* Bütün kentlerde kuleler var, Manhattan'da gördüm. Bir şeyin aslı varken kim kopyasına bakar?

* Gaziantep'te bu kadar yatay bina yapmanın, hava kirliliğine neden olduğunu kimse görmüyor mu?

*Gaziantepspor geçmişte varolduğu yerde olmadığı gibi bugün çok çok daha kötü bir yerde…

* Sur Belediyesi olarak kadına şiddet uygulayan erkeğin, personelimizin maaşını kadına veriyoruz.

*Belediyede ırkçılık yapan, mezhepçilik yapan personeli tesbit edersek anında işten atıyoruz.

*40'lar Meclisinde Nurcu, Kadiri, Nakşi, Ezidi, Alevi, Süryani, Keldani, Yahudi ve her partiden insan var…

*Şansımızın en güçlü olmaya başladığı yer Şehitkamil Belediyesi. Büyükşehir'de de 3.ncü sıradayız.

Bu aday farklı

BDP’nin Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Abdullah Demirbaş, Kentleri insan vücuduna benzeterek, “vücudun tüm organları iyi çalışmalı ki, sağlıklı olsun, işlevini yerine getirsin. Belediyeler de tıpkı öyledir. Siz eğer bir vücudun böbreğini çok çalıştırırsanız, bu sefer diğer organları zayıflatırsınız. Haliyle Böbrek de bir süre sonra iflas edecek noktaya gelir, böbrek çalışmayınca diğer organları da etkilenir. Örneğin mevzi imar planı yapıyorsunuz. İki bin kişi düşündüğümüz yere on bin nüfus verince orada her şey birbirine giriyor, trafik kaldırmıyor, otopark kaldırmıyor, kentin sosyal donatı alanları kaldırmıyor ve iflas ediyor”diye konuştu.

Diyarbakır Sur Belediye Başkanlığı yapan ve bu dönemde BDP’den Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterilen Abdullah Demirbaş, tecrübeli olduğunu ve Sur Belediyesinde yaptıkları faaliyetlerden birisinin de Dünyada örnek teşkil edilecek bir uygulama olduğunu dile getirdi. Diyarbakır’da Örnek bir uygulamaya imza atarak 40'lar meclisi diye bir meclis oluşturduklarını belirten Demirbaş, " 40'lar Meclisi 40 kişiden oluşuyor. Bu mecliste kadın var, Nurcu var, Kadiri var, Nakşi var, Ezidi var, Alevi var, Ak partili var, Büyük Birlik partili var, Doğru Yolcu var, Türkmen Alievi var, Kürt Alevi var, Süryani var, Keldani var, Yahudi var. Mesela bu yaptığımız çalışmaların en önemli özelliği, kendini gizlemiş birçok kimliğin açığa çıkmasını sağladı. Ve bu 40 kişiden oluşan meclimiz, kentin önemli konulardaki kararlarını danışma meclisi gibi karar veriyor. Bütün o alttaki kararların ötesinde birde bunu koyuyoruz. Bu mecliste temsilde adaleti sağlamayı amaçladık. Akil adamlar geldi, 40'lar meclisi ile toplantı yaptı. Siz onları dışarıda tutamazsınız. Biz niceliksel değil, niteliksel anlamda temsiliyeti sağlıyoruz" dedi

KENTLER KİMLİKSİZLEŞTİRİLMEMELİ

Beraberinde BDP İl Başkanı Bedran Fermanoğlu, HDP Gaziantep İl Örgütü Eş Başkanı Mehmet Karayılan, EMEP İl Başkanı Mecit Bozkurt, HDK Eş Sözcüsü Emin Nesanır ile birlikte gelen Abdullah Demirbaş, seçim çalışmaları hakkında Ökkeş Özekşi'ye bilgi verdi. Kentlerin kendine has özelliklerinin olması ve korunması gerektiğini söyleyen Demirbaş, "Bütün kentlerde kuleler var, Manhattan'da gördüm. Bir şeyin aslı varsa kim kopyasına bakar? Yani Antep'i Manhattan'dan veya İstanbul'dan ayıran nedir? Eğer her yere kuleler yapacaksak, dikey yapılaşmalar yaratacaksak, Antep'in diğer kentlerden ne farkı kalır? Bu aslında kenti kimliksizleştirmektir, farklılığını yok etmektir, tek düzeleştirmektir. Bu kentin diğer kentlerden farklı olan bir yanı olmalıki, insanlar buraya gelsin" dedi.

