Evet, dil sorunundan bahsettik geldik şimdi bu dile hâkim olanlar ile hâkim olmayanların arasında ki farkın nasıl ölçüldüğünü anlayamadığım garip ve ilginç değerlendirme testleri ve bilinçsiz sorulara sahip güzel şehrimin güzel şirketlerine.Zaten insan kaynaklarına dair profesyonel çalışma sistemlerine sahip değilken yani kendi alanında ki yetkiler anlamında yönetimden bağımsız tabiri caizse maşa işlevi görmeden birime ait adil tarafsız ve patron dayatmasından uzak İK politikalarını geliştiremezken üstüne bir de istihdamını yapacağı ihtiyacı olsun ya da olmasın her adamdan bir yabancı dil beklemesi çok şımarıkça ve bilinçsizce bir yaklaşım oluyor.Kendileri tabi kurumsal bir firma olmanın tüm avantajlarını personele sunduğu ve personelin tüm ihtiyacını hakkıyla karşıladığı için bu beklentiye fazlasıyla sahip olma hakkını görüyor kendinde. Hâlbuki profesyonel bir yapılanmaya sahip İnsan kaynakları birimi olan bir şirket öncelikle detaylı bir çalışma ile ne için, hangi düzeyde ve hangi alanda dil bilen bir personele ihtiyacı olduğuna doğru karar verebilmelidir. Sadece masa başında bir takım yazışmaların takibini yapmaktan öteye geçmeyecek ve belki bir iki telefon konuşması hariç sözlü bir ifade ortamında dili kullanmayacak adamdan ne diye bül bül kesilmesini bekler bir şirket anlam veremiyorum.Dahası mülakata gelmiş adayın ilk görüşmesinde gerginliğini azaltıp kişinin gerçek performansını gösterebileceği bir ortam yaratmanın peşine düşmeyip bir de ikinci patronculuk oynayan sözüm ona insan kaynakları profesyonellerinden içim şişti valla. Bırakınız aday önce bir sakinleşsin. Ekmeğin artık aslanın neresinde olduğunu da bilemediğimiz bir zamanda ve haksız bir rekabet ortamında insanların iş ararken bir de buldukları işi alma çabasındayken yaşadıkları stres boyutu inanılmaz safhalara ulaştı. Zaten günümüzde referans bölümü arkanda ki dayı bölümüne dönmüş durumda maalesef.Millet de benim dayı seninkini döver kafası var. Bu zaten apayrı bir konu ancak illa ki ilerde bu konuyu da şöyle hakkıyla anlatmak gerekiyor zira yetenek yönetimi kavramının kullanıldığı bir zamanda biz ancak yetenek israfını konuşabilir duruma geldik. Sakın ola ki ondan sonra memlekette kalifiye adam yok diye yakınmasınlar. Hakikaten katlanılamayacak boyutlara ulaştı bu mülakat yapamayan görünürde İK sahne arkasında patroncu personelci birimlerin yaptığı iş. Üstelik bir de adayları sanki gene bizim şu meşhur kraliyet ailesi mensupları arasında şirketi temsil edecekmiş gibi ileri düzeyde gramer sınavına tabi tutmaları yine bir trajikomik durum. (bak buraya imzamı atıyorum kendileri aynı sınava girse bizim buraların tabiriyle pel pel bakakalacakları türden sınavlar) Bu sınavları hangi yabancı dil uzmanlarıyla yaptıkları çalışmalara istinaden hazırlayıp mülakatlarda kullanıp adayların dil yetkinliğini ölçebiliyorlar anlayabilmiş değilim. Bu tür sınav ve anketleri hazırlamak uzmanlık isteyen zor bir iştir.Herhangi bir kaynaktan kopyalanıp alınan bir sınav şirketin kurum kültürünü yansıtmadığı gibi şirketin ihtiyacı olan dil gereksinimini de doğru bir şekilde karşılayamaz. Ayrıca bu sınavları uygulayan kişinin yetkinliği de çok önemlidir.Adayın neye göre nasıl test edileceğini gelişime açık, dile yatkın olup olmadığını da söyleyecek olan yetkili, dil konusunda eğitimli ve tecrübeli bir uzman olmak zorundadır. Aksi takdirde başarılı olacak bir aday kaybetmekle kalmaz, adayların gözünde tercih edilmeyen ve idealist girişimcilerin özellikle kaçındığı bir şirket haline gelirler. Günümüz artık şirketlerin adayları seçtiği değil adayların şirketleri seçtiği bir ortamdır.Ve şirketler eğer gerçekten başarılı adaylara ulaşabilmek istiyorlarsa onlara “Nasıl” ulaşabileceklerini tekrar gözden geçirmeli ve istihdam politikalarını bu doğrultuda yeniden hazırlamalılardır. Yoksa ellerinde avuçlarında boş boş girip çıktıkları mülakatlar sonrası kaybedilen zaman dilimleri ve şirket itibarları kalır. Ayrıca iyi bir dil seviyesiyle başta mülakatı geçip sonrasında ilk ölçüt olarak aranılan yabancı dili adayın şirkette kullanma oranı da düşük olunca bu defa aday köreliyorum kaygısıyla yeniden bir arayış içerisine girmeye başlıyor ya da performansı düşüyor. Yani bilemiyorum eyi olur mu olmaz mı ama böyle giderse göç eden beyinlere israf olan yetenekler ve sadece tekerleme de kalacak olan “Yoksa siz de kurumsallaştıramadıklarımızdan mısınız!” durumunu eklemek zorunda kalırız benden söylemesi. Hadi take care diyeceğim ama gendinize muhaat olunuz.