Kişisel bilgi güvenliği konusunda bilgisiz ve deneyimsiz ergenlerin bir çoğu, sosyal ağlara kayıt olurken, gizlilik ve güvenlik ayarlarına uymadan üye oluyorlar. Farkında olmadan kendi güvenliklerini de tehlikeye atıyorlar. Kimliğini gizleme, online ortama erişimin rahat oluşu, emek ve ter dökmeden kurulan sanal ilişkiler başta gençleri ve çocukların ruhsal gelişimlerini tahdit eder vaziyete gelmiş durumda. Büyük kentlerdeki kliniklerin kapıları dolup taşmakta.

Bilhassa toplumsal statüsünden ve kimliğinden şikayet eden ergenler, sahip oldukları kimlikten ziyade, ideallerinde olmasını istedikleri sanal karakterleri sergilemeye koyuluyorlar. Hakikatten uzak, maskeli ilişkiler de bir süre sonra zincirleme olarak diğer sorunları da beraberinde getiriyor. Gerçek hayata ayrılan zaman azaldığından, yüz yüze iletişim sağlanamıyor. İçe dönük ve yalnız bireyler olarak yaşamlarına devam ediyorlar. Sanal arkadaşlıklar kolay iletişim ve emek harcanmadan kurulduğundan kısa zamanda sona eriyor. Bu da ergeni tatmin duygusu olmayan bir birey haline getiriyor.

Günümüzde sosyal ağlarda zaman geçiren bireyler ve ergenler, özel yaşamlarına ait bütün detayları paylaşmalarından dolayı ekonomik ve ruhsal açıdan büyük bunalımlar yaşayabiliyorlar. İnternet, hayatımızı önemli ölçüde kolaylaştırdığı gibi, özel hayatın gizliliği ve mahremiyeti ortadan kaldırması, kişisel verilerin güvenliğini de tehlikeye atması ile birlikte evrensel etik değerleri zedelediği, utanma hissini bitirmesi, aile yapısını zedelemesi, boşanmaları tetiklemesi, günümüzde bilim insanların araştırma konusu olduğu bilinen bir gerçek.

Online ortamda bireyler hakkındaki bilgilere çok kolay bir şekilde ulaşmak pek ala mümkün. Hasta bir insan için aranan bir kana, iliğe, bazen dakikalar içinde ulaşılabiliyor. Alış veriş için kilometrelerce uzakta bulunan bir alışveriş merkezine gitmeden bir tıkla almak istediği ürünü saatler içinde edinen günümüz insanları, tatilde gidecekleri otel hakkında önceden bilgi toplayan bireyler, öncelikle otel hakkındaki yorumları inceleyebiliyor. Sosyal ağlara, erişimin kolay olması, video ve resim paylaşımı sağladığı gibi, uzakları yakın kılması, zaman gibi engeli bertaraf etmesi, bireylerin duygusal ve toplumsal ihtiyacını karşılaması, çeşitli kolaylıklar sağlaması, sosyalleşme açlığını gidermesi bakımından önemli bir işlev görüyor.

İnternetin ilk zamanlarında çocuklar internete sadece oyun oynamak ya da dersleri hakkında bilgi toplamak için girerken, sosyal ağların cazibesi ile çocukları siber ortamda büyük bir tehlikenin beklediği bilinen bir gerçek. Yüz yüze iletişimin etkisiyle kültürlerini öğrenmeleri ve yaratıcılık duygularını doğrudan yansıtan çocuklar, sanal ortamlarda saatlerce zaman geçirmekte dolayısıyla rekabeti ve en önemlisi paylaşma duygusunu deneyimlemeden büyüyorlar. Bu arada ergenler arasında sanal kumar alışkanlığı ile birlikte yeme bozukluğu da önemli bir tehdit olarak karşımızda bulunmaktadır. Sanal ortamda ortalamanın üzerinde zaman geçiren gençler ve çocuklar kendini gerçekleştirme konusunda büyük buhranlar yaşıyorlar. Okulda, mahallede oyun oynayan çocuklar barışmayı, kavgayı, darılmayı deneyimleyebilir. Ama siber ortamda anlamsızca vakit öldüren çocuklar gerçek yaşamın sorunlarıyla nasıl mücadele edeceklerini tecrübe edemeden yetişkinliğe adım atıyorlar. Geniş halk kitlelerini bir araya getiren, ekonomik, fiziki ve coğrafi engelleri aşması bakımından, yapılması ve dile getirilmesi tepki toplayacak görüşlerin sanal ortamda yüksek sesle dile getirmesi sosyal ağların ne denli etkili olduğunu göstermiştir. Ergenleri bekleyen bir başka tehlike de sosyal ağlardaki marjinal terör örgütleri ile sapkın akım ve ideolojik akımlar. Toplumda anarşiyi ve kaosu körüklemek isteyen örgütler, sosyal ağlarda kurdukları fan grupları aracılığı ile taraftar toplamakta ve propaganda alanı oluşturmaktalar.