Şehitkamil Kaymakamı Mehmet Aydın, ilkokulda okurken bir kaymakamın okullarını ziyaretinden etkilenip, kaymakam olma hayalini nasıl gerçekleştirdiğini anlattı. Kaymakam Mehmet Aydın, başarmanın birinci yolunun karar vermek, ikinci yolunun ise verilen kararın gereğini yerine getirmek olduğunu belirterek, “İlkokulda iken okulumuzu kaymakam ziyaret etmişti. Ziyaretten çok etkilendim ve kaymakam olmaya karar verip kaymakam oldum” dedi. Kaymakam Aydın, "Okul müdürü, okul idaresi, belediye başkanı, nahiye müdürleri kaymakam geleceği haberini alınca, bizim okulun etrafı ve köydeki bazı mahalleleri derlediler, temizlediler, düzelttiler. Okulda bir tadilat oldu. Bizim tuvaletler çok kötüydü, çeşmeler akmıyordu. Tabi kaymakamın bu şekilde görmemesi için hemen o akmayan sular akmaya başladı, tuvaletler temizlendi, onarıldı. Köye giden yollar çamurdu, o çamurlu yollar düzeltildi. Yollar daha iyi hale geldi. Ben de o an düşündüm, kaymakam gelince demek ki bu işler olabiliyor. Düne kadar çamur yollar, akmayan sular, kötü tuvaletler iyi hale gelebiliyorsa, ben kaymakam olayım, gittiğim yerlerde iyilikler ve güzellikler olsun. Fiziki iyileşmeler olsun diye karar vermiştim. Tabi bu kaymakam geleceği haberinde, hem okul idaresinin, hem de köydeki ileri gelenlerin kaymakamın gelmesiyle ilgili olağanüstü bir gayret sarf etmeleri, bir çaba göstermeleri, günlük yaptıkları işlerin dışında iş yapmaları, benim dikkatimi çekti. Eğer bu toplumda faydalı olunacaksa, demek ki üst görev alırsak toplumun insanlarına daha fazla faydalı olabileceğimin kanaatini edindim" diye konuştu. Ortaokul çağlarının insanların merak duygularının fazla olduğu, kişilerin ileride ne olacaklarını tasarladıkları yıllar olduğuna değinen Aydın, "Ben de o zaman bundan etkilenerek, ben de kaymakam olayım dedim. İnsanlar büyüdüklerinde bir şey olmak istiyorlar. Önemli olan bu kararı vermektir. Ama karar verdikten sonra işin bir kısmını, daha doğrusu yarısını halletmiş oluyorsunuz. Geri kalan kısmı da onun şartlarını yerine getirmekten geçiyor. Yani kaymakam olmam için o günkü şartlarda yüksekokul okumak, Ankara Siyasal Bilimler Fakültesini okumak veya hukuk fakültesinden mezun olmak gerekiyordu. Başka okullardan mezun olanlar kaymakam olamıyorlardı. Ben onu öğrendikten sonra ilk önce ortaokulu bitirdim. Daha sonra liseyi bitirip o okulu kazanmam gerekirdi. Dolayısıyla ben ortaokuldan itibaren başladım ders çalışmaya ve kendimi geliştirmeye. Ben hedefimi kaymakamlık koyduğum için onun şartlarını yerine getirmeye çalıştım. İşin yüzde 50’si karar vermekse, yüzde 50’si de onun şartlarını yerine getirmektir. Köyde olan bir çocuğun dahi o yüksek puanlı okula girebileceğinin bir temsili olarak ailemi ikna ettim. Biz köyde yaşıyorduk. Köyde lise olmadığından annem benim okul okumam için Konya’ya göçtü. Gittik Konya’da okumaya başladım. Tabi okudum liseyi bitirdim. Daha sonra dileğim kabul oldu" şeklinde konuştu. Kaymakam Mehmet Aydın, daha okul okurken bile kıyafetlerine çok dikkat ettiğini, diğer öğrenciler kot pantolon giyerken, kendisinin ise her zaman ceket ve pantolon giydiğini söyledi. Aydın, o zamanlardan kaymakam olmaya konsantre olduğunu kaydetti. Hayallerini gerçekleştirdiğini