Süper ligde ilk 4 haftayı büyük sürprizlerle geride bıraktık. Sezona şampiyonluk parolasıyla çıkan Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor kaybettiği bekletilerin üzerinde puan kayıpları yaşadı. Son haftada Galatasaray kendi evinde Kasımpaşa’yı zorlansa da 1-0 yenmeyi başarırken Trabzonspor kendi sahasında 1 puana razı oldu. Deplasmana giden Fenerbahçe Alanya’ya yenildi ve Beşiktaş da Gaziantep temsilcimiz karşısında yokları oynayarak puansız döndü. Aslında bu ve benzeri sonuçlar her sezonun başında karşımıza çıkıyordu ama 4 takımın birden bu kadar puankaybetmesi birçok kesim tarafından sürpriz olarak nitelendiriliyor. Halbuki hiç sürpriz değildi. Neden mi?Öncelikle 17 Ağustos 2019 tarihli yazımda aynen şu ifadeleri kullanmıştım, hatırlayalım: “bilgi çağında olmamız hasebiyle; bugün her takımı, her oyuncuyu geçmişleriyle birlikte araştırabiliyor, istatistiki verilerine anında ulaşabiliyoruz. Eskiden, söz gelimi UEFA Kupasında karşılaştığımız ve adını bilmediğimiz ya da çok az rastladığımız bir takım için ‘Kapalı Kutu’ tanımı yapardık. Artık, o ‘genel hatlarıyla rakibi bilme, oyuncuları tanıma’ anlamında ‘Kapalı Kutu’ takım kalmadı ama bu kez de sahadaki performans anlamında 18 tane ‘Kapalı Kutu’ peydah oldu! Dedim ya, her takım yeni ve hiçbir takım hazır değil diye. Gerçekten de günümüz futbolunun emrettiği, ‘hızlı ve çabuk oyun’, ‘birlikte oynama pratiği’ni de gerekli kılıyor ve bu da zaman alıyor. Bir takıma ne kadar oyuncu katılıyorsa bilin ki, o kadar uyum süresi gerekiyor. ‘Alan-Zaman’ bulabilmek için gerekli olan akıcı oyun ancak birbirini tanıyan oyuncu grubuyla mümkün oluyor. Bu bağlamda Süper Ligin özellikle ilk 1 ayında her yıl olduğundan çok daha fazla ‘kapalı kutular’ ve çok daha fazla ‘sürprizler’ görebiliriz.”Modern futbol, artık bilimi kullanan, antrenman sistemleri gelişmiş, rakibe önlem alınan, fiziki kapasitenin yeteneği durdurmaya yettiği bir oyun oldu. Ne kadar çok pratik o kadar başarı getirmeye başladı. Yani yukarıda da bahsettiğim saha içinde ‘Alan-Zaman’ o kadar önemli hale geldi ki, maçlarda bunu en iyi kullanan takımlar karşılarındaki takımın büyük-devasa bütçelerine bakmaksızın zaferler elde etmeye başladı. Bu bakımdan daha toparlanamayan, birlikte oynama pratiği gelişmeyen, sistemini oturtamayan, fizik kalitesini istenilen seviyeye getiremeyen takımlar adı, bütçesi, camiası ne kadar büyük olursa olsun ligde zorlanıyor ve zorlanmaya da devam edecekler. Elbette, camiaların büyüklüğü ve bütçeler önümüzdeki haftalarda onları potaya sokacaktır. Yine de ben bu yıl ligin sonuna kadar sürpriz takımların çok can yakacağına inanıyorum. Can yakacağını tahmin ettiğim takımlar arasında Gazişehir de var. Çünkü; kontra atak oyununu etkili oynayabilmek için çok süratli ve atletik oyunculara sahip kırmızı siyahlı takım. Bu takım, ‘pas kalitesini arttırır, oyunu tutma ve yan toplardaki zafiyetlerini giderirse’ her geçen hafta daha iyi performans izleyeceğimiz kanısındayım. Özetle; bol aksiyonlu bir lig ve bu ligin en önemli aktörlerinden birisi de şüphesiz, Gazişehir olacak.