BU NASIL BİR MANTIK

Kentsel dönüşümlerde yerel motifler ve yerel mimari kullanılması gerektiğini söyleyen Demirbaş, "Mesela kentsel dönüşümlerde neden yerel motifler ve yerel mimari kullanılmıyor? Bu kadar yatay bina yapmanın, bu kentteki hava kirliliğine ne kadar neden olduğunu, hava sirkilüsyonlarının birikmesine ne kadar engel olduğunu hiç görmüyor musunuz veya bunun için uzmanlardan akademisyenden halka sormuyor musunuz? Kışın çukur olan yerlerdeki biriken o kirli havanın nedeni aslında böylesi bir mantıktır" dedi.

KENTLER YAŞAYAN BİR CANLI

Kentte imar planı yapıldığını, ama bin kişi, iki bin kişi düşünülen bir yere daha sonra hatırı sayılır bazı insanları kırmayıp bir plan tadilatı daha yapıldığını belirten Demirbaş, "Veya mevzi imar planı yapıyorsunuz. İki bin kişi düşündüğümüz yere on bin nüfus verince orada trafik kaldırmıyor, otopark kaldırmıyor, kentin sosyal donatı alanları kaldırmıyor ve iflas ediyor. Bu şuna benziyor. Bir vucudun böbreğini çok çalıştırıyorsunuz. Bu sefer diğer organları zayıflatıyorsunuz. Böbrek de bir süre sonra iflas ediyor böbrek çalışmayınca diğer organları da etkiliyor. Siz yaptığınız bir parçanın, bütünü nasıl etkilediğini hiç düşünmeden hareket ederseniz, asıl o sizin bütünü felç eder. Bu nedenle kenti bir organizma gibi düşünüyorsak, bu kentin yaşayan bir canlı olduğunu kabul ediyorsak, biz onun ne tür etkilerle yola çıkacağını iyi bilmeliyiz. Beyin iyi çalışırsa, kolllektif iyi düşünen, iyi bakan olursa, o zaman vücudun iyi çalışması en güzel şekilde sağlanır" dedi.

ÇIKSORUT'LA DÜZTEPE BİRBİRİNE BENZEMİYOR

Bütünsel bir şehirciliğin, önce kenti sevmekle başlayacağını dile getiren Demirbaş şunları söyledi:"Şimdi siz kendinizi seviyorsanız, kendi vücudunuzun bakımınızı iyi yaparsınız. Sabah kalkarsanız, traşınızı olursunuz, duşunuzu alırsınız, dişlerinizi fırçalarsınız, bakımınızı yapar öyle çıkarsınız. Ama kendinizi sevmiyorsanız, boş ver dersiniz. Ben istediğimi yerim, istemediğimi yemem derseniz, belki vücüdunuzun herhangi bir şeye alerjisi vardır, kent için de aynı şey sözkonusu. Çünkü kente getirdiğin herşey bu kentin özgünlüğüne ne kadar uyuyor, bunu düşünmek zorundasınız. Her kentin bir özgünlüğü vardır. Her kent Antep'e benzemez, Antep Kilis'e benzemez, Kilis de Antep'e benzemez. Antep'in mahalleleri de birbirine benzemez. Çıksorut'la Düztepe birbirinin aynı değil. Karayılan'la İbrahimli birbirinin aynı değil. Öyleyse o özgünlükleri gören yerden, mahalle bazlı, yurttaş odaklı bir belediyeciliği esas almalıyız."

