geçtiğimiz hafta İstanbul’da son derece anlamlı bir organizasyon gerçekleştirildi. Katıldığım Uluslar arası Teknoloji Bağımlılığı Kongresi bünyesinde kendi alanlarında çok değerli yerli ve yabancı Akademisyenlerin yer aldığı Panel ve Konferanslar da düzenlendi. Bütün yönleriyle ele

alınan Bağımlılık teması gösterdi ki, içinde bulunduğumuz yüzyıl, teknolojik gelişmelere paralel olarak beraberinde bazı sıkıntıları da getirmiş. 3 gün süren ve büyük ilgi gören kongrede emeği geçen ve katkı sunan bilim insanlarıyla tanışmaktan ve onları dinlemekten ayrı bir kıvanç ve minnet duydum.

Bilimsel verilerle desteklenen bazı araştırmalar gösteriyor ki bağımlılık konusu daha uzun yıllar gündemden düşmeyecek gibi. Kongreyi izleyen çoğu izleyicilerin haklı olarak korku ve endişeleri vardı. Son dönemde hangi ebeveynle konuşsam laf dönüp dolaşıyor aynı yere geliyor. Ve hep aynı yakınmaları işitiyorum!. " Kentlerde çocuk büyütmek gittikçe

zorlaşıyor" Aslında sorunun cevabı içinde saklı. Çünkü çocukların ve gençlerin beslendikleri kaynaklar o kadar çeşitli ve fazla bir sayıdaki dış faktörlerden etkilenmemeleri mümkün değil.

İşin acı veren tarafı da bu etkileşim sağlayan kaynakların tümünü kontrol etmekte olası değil. Bu olumsuz durum aileleri tedirgin etmeye yetiyor da artıyor bile. Kentlerde hemen hemen her evde internet bağlantısı mevcutken bazı gerçekleri de gözden kaçırmamak gerek..

İnterneti yemeğe benzeten yabancı uyruklu bir bilim insanı azı karar,çoğu zarar örneği verdi. Başka bir akademisyen de interneti bıçağa benzetti.

Bıçağın işlevini hangi amaca göre kullanırsanız o yönde size hizmet eder diyerek ilginç tezler ortaya attılar. İnternet kuşkusuz büyük bir buluş.

Türkiye’de 19 yıldır başarıyla uygulanan internet hizmetleri hayatı her alanda zenginleştirdiği gibi yüzyılın da büyük bir buluşu arasında gösteriliyor.

Lakin bu sistemin bilinçli kullanılmadığı andan itibaren neler getirip, neler götürdüğünü ancak kullanıcı bireyler bilecektir. Kongrede gözlemlediğim kadarıyla belirtmek istediğim bazı satır başları olacaktır.

Bir kere internetle ilgili başta çocuklar ve gençlere yönelik medya okuryazarlığı konusu işlenmeli.

İnternet kullanıcılarının bir çoğu bu alanda maalesef eğitimsiz ve bilinçsiz.

Bir e postadan gelebilecek tehdit ve tehlikeleri bile sezemeyecek kadar donanımsız çocukların bulunduğu bir ortamda sanal güvenlikten söz etmek imkansızdır. Kaldı ki çocukları ve gençleri bekleyen tehlikeler sadece e postalarla sınırlı değil. Saatlerce oyun oynayarak vakitlerini amaçsızca heba ederek sosyal medyada tanımadıkları insanlarla arkadaş olabilen çocukların ve gençlerin yaşadıkları dramları gazetelerin 3. Sayfalarında hemen hemen hergün okumaktayız.Bu

konuyu bir sonraki yazımda da biraz daha açarak değineceğim. Çünkü öğrencilerin sanal ortamlarda yaşadıkları ve uğradıkları siber zorbalıklar hayatı tehdit eder hale gelmiştir. Geçtiğmiz aylarda Avustralya’da bir Türk kızının başına gelen siber zorbalık sonucu intihar ettiğini hatırdan çıkırtmamak gerek. Adına açtıkları bir sayfadan sonra yaşadığı bunalımın ardından hayatına son veren bir genç kızın yaşadıkları hangi vicdanı sızlatmaz ki. Bu konunun üzerinde uzun

uzun duracağım...