Gaziantep olarak gündemimiz yoğun, o kadar sorunu var ki bu şehrin, haftalık olanları bile bu köşeye sığdırmanın imkanı yok. Nerden başlasam derken aklıma ilk olarak Kemal Kılıçdaroğlu geldi. Yine Gaziantep ziyareti. Hani şu teşkilatları bir türlü düzüne sokamadığı, partinin kentin sorunlarını dile getirmeyi pek beceremediği, partililerle bütünleşmeyi sağlayamadığı şehir. Birkaç meclis üyesinin sosyal medyada aktif olması yetmiyor elbette. Partinin varlığının yeterince hissedilmeyişi o kadar sırıtıyor ki, işte asıl mesele burada. Haliyle artık şehirde muhalefetin aktif olmasını bekleyen herkesin canına tak etti. Zaten Eczacılar Odası Başkanı İrfan Demirci de, toplantıda benzer şeyleri mükemmel şekilde dile getirmiş. Kutlarım Demirci’yi. O konuşurken yazdıklarım geldi aklıma, çünkü tıpa tıp aynısıydı. Ama bir şey var ki görmezden gelemem. Milletin canına tak etmiş ki, Kılıçdaroğlu’nun bu gelişinde hareket vardı. Hatta bu zamana kadar gösterilen ilginin fazlasını yaşadığını söylemeliyim. Özellikle görüşmekten ve görünmekten kaçınan bazı kesimlerin tam tersini yapması dikkatimi çekti. Onların burnu hep kokuyu iyi alır. Benim için kısmi ölçü bu oldu. ANAYASAYA AYKIRI AMA "EVET" DİYEN DEMOKRAT LİDER Şimdi gelelim asıl diyeceklerime. Ben Sayın Kılıçdaroğlu’nu aslında dürüstlüğü için seven birisiyim. Ama ülke için o kadar önemli ve büyük yanlışlar yapması insanları çileden çıkardı. Bakın Haziran yerine son seçim tarihi olan 14 Mayıs’a balıklama atlaması bile geçmiş hatalarından hiç ders almadığını gösteriyor. Eğer Devlet Bahçeli ve Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim tarihini Anayasaya aykırı denildiği halde değiştirip öne çekiyorsa, buna karşılık Kılıçdaroğlu bunun için uzun süreli hesaplar yapıldığını nasıl düşünemez ve kabul eder. Bu hatayı “Anayasaya aykırı ama evet” dediği 2016’da Meclis’e getirilen dokunulmazlıkların kaldırılmasına evet diyerek de yapmıştı. Sadece Kılıçdaroğlu değil elbette 6’lı masa da balıklama atladı bu teklife. Sanırım 14 Mayıs için ‘herşey anayasaya aykırı ama biz sandıkta yeneriz inancı’ yine gözleri görmez, kulakları işitmez hale getirdi Millet ittifakını. Valla Sayın Erdoğan bu muhalefet ile o kadar güzel oynuyor ki, son olarak 14 Mayıs’ı kabul ettirdi ya, helal olsun diyorum.. GAZİANTEP FK NE ZAMAN ŞEHİR HALKININ KULUBÜ OLACAK? Araya sporu katalım isterseniz. Tabii ki Gaziantep FK için konuşayım biraz. Sayın Cevdet Akınal kulübü borca soktu kenara çekildi. Cevdet beye başkanlığı verenler yeni arayışa geçti ve sırasıyla Bahadır İkizceli, Bülent Uslu ve Tolga Batallı ile temas kuruldu. Dahası var mı bilmiyorum tabii. Aslında böyle yapılarak bir spor kulübünde eşyanın tabiatına aykırı işler yapılıyor. Başkanlar aday olur ve kongrelerde seçilir. Yani atanmaz. Ama bu şehirde artık işler böyle yürümüyor. Şehir halkı takıma sahip çıksın diyorlar ama o halkına kulüp kapalı. En basiti üye yapmıyorlar. 20-30 kişiyle kongre yapıyorlar. Asıl Trajikomik durum bu. Hesapsız kitapsız transferler, bol keseden savurmalar, teknik direktör ile akıl almaz şartlar içeren sözleşmeye imza atmalar, menejerleri zenginler kulübüne dahil etmeler ve sonuçta vergiyi bile yatırmayan bir kulübü öylece bırakıp gitmeler… Geçmişte Gaziantepspor’da da bu oldu. Şimdi de Gaziantep FK’da devam ediyor. Kulübü yönetenler hesapsız ve sorumsuzca harcamalar yüzünden borçlandırıyor, sonra Valiye, Belediye Başkanlarına, Odalara gidip “biz yaptık zarara soktuk şimdi siz sıkıntıyı giderin bize para verin” diyorlar. 