vurgulayan Kaymakam Aydın, "Çocukların istediklerini olma ihtimali var. Şimdiden benden bir şey olmaz, ben başaramam derse zaten başaramaz. Ama ben şunu olacağım, şunu başaracağım derse, kimler hedef koyarsa, azmederse, muhakkak hayal ettikleri konuyu başaracaklardır. Birincisi karar verecekler, ikincisi ise verdikleri kararın şartlarını yerine getirecekler. Muhakkak ders çalışacaklar. Benim çocuklara önerim, bir kere bir hobi edinsinler. Çünkü normal öğrenimin dışında bir hobi insanın kimlik kişiliğinin gelişmesi ve ben bu işi başaracağım demesinin yöntemlerinden birisidir. Çocukların muhakkak hayalleri olsun. Çünkü artık bakıyoruz bu modern çağda maddi gelişme hayalden geçiyor. Eğer hayaliniz, hedefiniz yoksa zaten hiçbir şeyi başaramamışsınız. Siz hedef koymuyorsanız istediğiniz kadar hızlı gidin varacağınız bir nokta yok. Çünkü hedefiniz yok. Ama eğer hedefiniz varsa, süratiniz az da olsa nihayetinde varacağınız bir nokta var. Her konuda mazeret üretebiliriz. Başarısızlıklarda mazeret vardır. Hepimizin de haklı mazeretleri vardır. Ama başarılar, hepte her şeye rağmendir. Ben çocuklarımıza, yavrularımıza her şeye rağmen başaracaklarını bilmelerini istiyorum" ifadelerini kullandı. "Mevlana'nın her sözü önemlidir tabi ama bir sözü bence çok önemlidir. Zaten ben o sözü hayatımda ilke edindim" diyen Aydın, şöyle devam etti: "Mevlana diyor ki; ‘Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım.’ Hayat bir değişimdir. Dünkü güneş bugünkü güneş değildir. Dünkü şartlar bugünkü şartlar değildir. Yani demek istediğim nokta, şartlar değiştiğinde, insanlar değiştiğinde, hedefler değiştiğinde hayaller değiştiğinde, talepler değiştiğinde sen de değişeceksin. Ve toplumun lideri olarak, toplumun bir önderi olarak o değişimi yöneteceksin. Değişim senin dediğin gibi değil, değişim ne tarafa gidiyorsa sen de o tarafa gideceksin. Biz lider değiliz. Liderler, kendi düşünceleri etrafında toplumun bir yere gitmesini sağlayan kişilerdir. Kaymakamlar bu anlamda lider değil. Kaymakamlar, toplumun kendi gerçekleri içerisinde doğruların daha fazla doğru olması için, yanlışların daha az olması için toplumun içerisine girerek toplumu yönlendiren insanlardır. Dolayısıyla bu açıdan bir hedef koyan değil de toplumun kendi hedeflerini gerçekleştirmek için yardım edeniz. Yani biz vitrinde otururuz, insanların yaptıklarına bakarız. Toplumun, kişilerin yaptıklarına bakarız. O kişiler eğer iyi bir şeyler yapıyorlarsa biz onlara maddi manevi desteğimizi arttırırız. Alkış tutarız ve desteğimizi çoğaltırız. Eğer o insanlar yanlış bir şeyler yapıyorlarsa, varsa onlara maddi, manevi desteğimizi, desteklerimizi geri çekeriz. Bir müddet sonra onlar yanlışa devam ediyorlarsa mani olmaya çalışırız. Biz kendimiz karar verici değil, toplumun yaşadığı hayatı iyileştirici, daha mutlu bir havaya sokmaya çalışan kişileriz. Tabi ben kaymakamlık hayalimi gerçekleştirdim. Benim hedefim, benim dediklerimin olması değil, benim dediklerim toplumun mutlu yaşamasını sağlamaz. Toplumun kendi değerlerini, kendi hedeflerini gerçekleştirmesi için ben, maddi manevi destek veririm. Zaten mutluluk oradan geçiyor. Çünkü orada odak noktası ben değilim, odak noktası toplum."