Çiçero'ya sormuşlar;

“-Roma İmparatorluğu nasıl yıkıldı?”

“-Bilgisizdik ve çok konuşuyorduk…"dedi.

Gorbaçov’a

- “En büyük hatanız neydi?”

diye sorduklarında;

- “Hatayı hep kendi dışımızda aramaktı” diye yanıtlıyor.

İskender, hiçbir kusuru konusunda onu uyarmayan bir vezirine “Sana ihtiyacım yok,” dedi.

Vezir: “Neden Hükümdarım? ”

İskender: “Çünkü ben bir beşerim.

Sen bu kadar süre zarfında benim tek bir hatama bile rastlamadıysan cahilsin demektir.

Örtbas ettiysen o zaman da hainsin demektir.”

'Etrafını her dediklerine 'evet' diyen dalkavuklarla dolduranlar, fikrini dürüstçe söyleyen adamı hain zanneder."

Günümüzün en moda ithamı "hain"lik kime sorsan karşısında ki hain.

Kimi vatan haini, kimi dava, kimi doğuştan hainoğlu hain.

İnsanoğlu egosuna yenilip kibre kapılarak en büyük ihaneti kendisine eder.

Bu kişi hele birde yönetici pozisyonunda, devlet idaresinde ise durum daha da vahim...

Mevki makam insanı değiştirir mi ?

Maalesef çok değiştiriyor, sayısız örneği var. Herkes makam alırken makama geldiğinde değişmeyeceğini iddia, hiç bir şeyin kendini değiştirmeyeceğini söylese de görüyoruz bu iddiasının arkasında duran kişi sayısı çok az.

Evet bazı tip insanların koltuğa yani mevki makama, mevki makam sahiplerine karşı ayrı bir bağımlılığı hatta zaafı var.

Bu zaaf sahipleri kimine göre yalaka, kimine göre soytarı, kimine göre bir sürü farklı vasıflı insanlardır.

İşte bunlar içinde en tehlikelisi soytarı diyoruz ya onlardır.

Bunlar işlerini o kadar profosonel yaparlar ki.

Makam sahibi kendisini hatasız , kusursuz sanır taki işler tersine gidene kadar.

Kralları en çok soytarıları yanıltır, koltuk sahipleri de o koltukların kralı gibi görmeye başladığı için zamanla nereden geldiklerini unutur, o mevkilerden inmeyeceklerini sanırlar.

Kalp kırmaktan, haksızlık, hukuksuzluk yapmaktan çekinmezler, öyle ki devlet işi yaparken yapmış oldukları yanlışlardan mesul saymazlar kendilerini, ilk önce kendilerine değer verenleri saf dışı bırakıp etraflarını boşaltırlar.

Soytarılar çoğaldıkça hatalarda , yanlışlarda çoğalır ve nihayetinde şartlarla beraber rollerde değişir.

Güç kayıpları başladığında etraftan ilk önce soytarılar uzaklaşır hemde kırıp dökerek, hemde zaafları açıkları deşifre ederek.

En sık kullanılan cümle manidardır, " biz uyardık , yapma dedik ama dinlemedi."

Yani dostlar samimi olmayan, hak etmeden mevki makam sahiplenin mevki makamları gidince

herşeyleri gider.

Çünkü o tip idareciler oturduğu koltuğa güç katan değil o koltuktan güç alıp pervasızca hareket eden insanlardır.

Allah kimseyi gördüğü itibardan, şandan, şereften geri koymasın.

Mevki makam sahipleri bizden olmasın işinin ehli olsun, insan olsun yeter.

İyi insanlarla karşılaşmak , onlarla çalışmak dileklerimle Hayırlı Cumalar...