3 YILDA BİR FUTBOLCU BİLE SATAMAYAN AMA DÖKÜNTÜLERE MİLYONLAR AKITAN TEK KULÜBÜZ Çok ilginçtir veriliyor da. Oysa yıllardır milyon dolarları sokağa atan yönetimler oldu. Ne yazık ki hiç ders alınmadı. Kulüpte sistem oluşturulamadı. Son olarak Kulübü sisteme bağlayacağız diyerek A.Ş yaptılar yine olmadı. Çok net ifade edeyim, Gaziantepspor Celal Doğan döneminde futbolcu satarak kulüp kasasına milyon dolarlar kattı. Şimdi Gaziantep FK’ya bir bakın, özellikle son 3 yılda tek bir (RAKAMLA 1) futbolcu satabildi mi? Kasasına para koyabildi mi? Elbette hayır. Ama elin döküntülerini menajerleri zengin ederek kulübe doldurdular. Geçtiğimiz yıl bu durumu Sayın Vali Davut Gül ile yaptığımız sohbetlerin birisinde dile getirmiştim aslında. Birisinde “Sayın Valim kulüp başkanı ve yöneticiler acaba kulüpte yaptıklarını kendi fabrikalarında yapıyorlar mı?”demiştim. Daha ileri gitmiş ve “duyduğum kadarıyla Gaziantep FK aşırı borçlandırılıyor, hesapsız kitapsız işler yapılıyor. Bu konuyu araştırsanız iyi olur, ileride büyük sıkıntılar yaşanır”diyerek uyarıda bulunmuştum. TEKNİK DİREKTÖR İLE KAN UYUŞMAZLIĞI VAR BU ŞEHRİN VE FUTBOLCULARIN Sonuç; şimdi 500 milyona yakın borç var karşımızda. Haliyle yine GAGEV var. Belediyeler de var ama bunların arasında Mehmet Tahmazoğlu Vilayette Adil Konukoğlu ile tartıştıktan sonra para vermeme kararı aldı. Geri kalan ise OSB ve belli odalardan bazılarının para verecek olması. Yani tekrar kısır döngü devam edecek. Şimdi başkanlık için Tolga Batallı görevlendirildi. Elbette tüm borç Tolga Batallı ve ekibinin sırtına yüklenmemeli. Ancak Batallı’nın bu kulüpte geçmişte neler yapıldığını iyice araştırması gerekiyor. Ki o zaman yapılanları tekrar etmesin. Her zaman söylüyorum bu takım iyi oyunculardan kurulu. Ancak teknik direktör ile kan uyuşmazlığı var futbol ekibinin. Şehrin de var tabii. Bakın kupada penaltılarla tur atlayıp çeyrek finale yükseldik ama alt sıralardaki Sivasspor’a hayati derecede 3 puan verdik. Bu aslında 6 puan olarak hesaplanmalı. Sergilenen futbola bakıyorsunuz evlere şenlik. Sivas elini kolunu sallayarak kalemize geliyor. Her maç aynı sendrum. Bu takım ligde 15 ekim tarihinden beri galip gelemiyor. Taraftarları kimse umursamıyor. İnsanlar maça gidiyor kapılarda tribünlerde koltuklarda yerlerde pislikten geçilmiyor. Hadi ona katlanıyorlar ama sergilenen kötü futbol herkesi çileden çıkarıyor. Bir kere bu takımın oyunundan kimse zevk almıyor. İnanıyorum ki futbolcular da zevk almıyordur. TAKIM KÜME DÜŞMESİN YETER Tolga Batallı bu işe soyundu ise çok dikkatli olmalı. Hata yapma lüksü yok. Ekibini iyi oluşturmalı. Öyle transfer filan işlerine girip takımı kiralık veya boşta kalan oyuncularla doldurmamalı. Yıllardır üvey evlat haline getirilen alt yapı acilen canlandırılmalı. Harcanacak paranın önemli kısmı alt yapıya aktarılmalı. Celal Doğan modeli getirilmeli. Kaldı ki bunları daha ilk gününde kendisine söyledim ve “bir santrfor al, birde hocayı göndermenin yollarını ara. Senden kimse şampiyonluk filan beklemiyor. Yeterki bu takım düşmesin gelecek senenin planlarını yap” dedim. Umarım yanlış yapmaz, umarım iş bilmezlerin ama kendine göre çok bilenlerin etkisinde kalmaz. HEPİNİZE İYİ HAFTALAR DİLİYORUM