GAZİANTEPSPOR ESKİDEN REVAÇTAYDI

Demokratik katılımın olmamasının kentteki sportif faaliyetlere etkisininin de görüldüğünü söyleyen Demirbaş, "Gaziantepspor her zaman revaçta olan bir takımdı. Ama şimdi nerede? Geçtiğimiz aylarda Sergen ile birlikte Gaziantep'e geldim. Ama bugün Gaziantepspor geçmişteki varolduğu yerde olmadığı gibi bugün çok çok daha kötü bir yerde. Bence bunun bir tek nedeni var. Bir şeyi halka mal ederseniz herkes ona sahip çıkar. Bütün mesele buradadır. Bir sporu halka malederseniz ve halklaştırırsanız halk da ona sahip çıkar ve bugün bu hale gelmezdi. Sporun kente tanıtımı anlamındaki katkılarını da düşünmek gerek. Diyarbakırspor bir ara çok iyiydi. Ama öyle bir hale getirdiler ki. Demokratikleştirmedikleri için şu anda Diyarbakırspor 3. ligde" dedi.

KADIN ÖZGÜRLEŞİRSE TOPLUM ÖZGÜRLEŞİR

Kollektif bir yönetim tarzıyla, iyi bir orkestra şefliğiyle başarılı olunabileceğini söyleyen Demirbaş, "Burada bir kere paylaşımcılık olacak. Herşeyi ben bilirim demek, herşeyi ben yaparım mantığı en büyük yanılgıdır. Biz bunun için eş başkanlık sistemi getirdik. Belediyelerde ilk defa kadın daire başkanlığı, kadın birimi, kadın müdürü, kadın masası ve kadın meclisi oluşturduk. Yaşamın kendi paylaşım sürecinde kadın erkeğin eşitliği vardır. Eğer insanın insanla uyumunu sağlıyorsak, insanın doğayla ve toplumla uyumunu istiyorsak bunun en başarılı projesi kadınla erkeğin eşitliğidir. Kadın yaşamın kök hücredisidir ve siz o kök hücreyi yok ederseniz, yaşamı yok edersiiz, dolayısıyla kadının özgürleşmesi yaşamın bir bütün olarak özgürleşmesidir" dedi.

YÜZDE 15 KADIN BÜTÇEMİZ VAR

'Toplumda en ezilen kesim kadındır' diyen Demirbaş, "Biz erkekler ekonomik, sosyal, siyasal anlamda eziliyoruz. Ama bizde gidip evde kadını eziyoruz. O zaman bizim 4 tane ezilmemizin üstüne, kadın da beşinci eziliyor, daha çok eziliyor. Biz kadını özgürleştirirsek, aslında diğer ezilme süreçlerini ortadan kaldırırız. Bu nedenle biz toplumun özgürleşmesinin yolunun kadından geçtiğine inanıyoruz. Bu nedenle kadın pozitif ayrımcılığa tabi tutulmalıdır. Belediye bütçesinde en az yüzde 15 kadın bütçesi koyuyoruz, belediye bütçesini hazırlarken şu kadarı kadın bütçesi diyoruz. Ve o bütçenin nasıl kullanılacağına bu söylediğim birimler karar veriyor biz karışmıyoruz. Kadın çalışanların hangi alanda istihdam edileceğine biz karışmıyoruz kadın çalışanlar kendisi karar veriyor" diye konuştu.

