İçinde yakın gelecekte yaşanacak kırılmayla ilgili birebir tespitlerin bulunduğu, Kasım 2018’de yayımlanan ‘Son İnsan- Dijital Bir Gelecekte Hayatta Kalmanın Yolları’ kitabının yazarı ve iletişimci Tolga Yücel’in akademisyen, oyuncu, prodüktör, iş insanı, kanaat önderi, üst düzey yönetici ve beyaz yaka çalışanların bulunduğu 150 uzmanın katılımıyla 21-28 Mart tarihleri arasında yaptığı anketin sonuçları açıklandı. Anket sonuçlarına göre katılanların yüzde 73,3’ü kısıtlamaların arttığı bir gelecek öngörüyor.

Son günlerde, Koronavirüs salgınının etkileriyle geleceğin nasıl şekilleneceği tartışılmaya başlandı. Bu dönemde, yazdığı kitapla iki yıl öncesinden büyük bir kırılmanın ipuçlarını veren iletişimci, yazar Tolga Yücel kendi ekosisteminde bulunan sinema, sanat, akademi, fintek, yayıncılık, finans, e-ticaret, imalat, medya, vb. farklı sektörlerden akademisyen, oyuncu, prodüktör, iş insanı, kanaat önderi, üst düzey yönetici ve beyaz yaka çalışan olarak görev alan bir anket grubuna “Sizce, bu kırılma (COVID-19 salgını) neleri değiştirecek?” isimli ve 10 sorudan oluşan bir anket gönderdi. Ankete, anılan sektörlerde kritik pozisyonda bulunan 150 katılımcıdan cevap geldi.

Yücel, “Son 10 yıldır, tarih büyük bir kırılma yaşıyor, yeni çatışma konuları şekilleniyordu. ‘Son İnsan- Dijital Bir Gelecekte Hayatta Kalmanın Yolları’ kitabımda da bahsettiğim gibi dört yeni çatışma alanı kalın çizgilerle çiziliyordu; Yetenekliler-Sıradanlar, Liberaller-Muhafazakârlar, Devletler-Küresel Şirketler, Refahın Eliti-Diğerleri arasında derinleşiyordu. Devam nesli olmayan Z Kuşağı’nın kendine ait oluşturduğu değerler ve insanlık medeniyetinin yarattığı eşitsizlik bugüne ait korkularımızla geleceğimizi şekillendirmeye başlamıştı. Koronavirüs, kırılmayı derinleştirdi ve hızlandırdı. X ve Y kuşağı da bu kırılma ile hızlandırılmış bir şekilde tanışmış oldu. İnsanlık tarihinde, tarım toplumuna dönüşümde veya Sanayi Devrimi’ne geçişte bedel ödeyenler olduğu gibi küreselleşme ve bugünlerde de dijitalleşme ile birlikte ne yazık ki bedel ödeyenler oldu, olacak. Koronavirüs salgını, sosyal yaşamın tamamen değişeceği, kısıtlamaların artacağı ve önyargıların, inançların, değerlerin ve limitlerin yeniden şekilleneceği döneme geçişimizi hızlandırdı. Yeni çatışma noktalarında safların netleştiği, otoriterizmin ve kişisel hak ve özgürlüklerin ‘gönüllü’ bir şekilde daraltılacağı bir geleceğe bizi acılı ve hızlı bir şekilde taşıdı. Gelecek çok güzel gelecek diyenlerin bile bugünlerde tam tersini söylediği, sorular sormaya başladığı bir dönemi yaşıyoruz. Ben kitabımda bunu bir yas dönemine benzetmiş ve son on yılda yaşadığımız dönemi de ‘Öfke’ dönemi olarak anlatmıştım. İnsanlık kendi yasına alışırken, korkunun şekillendirdiği bir öfkeyi yaşıyor. Bu öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme aşamalarının hemen öncesinde yer alıyor. Demek ki geleceğe bakarken yas döneminin sonraki aşamalarına hazırlıklı olmalıyız” diye konuştu.

Ankete verilen cevaplar da Tolga Yücel’in bu tespitlerini doğrular biçimde geldi. “Sizce ileride daha özgürlükçü mü yoksa kısıtlamaların daha arttığı bir dünya mı olacak?” sorusuna verilen cevaplarla, ankete katılan katılımcıların yüzde 73,3’ü “Kısıtlamaların arttığı bir dünya” ve yüzde 26,7’si “Daha özgürlükçü” bir dünya olacağını öngördüler.

Yeni Neslin bir önceki nesille ilgili temel meseleleri olacak!

Ankete katılanların yüzde 75,7’si “Sizce yeni neslin bir önceki nesille ilgili temel meseleleri olacak mı?” sorusuna “Evet, temel meseleleri olacak” derken, sadece yüzde 24,3’ü “Hayır olmayacak” dedi.

“Yeni yetenekler kazanması gereken insanoğlu ‘yetenekliler’ ve ‘sıradanlar’ diye ikiye bölünecek mi?” sorusuna ise yüzde 72 oranında “Evet” yanıtını verirken, yüzde 28’si “Hayır” yanıtını verdi.

Uluslar üstü kurumlar ve küresel çözümlerle ilgili kararsızlık var

Ankette ulusların ortak çözüm bulmasına yönelik fikirlere ilişkin de sorular yer aldı. Ankete katılanların “İklim krizi, COVID-19 gibi temel insanlık meseleleri için, insanlık sizce ortak ve uluslar üstü çözümler üretebilecek mi?” sorusuna “Evet üretecek” diyenlerin oranı yüzde 61,3 iken, “Hayır üretmeyecek” diyenlerin oranı ise yüzde 38,7 oldu. Katılımcıların yüzde 56’sı küreselleşme esaslı bir gelecek gördüklerini belirtirken, yüzde 44’ü ulusların tek başına kaldıklarını ve yüzde 56’sı da daha fazla dayanışma cevabını verdi.

Bazı şeyler kalıcı olarak değişecek!

Ankete katılanların yüzde 77,3’ü “Bu kırılma, dünyada herkesi eşit etkileyecek mi?” sorusuna “Hayır” cevabını ve yüzde 73,3’ü bu kırılma sonrasında sosyalleşmenin şeklinin kalıcı olarak değişeceği cevabını verdi. Ankete katılanların çoğunluğuna göre artık seyahat, turizm, sosyal yaşam, eğlence, ortak yaşam kültürü başta olmak üzere kalıcı değişiklikler olacak. Katılımcıların yüzde 84’ü “Limitler, ön yargılar ve ahlak anlayışlarında gözle görünen ve mevcudun tam tersi bir şekilde değişim olacak mı?” sorusuna “Evet” cevabını verdi.

Kapitalizm yara alır diyenler çoğunlukta

Tüketim toplumunun daha fazla sorgulandığı bu dönemde, ankete cevap veren katılımcılara göre kapitalizm bu kırılmanın etkisinden yara alarak çıkacak. Katılımcıların yüzde 73,3’ü “Bu kırılmadan kapitalizm yara alır mı?” sorusunu “Evet” olarak cevapladı.