Diline,Fazıl Hüsnü’nün işaret ettiği ses bayrağına,Türkççe’ye hakim,kalemi oldukça kuvvetli,sözcükleri albenili bir şair olarak tespit ettim A.Avni Keçik’i.

Halbuki aynı denize akan ırmaklar tanışmalı, kavuşmalıydı. Ne yazık, çok geç tanıştığımız A.Avni Keçik artık aramızda yok.

20 Temmuz 2007 tarihinde kaybettiğimiz Kilisli bu kültür adamı geride bıraktıklarıyla aramızda.

O’nun arkadaşları o kadar vefalı ki, geride bıraktığı eserlerini,kitaplarını gün yüzüne çıkartmak için Kilis Belediyesi ile bir köprü kurmuşlar.

Eski başkan Abdi Bulut döneminde proje haline getirilen çalışmalar hizmette devamı esas alan bir anlayışla yeni Başkan döneminde de hiç aksamadan hayata geçirilmiş.

Ancak bu eserlerin vücuda gelmesindeki asıl aslan payının Kilis’in bir kültür çınarı payesini fazlasıyla hak ettiğine inandığım Hasan Şahmaranoğlu’na ait olduğu biliniyor.

Kilis folklörü üzerine metodik çalışmaları olan A.Avni Keçik, Kilis Ağzı, Kilis’te Gelenek ve Görenekler, Kilis Halk Tababeti ve Körler Çarşısı adlı eserleriyle önemli bir külliye bıraktı.

Ne mutlu A.Avni Keçik’in şahsında Kilis’e onun Hasan Şahmaranoğlu gibi, Ahmet Elmalı gibi, Muhlis Salihoğlu gibi dostları var.

A.Avni Keçik’i genç yaşında aramızdan ayrılmasına rağmen şanslı bir kültür adamı olarak görüyorum. Çünkü onun, isimlerini buraya sığdıramayacağım kadar ahde vefa duygusuyla dolu dostları ve Kilis Belediye’si gibi ,kültürün birinci dereceden sorumluluk sahası olduğunu kavrayabilmiş yerel idarecileri var.

Kendime tekrar tekrar sorduğum bir realite ile karşı karşıyayım.

Gaziantep’te hangi şair ve yazar, aramızdan ayrılan bir diğer kültür adamına ait çalışmaların toparlanmasına yardımcı olur, bir de işin yerel idareler boyutuyla bir köprü kurarak onların vücuda gelmesini sağlar?

Gaziantep’li yazarlar ve şairler alınmasınlar. Bu konuda pek umutlu değlim.

Cemil Cahit Güzelbey’in , Ali Nadi Ünler’in, Hüseyin Bayaz’ın, Abdullar Özer’in, Bekir Karaduman’ın, basıma hazır ve yarım kalan bir çalışması yok muydu?

Gaziantep’te kültür adamları ölmeden önce öldürülür, gerçekten öldüğünde ise öldüğüyle kalırlar. Bu durum sarsılmaz bir kent gerçeğidir.(Devam Edecek)