KADINLARIN KARARLARINI TARTIŞMIYORUZ BİLE…

Mahalle meclisleri, gençlik meclisi, kadın meclisi, çocuk meclisi oluşturduklarını ve bütün bunlara 6 ayda bir hesap verdiklerini ifade eden Demirbaş, "Kadın meclislerinin kentteki kadınlarla ilgili alacağı kararları biz uygulamak zorundayız, tartışmıyoruz bile. Bugün BDP'nin tüm belediyelerinin kadın eş başkan veya erkek eş başkanları var. Biz önce cinsiyet kotasını yüzde 40 ile başlattık, şimdi kota yüzde 50. Şu anda belediye başkanının erkek olduğu bir yerde kadın eş başkan var, kadın belediye başkanının olduğu yerde erkek eş başkan var. Bu uygulama kadının cesaretli olmasını, güçlenmesini ve kendine olan özgüvenini artırıyor" dedi.

KADINA ŞİDDET UYGULAYAN PERSONELİN MAAŞINI KADINA VERİYORUZ

Belediyede kadına yönelik şiddetin önüne geçmek için ilginç uygulamalara da imza attıklarını kaydeden Demirbaş, "Mesela kadına şiddet uygulayan erkeğin maaşını kadına veriyoruz. Yasal değil, suçtur aslında ama, inanın onu yaptığımız erkek gidip şikayet etmiyor. 10'a yakın personelimizin böyle maaşını kestik. Şu anda 6'ya indi. Kadın erkek geliyor, anlaştık diyorlar. Gücü elinden alınan erkek aslanken kediye dönüşüyor" dedi.

IRKÇILIK YAPANI BELEDİYEDEN ATIYORUZ

Toplu sözleşmelerinde ırkçılığın önüne geçmek için bir madde koyduklarını belirten Demirbaş, "Toplu sözleşmemizde şöyle bir madde var. Belediye hizmetlerinde personelimiz arkadaşlarına veya halka yönelik etnik, ulusal ve dinsel, cinsel anlamda ırkçı ve mezhepçi söylemlerde bulunursa, tesbit edersek işten atıyoruz. Biz tamamen insanların insan olarak görülmesi gerektiğini, hiç kimsenin hiçkimseye ulusal cinsiyet anlamında veya etnik inançsal anlamda hakaret etmesini doğru bulmuyoruz" dedi.

AÇIKLIK VE ŞEFFAFLIĞI ÖNEMSİYORUZ

Temel yaklaşımlarının katılımcı demokrasi olduğunu, bunun da ancak açıklık ve şeffaflıkla gelişeceğini söyleyen Demirbaş, "Çünkü halk sizi denetliyor, halk sizden hesap soruyorsa size tek bir şey kalıyor. Siz o halka hesap vereceğinizi düşünerek, bunu gerçekleştirmek zorundasınız. Bu nedenle açıklık ve şeffaflığı önemsiyoruz" dedi.

BEN HERKESİN BELEDİYE BAŞKANIYIM

Belediye hizmetlerinde çok dilli, çok kültürlü, çok inançlılığı esas alan bir yaklaşım içinde olduklarını anlatan Demirbaş şöyle konuştu:"Demokrasi şudur. Benden farklı olan benim gibi olmayanlarında kendini koruması ve geliştirmesi hakkı olduğunu kabul etmektir. Bir tane Ezidi varsa onun da hakkı vardır. Aleviler için cemevi yaptık, cami yaptık, Ermeni kilisesini restore ettik. Sadece mekanları restore yapmadık, farklılıklarımızla birarada yaşama zihniyetini geliştirdik. Asıl ihtiyacımız da bu. Biz onların da güçlenmesini ve gelişmesini sağlamalıyız. Ben bana oy vermeyenlerinde belediye başkanıyım. Ayırırsanız ayırırlar, ayrışan, ayrıştıran değil birleşen ve birleştiren, kapsayan bir noktada olmalıyız. Bunun için en iyi yönetimi siz kentle birlikte yaparsınız" dedi.

40'LAR MECLİSİ'NDE HERKESİM TEMSİL EDİLİYOR

40'lar meclisinin 40 kişiden oluşmasının mitolojik bir yanı da olduğunu anlatan Demirbaş, "40 rakamı hem İslam dininde, hem Alevi, hem Hristiyanlıkta önemli. Romanlar, ilk defa bir belediyede temsil ediliyoruz diyorlar. İlk defa biri bizi insan yerine koydu diyorlar. Biz onlardan bir kaç kişiyi belediyede işe de aldık. O işe aldığımız, ritim atölyesinde değerlendirdiğimiz o çocukların hepsi başarılı oldu. Sezen Aksu ile Harbiye Açık Hava Tiyatrosu'nda iki defa konsere çıktık o çocuklarla. Temel şey şu; Değer verirseniz, değer görürsünüz. Birşeyin yapımına katarsanız, yıkımına katmamış olursunuz" dedi.

TÜRKİYE'DE CEZA, DÜNYADA ÖDÜL

Bu çalışmalarının Türkiye'de cezalandırıldığını ancak yurtdışında ödüllendirildiğini ifade eden Demirbaş, " Amerikan kongresi, kongre üyesi bize bununla ilgili plakat verdi. Vatikan'da bir vakıf barış ve hoşgörü ödülü verdi. Ancak Türkiye'de 483 yılla yargılanıyorum. Mayıs ayında Papa ile göreşeceğim. 40'lar meclisinde bir Alevi, bir Süryani, bir Ermeni, ezedi, ile birlikte gideceğiz. Orada şunu göstereceğiz. bilikte yaşama perspektifine giderek sahip olduğumuzu göstereceğiz. Temel yaklaşımımız bu" dedi.

TRAMVAY TRAFİĞİ ÇÖZMEMİŞ

Demirbaş, Diyarbakır'ın trafiğinin Gaziantep'e göre çok daha iyi olduğunu belirterek şunları kaydetti:"Burada tramvay güya trafiği çözmek için yapılmış ama tam tersi trafiği, 5 kat götürmüş. Gaziantep'te bisiklet yolu olmaması büyük bir eksiklik. O yüzden parti konvoyları yapmadık, yapacak yol yokki. Aslında bisiklet için kendi içinde müsait bir kent. Avrupa'daki gidip görüyoruz. Biz Diyarbakır'da da yeni yeni planlamaya başladık. Master imar planını yeni bitirdik. Bisiklet yollarını koyduk. Hem spor, hem trafik açısından iyi olur" dedi.

İMAR ALANLARINI ORTAK AKILLA AÇTIK

Diyarbakır'ın eski imarlı yerleriyle yeni imara açtıkları yerlerin çok farklı olduğunu anlatan Demirbaş, "Mesela siteleşme sistemine gitmişiz ve bu siteleşmede otoparkı, yeşil alanı ve çevresel birtakım sosyal donatı sorunlarını çözmüşüz. Mesela biz 1/1000'lik koruma amaçlı plan yapmışız. Kentin bütün alanlarında imar planları yaptık ve arsaları dengeli açtık. Yani belirli alanda arsa açmadık. Şunu yaptık, master imar planını dört tane ayrı, demokratik katılımcı toplantılarla kentteki bütün sivil toplum örgütleri, akedemisyenler ve siyasi partilerin katılımıyla yaptık. Ak Parti Doğru yol yönetimleri de o imar planının düzenlenmesine gelip katıldılar. Ben bilirim demedik, arkadaşları çağırdık" dedi.

ŞEHİTKAMİL'DE ŞANSLIYIZ

Gaziantep'te milletvekili seçimlerinde 41 bin 460 civarı oy aldıklarını söyleyen Demirbaş, en şanslı oldukları yerin Şehitkamil olduğunu belirterek, "Şansımızın en güçlü olmaya başladığı yer Şehitkamil. Büyükşehir'de de 3.ncü sıradayız. Ama biz ulaşmamız gereken kesime daha ulaşamadık. Son gelişmeler bizim pozitif lehimize. Urfa'da iyi bir rüzgar esiyor, Urfa'daki rüzgar buraya geliyor, Urfa alınacak" dedi.

Meral KINACILAR